R. Kemal Bindal: 7 Haziran ve Kürdler

Çözüm süreci, atıla(maya)n adımlar, pratik ve bugüne baktığımızda söylenenlerin artık hiçbir inandırıcılığının kalmadığı görülüyor. Görünen o ki, seçim sonrasında da Kürdlerin eline \" benim Kürd kardeşlerim\"den başka bir şey geçmeyecek.
05.06.2015, Cum - 13:44
R. Kemal Bindal: 7 Haziran ve Kürdler
Haberi PaylaÅŸ
Bizi biz yapan \"seçim\"lerimizdir. Bu sözü kim söylemiş bilmiyorum ama, Shad Helmstetter\'in, Choices, \" Bizi Biz Yapan Seçimlerimiz \" kitabında şu sözler bu yazının çatısını oluşturmamda yardımcı oldu. \"Hayallerini \"kendi gücü\"yle gerçekleştirebileceğine inanan insan şevklidir, inançlıdır ve yaşama sevinci vardır. Unutmayın ki, \"Kişinin gelecekteki umudu, onun şimdiki gücünün kaynağıdır. \"

Bu sözler bana Kürdleri ve Türkiye\'de halkların kardeşliğine inanan insanları hatırlattı. Hayaller neler. Hayaller özgürlük. Hayaller birlikte yaşam. Hayaller eşitlik. Bu hayaller şimdilerde dünyada hiçbir örneği olmayan barajına takılmış durumda. Hal böyleyken bu hayaller 1963\'te Martin Luther\'in söylediği \"Bir Hayalim Var\" çığlığı gibi muallakta kalıyor.

Sistemle barışık olan; gelen ağam giden paşam Kürdleri için şimdi ve geçmişte hiçbir sorun olmadı. Sistemin klişe söylemleri onlar için her zaman yeterli oldu. \" Kürdler bu ülkede her şey olabilir \". \" Hepimiz kardeşiz \". Ve en iddialı söylem ( ki en afyonlusu ). . . Ümmetiz !!!

Çözüm süreci, atıla(maya)n adımlar, pratik ve bugüne baktığımızda söylenenlerin artık hiçbir inandırıcılığının kalmadığı görülüyor. Görünen o ki, seçim sonrasında da Kürdlerin eline \" benim Kürd kardeşlerim\"den başka bir şey geçmeyecek.

Bu seçim gerçekten de çok önemli. Bunun için Kürdlerin ve Türkiye\'de yaşayan halkların çok dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle de Kürdlerin \"Ama\"larını bir tarafa bırakması gerekiyor. Ben de Kürdüm ama. . . İçinde Kürd ve ama olan kelimelerin şimdiye kadar kürdlere hiçbir şey kazandırmadığı çok açık. Ve bunu âmalar bile görebiliyor artık.

Yüzyıllardır aynı oyunun oynandığını görmek için biraz düşünmek yeterli. Yine İslam ve yine kardeşlik masalları. Tamam. Gelin o zaman şu soruları soralım :

Türkiye\'de ;

- İslam gerçekten olsaydı tek bir damla kan dökülür müydü ?

- İslam gerçekten uygulansaydı \" Kendin için istediğini din kardeşin için istemediğin sürece gerçek manada iman etmiş sayılmazsın \" şuuru yerleşmez miydi ?

- Rum Sûresinin 22. ayeti dillerin ve renklerin Allah\'ın ayetleri olduğunu belirtir. İslam gerçekten olsaydı Allah\'ın ayetlerinden olan Kürdçe dili yasaklanır mıydı ? Veya birisi Türk yoktur, Kürd vardır. . . Türkçe tark turk seslerinden gelmiştir dese küfre girmiş hatta daha öteye gidilse ayetlerin inkarı üzre dinden çıkmaz mı ?

- İslam gerçekten olsaydı din adamları dökülen bu kadar kan için \" ne oluyor, neden ? \" diye sormazlar mıydı ?

Ama din bu ülkede öyle bir hale gelmiş ki sentez amacına ulaşmış ve sisteme biat etmeyenlere her şey mübahtır fetvasını topluma ve hafızalara yerleştirmiştir.

Bugün seçim meydanlarında Kuran\'ı Kerim dolaşıyor. Çünkü Kur\'an kutsaldır. Çünkü Kur\'an, içinde bulunduğu evlerde yüksekte durur. Çünkü Kur\'an Allah\'ın kelamıdır. Eksiklik işte tam da burada başlıyor. Kur\'an\'ın hep yüksekte tutulup bir türlü ele alınmayıp okunmamasında. . . Öpüp başına koydun mu ona karşı olan sorumluluğun bitmiştir. (?)

İlk ayeti \" Oku ! \" olan Kur\'an\'ın siyasi bir amaç için kullanılması sanırım ancak Türkiye\'de ve Irak\'ta olmuştur. En çok güldüğüm şey de şudur. . . Bugün iktidar Kürtçe Kur\'an basmakla övünüyor ve bunu seçim malzemesi yapmaktan hiç çekinmiyor. İyi de bu kitabı kim okuyacak. Anadili yasaklanmış bir halk için Kürtçe Kur\'an, Oku ayetine karşı gelmekten öteye gidemeyecek. Traji komik.

Ölçümüz İslam\'sa eğer ve Kürdler bu ülkenin kurucu unsurlarıysa, Türklerle birlikte et ve tırnak, bir elmanın iki yarısıysa neden üvey kardeş muamelesi görüyoruz. Ölçümüz İslam\'sa eğer çerez parası mersedesler, milyarlık saraylar, kesinlikle adaletsiz olan bu seçim ortamında harcanan bunca para. . . Ortada dönen foseptik tartışmalar, karalamalar, iftiralar, yalan dolanlar. . . . Aykırı olan herkese hain yaftası yapıştırılması. . . İnsanların etnik kimliklerini afedersenizle birlikte kullanmak. Suçu değil de suçu ortaya çıkaranlara istenilen ömürler boyu hapis cezaları. . . Rekor kıran kadın cinayetleri. Tecavüze uğrayan çocukların rızası olduğu için(!?) ödüllendirilen tecavüzcüleri. . . . İSLAM BU MU ???? HAŞA !!!!

İslam kimsenin tekelinde değildir. Ve sadece güçlülere inmemiştir. Aksine güçlünün mazlumu ezmemesi için gelmiştir. Benim hayret ettiğim bu ülkenin Müslümanları kendilerinden yüzlerce kilometre ötedeki zulmü görür ve tepki gösterir. Ama yanı başlarında çoğunluğu çocuk 34 can uçaktan atılan bombalarla paramparça edildiğinde çıtları çıkmaz. Bu ülkede Müslümanlar Kobanê olaylarında hunharca öldürülen Hüda-Par üyesi genci siyaset için kullanır ama Cizre\'de öldürülen çocuklar için üç maymunu oynar. Örnekler çoğaltılabilir. . . Genelleme yapmıyorum.

Ölçümüz İslam\'sa eğer Hz. Ali\'nin bu sözü nerede kalıyor. . ? Mazlumun ve zalimin dini sorulmaz. . . Ölçümüz İslam\'sa eğer bütün İslam aleminin halifesine \" üzerindeki cübbeyi nasıl aldın \" diye soran bir sahabeye, Hz. Ömer neden açıklama ihtiyacı duyar ? Yine Hz. Ömer, \"Yanlışımı görürseniz ne yaparsınız, diye sorduğunda, seni kılıçlarımızla doğrulturuz cevabını alır. Ölçümüz İslam\'sa eğer insanların inançlarını hakaret konusu yapmayız. Çünkü biz Hz. İbrahim\'in yorulduğu için yürüyemen ihtiyar mecusiyi sırtında taşıyıp sofrasına getirdiğini biliriz.

Bugün yanlışı görenler, bırakın düzeltmeyi dile getirenler müebbet ceza istemleriyle yargılanıyorsa, İslam adı çokça zikredilip haksızlık oluyorsa ortada yanlış giden bir şeyler var demektir. Ve bu yanlışa karşı durmak ya da yanlışın devamını sağlamak için bu pazar insanlar oy kullanacak.

Evet burası çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülke. Ama herkes Müslüman değil. Herkes Türk\'de değil. Ama bu ülkede her etnik grup, her farklı inanç özgürce ve eşitçe yaşayabilir. Birbirlerini ötekileştirmeden, yok saymadan ve karşılıklı saygıyla. Çünkü İslam tam da bunu emreder. Çünkü İslam\'ın peygamberi bundan yüzlerce yıl evvel bizzat kendi eliyle Medine Sözleşmesi\'ni yazmıştır. Ve aradan geçen onca süreye rağmen insanların ihtiyacı olan tam da bu sözleşmedir.

Hayallerimiz ne ? Kardeşlik ve barış içinde bir yaşam mı ? Eğer cevap evet ise attığımız adımları daha dikkatli ve karşımızdakinin de insan olduğunu unutmamalıyız. İslam\'a inanan bilen biri Kul Hakkı-nın ne demek olduğunu çok iyi bilir. Ve devletin bekası dahi kul hakkının önüne geçemez. Çünkü devlet değil insan kutsaldır. Gelecekle ilgili umutlarımız bugün yapacağımız tercihlere göre gerçekleşecektir. Şu an için bizim kalbimizde herhangi bir aslan yatmıyor. Bizim kalbimizde bembeyaz barış güvercinleri var. Dilerim kalbimizden yükselip bu ülkenin maviliklerinde özgürce uçarlar.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3604 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:13:57:19