Türk ordusunun bazı teğmenleri, Harp Okullarının 30-31 Ağustos 2024 tarihinde gerçekleştirilen mezuniyet töreninin ardından, kılıçlarını çekerek, ‘’Mustafa Kemal’in Askeriyiz. Ant içeriz ki; Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk İstikbalinin evlatlarıyız! Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz! Ne mutlu Türküm diyene!”’’ demişler.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, çekilen kılıçları kendisine çekilmiş gibi kabul ederek, ‘’Esasen Atatürk’ün en iyi askeri biziz; tek millet, tek vatan, tek devlet, tek bayrağı en iyi biz savunuruz’’ dercesine; bu teğmenleri kastederek, "Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Oradaki birkaç tane kendini bilmez temizlenecek" demiş, MHP genel başkanı devlet Bahçeli de Erdoğan’ı destekleyen bir açıklamada bulunmuştu.
Ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve bir çok siyasetçi de teğmenlere sahip çıkmışlar.
Teğmenlerin içtikleri ant; aslında Milletvekilliği Yemini ile Devlet Memurları Yemini’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş paradigması ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın kısa bir özetidir.
Kendi aralarındaki ‘’Mustafa Kemal’in en iyi askeri benim’’ yarışını bir tarafa bırakacak olursak eğer; teğmenler de, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve diğer siyasetçiler de; aslında, özgürlük, demokrasi, eşitlik, adaletin yaşam bulmadığı, inkar, imha, asimilasyon ve Kürt karşıtlığında ifadesini bulan 101 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinin savunucuları, mirasçıları olmakta yarışıyorlar.
Yani aslında teğmenler de, siyasetçiler de, hep birlikte, Kürtlere, özgürlüğe, demokrasiye, eşitliğe ve adalete kılıç çekiyorlar.
Gerisi lafı-ı güzaftır.
Kürt milleti, 101 yıldır, çekilen tüm kılıçlara, derelerde akıtılan çocuk, kadın, yaşlı binlerce insanın kanına, mağaralarda, dağlarda, köylerde, şehirlerde zehirletilen, katledilen, dar ağaçlarında idam edilen yüzbinlerce canına rağmen; kılıç çekenlere, soykırımcılara boğun eğmedi, bundan böyle de eğmeyeceğini söylemek içim kahin olmaya gerek yoktur.
Kürtlere, özgürlüğe, demokrasiye, eşitliğe, adalete çekilen kılıçlar, elbette ki kılıççıların anlayışıyla birlikte tarihin çöplüğüne gömülecektir.
Mustafa Özçelik
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.