ABD Başkanı'nı bekleyen 'Türkiye' dosyası: S-400'ler, YPG, Doğu Akdeniz...

ABD’deki 3 Kasım seçimlerinden galip çıkacak lideri kalın bir Türkiye dosyası bekliyor. Başkan’ın S-400'ler, Suriye, Doğu Akdeniz gibi konularda alacağı kritik kararlar, Türkiye ile ilişkilerin geleceğini belirleyecek.
04.11.2020, Çar - 08:41
ABD Başkanı'nı bekleyen 'Türkiye' dosyası: S-400'ler, YPG, Doğu Akdeniz...
Haberi Paylaş

Tüm dünyada gözler, ABD'deki 3 Kasım başkanlık seçim sonuçlarında. Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokratların adayı Joe Biden'ın son ana kadar yoğun kampanya yürüttükleri mücadelenin ardından oy sayımıyla birlikte ülkede siyasi tansiyon da yükseliyor.

Demokrasinin beşiği olarak görülen, Batı'nın lideri konumundaki ABD'deki seçimin sonuçları, Avrupa başkentlerinde çok yakından takip ediliyor.

ABD Başkanı'nın kim olacağı kadar, nasıl bir ekip oluşturacağı, dışişleri ve savunma gibi bakanlıklara hangi isimleri atayacağı, önümüzdeki günlerde en çok tartışılacak konular arasında olacak.

Tüm bu gelişmeleri çok yakından takip eden ülkelerden biri de Türkiye. Seçimleri kazanacak ABD başkanının önüne gelecek sıcak dosyaların başında Türkiye ile zorlu konular geliyor.

Çözüm bekleyen ve önümüzdeki dönem zorlu müzakerelere konu olması beklenen ana başlıklar şöyle:

Derin Güven Bunalımı

Ankara-Washington hattında son 10 yılda yaşanan pek çok gerilim, taraflar arasında derin bir güven bunalımına yol açarken, iplerin kopmasını büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump arasında perde arkasında yürütülen, içeriği kamuoyu ile paylaşılmayan, ikili diyalog ve pazarlıklar önledi.

Ancak Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin son dönemde uluslararası alanda attığı adımlar, "Batı karşıtı" olarak nitelendiriliyor, özellikle ABD Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon tarafından kuşkuyla izleniyor. Soğuk Savaş dönemi ile birlikte özellikle askeri alanda derinleşen ve tarafların "stratejik ortaklık" olarak nitelendirdikleri ilişkilerden son yıllarda geriye çok fazla bir şey kalmadı.

ABD'de başkanlık seçimleriyle başlayacak yeni dönemde Türkiye ile yeniden güvene dayalı ilişkilerin kurulup kurulmayacağı, en çok merak edilen konuların başında geliyor.

Çin'i yeni tehdit olarak gören, İran'ın bölgedeki nüfuzunun sınırlandırılmasını hedefleyen ve Rusya'nın Ukrayna'dan Libya'ya uzanan geniş bir alandaki etkinliğine karşı koymayı stratejik öncelik olarak belirleyen ABD, stratejik bir konumda bulunan Türkiye'yi yanında tutmaya çalışıyor.

Washington'ın Türkiye ile ilişkileri yeniden rayına oturtma konusunda, Ankara'dan çeşitli beklentileri bulunuyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sayfasında bu beklentilerin bir kısmı, "Türk Hükümetinin, demokratik kurumlara ve hukuk devletine güveni inşa edecek politika ve adımlara sadakat göstermesi kadar insan hakları taahhütlerine bağlı kalması" olarak sıralanıyor. Bu bölümda ayrıca, "Türkiye anahtar konumundaki bir NATO müttefiki ve önemli bir bölgesel ortak. ABD, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine kendisini adamıştır. Türkiye'nin Avrupa-Atlantik topluluğunun bir parçası olarak kalmaya devam etmesi bizim çıkarımızadır" ifadelerine yer veriyor.

ABD'nin DSG'ye Desteği ve YPG Gerilimi

Türkiye açısından da ABD'nin son dönemdeki bazı kararları, "müttefiklik ilişkileriyle bağdaşmayan adımlar" olarak görülüyor ve güvenin yeniden tesisi için Washington'un adım atması isteniyor.

Amerikan yönetiminin, Suriye'nin kuzeyinde DSG'ye verdiği siyasi ve askeri destek, Ankara'nın "ulusal güvenliğine tehdit" olarak tanımladığı ve en fazla tepki gösterdiği konuların başında geliyor.

Ankara'ya göre YPG, ABD'nin de terör örgütü olarak tanıdığı PKK'nın Suriye'deki uzantısı ve bu nedenle terör örgütü olarak sınıflandırılması gerekiyor. ABD ile YPG arasında ilişki olduğunu inkar etmemekle birlikte, IŞİD ile mücadelede bu yapı sayesinde başarıya ulaşıldığını savunuyor ve özellikle DSG'yi, ABD'nin cihatçı terör ile mücadelesinde "müttefik" olarak tanımlıyor.

S-400 Krizi ve Yaptırımlar

ABD'deki seçimler öncesinde Ankara-Washington hattında gerilimi tırmandıran son gelişme, Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 savunma sistemininin ilk testlerine başlaması olmuştu. ABD Başkanı’nın önümüzdeki haftalarda masasındaki en sıcak dosyalardan biri olacak olan bu konu, Amerikan iç siyasetinde de en çok tartışılan başlıklardan. ABD'nin dışişleri ve savunma bakanlıklarının yanı sıra, Kongre'de de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, Türkiye'ye yaptırım uygulanması gerektiğini savunuyor.

ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) aslında Rusya'dan savunma sanayi ürünlerinin satın alınması ile birlikte ilgili ülkeye yaptırım uygulanmasını öngörüyor. Ancak Trump Yönetimi bu yaptırımlar konusunda düğmeye basmadı. Trump ile Erdoğan'ın yürüttüğü pazarlıklarla ilgili olarak diplomasi kulislerine yansıyan bilgiler göre taraflar, Türkiye'nin S-400'leri fişe sokup çalıştırmaması halinde yaptırımların da devreye sokulmayacağı konusunda mutabık kaldı.

Ancak ABD'de yeni yönetimin göreve başlamasıyla birlikte Ankara-Washington hattında ne tür müzakerelerin yaşanacağı bunlardan sonuç alınıp alınmayacağı henüz bilinmiyor. Uzmanlar, bir diyalog ve uzlaşı zemini sağlanamaması halinde ABD Yönetimi'nin 2021yılında yaptırımlar için düğmeye basabileceği görüşünde.

Doğu Akdeniz'de Gerilim

Güç mücadelesinin sertleştiği Doğu Akdeniz'de askeri bir çatışma endişesi günden güne artıyor. Türkiye, bazı ABD'li uzmanlar tarafından "yayılmacı" bir dış politika, hatta agresif bir "uçurum diplomasisi" izlemekle eleştiriliyor.

Türk hükümetinin neredeyse tüm bölge ülkeleriyle ilişkilerinin kötü olması, bu ülkelerin son yıllarda Türkiye'nin dış politika hamlelerini artan oranda "tehdit" olarak algılamaları, gerilimin daha da tırmanmasına yol açıyor.

Türkiye, bölgede oluşan siyasi, ekonomik ve stratejik ittifaklardan dışlanıyor. Son olarak İsrail, Yunanistan, Kıbrıs, Mısır, İtalya ve Ürdün, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kuruluş anlaşmasını imzaladılar. Böyle bir ortamda ABD'nin Türkiye'ye önemli silah satışlarını askıya alırken, Yunanistan ve AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti ile askeri ve stratejik işbirliğini geliştirmesi dikkat çekiyor.

Yeni dönemde ABD başkanının, Doğu Akdeniz konusunda bir inisiyatif üstlenip üstlenmeyeceği, Türkiye ile nasıl bir pazarlık yürüteceği merak konusu. Çünkü bu gerilim, S-400 krizi ile birlikte NATO ittifakının geleceğini tehdit eden en büyük sorunlardan biri olarak görülüyor.

Dağlık Karabağ Geriliminde Rusya Endişesi

Türk hükümetinin Libya'dan sonra Dağlık Karabağ’a da Suriyeli savaşçılar gönderdiği iddiaları, geçtiğimiz haftalarda Batılı ülke başkentlerinde geniş yankı buldu.

ABD yönetimi açısından ise Dağlık Karabağ’da gelişmelerin kontrolden çıkması, sonuçta ise Rusya'nın bölgeye daha güçlü olarak yerleşmesi, en istenmeyen senaryo olmaya devam ediyor. Washington yönetimi, Azerbaycan'a desteğini gizlemeyen Türkiye'yi hamleleri konusunda uyarırken, bunların Rusya'nın bölgeye askeri olarak müdahale etmesine, "barış gücü adı altında" yerleşmesine yol açmaması gerektiğine işaret ediyor. ABD'li uzmanlar, bu bölgenin Rusya ve İran'dan geçmeyen, Doğu'yu Batı’ya bağlayan çok önemli ve tek koridor olduğuna dikkat çekiyorlar. Rusya'nın askeri müdahalesine davetiye çıkaracak bir gelişmenin sadece hava trafiğini değil, enerji ve telekomünikasyon güzergahının da Rusya güdümüne girmesine yol açabileceği endişesi dile getiriliyor.

DW Türkçe
Bu haber toplam: 7662 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:07:12:42