Bugün (18.09.2022) bir medresenin icazet dağıtım merasiminde bulunuyoruz.
Bilindiği gibi medreselerde Kur'an Tefsir, Hadis ve diğer daha başka dersler de okutulur. Mezun olanlarada icazet yani diploma verilir.
İcazet verilmeden önce bazı konuşmacılar konuşmalarını yapıyorlar biz de dinliyoruz. Dikkatimi çekti. Konuşmacılar konuşmalarını hep Türkçe yapıyordu. Merasimine katıldığımız bu medresenin Cizre'li olan seydasının çocuklarıda dahil olmak üzere bütün konuşmacılar konuşmalarını hep Türkçe yaptı. İlahi ve dualar da Türkçe okundu. Sadece Seyit Kadri'nin Kürtçe divanından bir parça kaside okununca mecburen Kürtçeye biraz yer verilmiş olundu.
Yani bir kıyaslama yapacak olursak:
Kurdistan'da, Bedırxaniler Mirliğinin başkenti Cızîra Botan'da, bu merasimdeki konuşmacıların, dinleyicilerin, icazet alanların kahir ekseriyeti Kürt ve dinleyicilerin kendi aralarında kısık sesli konuşmaları dahi Kürtçe. Fakat bu şartlara rağmen konuşmalar, ilahiler ve dualar bu merasimin başından sonuna değin hep Türkçe yapıldı.
Şimdi, yapılan bu uygulama Allah'ın bize gönderdiği ayetlerin amacına ve inceliğine uygun düşüyor mu? Bu durum Müslümanların Müslümanlığında olması gereken ihlas ve dürüstlük ile örtüşüyor mu, adalet ve hakkaniyete uygun mu?
Aslında bu durum Kürtçe dili üzerinde uygulanan eritme politikasının bariz bir yansımasından başka bir şey değil. Kürtçe dili insanların istek ve iradeleri ile oluşmadı. Fakat Kürtçeyi yoketme çabaları Müslüman geçinenlerin istek ve iradeleriyle çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Halbuki Müslümanların anayasası olan Kur'an ise dilleri Allah'ın birer ayeti olarak tanımlıyor.
İşin hazin tarafı da şudur ki gayrımüslimler dillerin korunması için devletin bütçesinden bu hizmeti finanse edip dillere sahip çıkıyorken Müslimler de bazı dilleri unutturma değersizleştirme, kullanmama ve kullandırmama, atıl duruma getirme, gereksizleştirme v.b. çaba içindeler.
Acaba bir yönüyle Müslim gayrımüslime, gayrımüslim de Müslim'e benzer olmuş da biz mi farkında değiliz diye düşündüm bir an.
Halbuki, medreselerin esası ve ağırlıklı dersi olan Kur'an-ı Kerim'de konumuzu ilgilendiren ayetler şöyledir:
"Bütün mü’minler kardeştir; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının ki O’nun rahmetine erişesiniz."
Hucurât / 10. Ayet
"Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır."
Rûm Sûresi(30) 22. Ayet
Ayet, "Bütün mü’minler kardeştir; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin..." buyuruyor fakat Türk Arap ve Fars kardeşlerin yönetimleri altında olan devletler Kürtlerin ulusal haklarının bir gramına dahi razı olamıyorlar. Dolayısıyla kardeşliğin arasını bozuyorlar ve Allah'ın hükmüne de karşı gelmiş oluyorlar.
Yine diğer bir ayet ise "...dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir." buyuruyor fakat Türk Arap ve Fars kardeşlerin yönetimleri altında olan devletler Kürtçe dilinin yok olması için yaklaşık yüz senedir her türlü zalimane yolu deniyorlar. Dolayısıyla Allah'ın ayetlerine de karşı bir düşmanlık etmiş oluyorlar.
Halbuki medreselerin Kur'an'ın hakkı ve hakikatin üstünlüğü namına adaleti ve hakkaniyeti gözetmesi ve haksız uygulamaya alet olmaması gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca, yanımdaki dinleyicilerden biri de kısık sesle sürekli bir şekilde salavat okuyor. Konuşmacılar konuşuyor o salavat okuyor. Kur'an okunuyor o yine salavat okuyor. İlahi okunuyor o yine devamlı salavat okuyor. Biraz nefeslenme dışında hiç durmadan bu okumalar devam etti. Bu da izlenimlerimden dikkatimi çeken başka bir husus oldu. Bu adamın da zihin dünyasını biraz anlamaya çalıştım. Dinleyici normalde konuşmaya odaklanmalı dedim kendi kendime fakat bu adam bütün vaktini hep salavat okumakla geçirdi.
Bütün zikir ve ibadetler çok değerlidir fakat o zikir ve ibadetlerin yerini zamanını ve süresini sınırlamak o zikir ve ibadetin pozitif etkisini ve uygulanabilirliliğini daha çok artırır diye düşünüyorum.
İslam'ın amaç ve hedefleri ile Müslüman toplumun İslam'dan ne kadar nasiplendiğine; İslam'ı nasıl anladığına ve yorumladığına; egemenlerin perde arkasından farklı dil ve milletler ile ilgili politikasının sinsiliğine ve egemenliklerinin devamı için geliştirdikleri yol ve yöntemlerin etkisine ve sonuçlarına tekraren tanık oldum.
Akletmek ne güzeldir.
Akılsızlık ise ne büyük bir hüsran ve zilletir.
Ey Aziz ve Rahim olan Rabbimiz!
Bizlere hikmet dolu Kur'an'ı anlama ferasetini ver.
Selamını Kurdistan ülkesine de gönder. İslam'ı ve Kurdistan'ı melunlardan kurtar. Kurdıstan'ı Kûrdler Kûrdıstaniler ve tüm insanlık için bir selam ve esenlik yurdu yap. Amin.