Soru bu! Ya cevap? İşte o cevabı vereceğim size. Ben ve arkadaşlarım darbe sonrası apolitikleştirilen gençliğin politikleşen ilk ürünleriyiz. Yaşantımız kadar sade bir cevap vereceğim. Daha doğrusu, sizlerin 80-2014 arası mücadelenizdeki boşluk gibi bir cevap olacak bu. Zaten başka türlüsü artık mümkün değil. Verdiğimiz mücadele, bilen için yukarıdaki sorunun da cevabıdır...
Sizler varolan mücadelenizdeki anılarınızı bile yazsanız seksenli yıllardan sonra kaleminizin mürekkebi yetmeyecek belki ondandır bugün egolarınızı tatmin etmeye çalışmanız. Belkide gençliğinizde \'\'tatlı su solculuğu\'\' oynadığınız dönemde elinizden birileri tarafından o oyuncağın alınmasındandır kendinizi ezik hissedip bu gün gençleri küçük görmeniz.
Belki duydunuz başımıza gelenleri sosyal medya sayfalarında, belki de bu cenaha yakın TV ekranlarında gözünüze ilişti. Belki de bilmiyorsunuz. Çünkü çok görüp işittiniz böylesi haberleri ve sıradan geldi. O kadar çok gözaltına alınıyoruz ki gençler ve halk olarak, artık gözaltına alınmamız bile normal sayılıyor. Tabii bizlere de normal geliyor böylesi şeyler çok gördüğümüz için midir bu tür haberleri bilemiyorum.
Bizler böyle haberleri görünce oturduğumuz yerden o gözaltına alınanları küçümsemedik ve küçümsemiyoruz. Öyle ya çıkarına uyan her şeye müdahil olan, o meşhur patronlar örgütünün-partilerinin umurunda bile değildir gözaltına alınmalarımız.
Aslına bakarsanız bizlerinde umurun da değil bizlerin gözaltına alınması. Fark ettiniz mi, hep çoğul konuşuyorum. Doğrusu bu çünkü biz hep çoğul olduk. Azrail bile belki tane tane almayacak canımızı. Sizlerin küçümsediği gibi belki oda küçümseyerek tenezzül etmeyecek buna. Ölümü bile, şahsa özel cinsinden yaşayamayacağız belki. Nedenini soracak olursanız bizler kimiz sorusuna cevabı ile aynı. Bizler dava neferleriyiz Boynumuzdaki ağır vebalin farkında olanlarız. Sizler gibi işgalcilerle sorunu olmayanlar değil.
İyi hatırlarsınız aynı cenazede denk gelişimizi bizler ağlarken sizler gülüyordunuz ya umurunuzda bile değildi ölümümüz. Gelmenizin siyasi cenahlara bizlerde buradayız mesajı verdiğini saklayamamıştınız. İşte o gün daha da iyi tanışmıştık bizler sizleri.
Doğruya sizler çok fedakarsınız milyarlarca kazancınızın belki yüzde birinden daha az kısmını bulunduğunuz örgüte harcıyorsunuz.
Bizler eylemlerimizde yapacağımız pankartın parasını tamamlamak için cebimizdeki paranın tamamını koyuyoruz, yetmeyince çevremizden borç alarak tamamlıyoruz ama koyduğumuz paradan olsa gerek sizler kadar fedakar olamıyoruz.
Sahi ya sizler çoluk çocuğunuzdan ve işinizden arta kalan o çok değerli vaktinizi bu işe harcıyorsunuz.
Bizler ise bu mücadelede bir adım ileriye gitmek için çoğu zaman ailemiz ile karşı karşıya gelip ve gerektiğinde mezuniyet sınavlarımızı asarak bu mücadelede yer ediniyoruz.
Sizler Kurdistan’a saldırı olunca tüm dünya Kürtleri birleşsin diye çağrı yaparken bizler gençliğimizin verdiği meraktan olsa gerek neden sizler gidip cephede yer almıyorsunuz öncelik bu saldırıyı durdurmak püskürtmek değimlidir diye sorduk.(Çağrıyı yapan örgütlerin yöneticilerinin en azından birçoğu seksen kuşağından olduğu için askeri eğitim almış) Sizlerin buna verdiği cevap ; Genç olsaydık orada burada savaşırdık ama yaşlıyız işte yüreğimizle destekliyoruz, ve biz orada olmasak ta olur cevabıydı.
Tabii ya bizler küçük insanlarız, askeri bir eğitim almamamıza rağmen Pêşmergelik için ilk grup (Ciwanên Netewî yên Kurdistan) olarak başvuru yaptık. Kim bilir belki de yarın onaylanır bu başvuru bir ulus davası için yola koyuluruz, belkide geriye dönen biz değil tabutlarımız olur. Bunun bilinci ile bizler yoksak zincirin bir halkası eksik kalacak, bizimle birlikte iki kol boyu daha güçlü olacağız dedik küçüklüğümüzden olsa bu kadar yürekli olmamız.
Ders vermeniz için illa hoca olmanıza gerek yok öğrenciyken bile bunu yapanlar var
Sahi, siz o sorunun cevabını mı bekliyorsunuz hâlâ?
Bizler, yaşamımızla kim bilir belkide ölümümüzle vereceğiz o cevabı. Şimdi sıra sizde! Bakalım, siz ne diyeceksiniz?
Selam Olsun Bu Mücadeleyi Bırakmayan ve Mücadelede Yüreği Dünkü Gibi Atan Pirlerimize…..
Jiyan Timurtaş / Amed 04 Mayıs 2015