Haberde özetle şu tespitlere yer verildi:
Araştırmacı analist Sam Haller’e göre, ABD DSG’ye sırtını çevirirse, Afganistan’da yaşanan çöküş ve kaosun bir benzeri daha Suriye ve Rojava’da kısa süre içerisinde yaşanır.
Kürt liderliğindeki güçler, uzun süredir Batı'nın IŞİD’e karşı Suriye'deki mücadelesinin bir parçası. Ancak Türkiye'nin bu güçlere karşı antipatisi, yalnızca Suriye'deki sükuneti değil, aynı zamanda NATO'nun büyüme planlarını da tehlikeye atıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın milli güvenliği için bir tehlike olarak gördüğü Kürt militanlarla bağlantıları nedeniyle Finlandiya ve İsveç'in NATO ittifakına katılımını engellemekle tehdit etti.
"ABD bunu tercih etmez"
Kürtler etnik olarak Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta yaşıyor ancak kendi devletlerinden yoksunlar. Erdoğan, 1984'te Türkiye’ye karşı silahlanan Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) uzantısı Suriyeli Kürt Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) karşı yakın zamanda Suriye'ye bir saldırı tehdidinde bulundu.
Bununla birlikte, Demokratik Suriye Güçleri’nin omurgasını oluşturan YPG, kuzeydoğu Suriye'de IŞİD'le mücadelede temel işlev görüyor. Öyle ki batılı müttefikler, ABD ve hatta -bazı analistlere göre - Erdoğan'ın kendisi de onların tamamen işlevisleştirilmesine isteksiz olabilir.
New York merkezli Century Basis'ten güvenlik uzmanı, araştırmacı Sam Heller, “Suriye'deki Kürt güçlerini terk etmek, son 12 ayda Afganistan'da gördüğümüze eşit bir çöküş ve kaotik şiddet yaşanabilir. ABD'nin bu tür bir seçimi tercih etmesinin tamamen mantıksız olduğuna inanıyorum” dedi.
"ABD DSG'ye desteğe devam edecek"
Ankara, PKK ile olan bağları nedeniyle Batı'nın YPG'ye yaptığı yardıma uzun süre itiraz etti. Uluslararası Koalisyonun 2014'teki göreve başlamasından bu yana Türkiye ile NATO'daki müttefikleri arasında çelişkilere neden oldu.
ABD, Kürt liderliğindeki çatı örgüt olan Demokratik Suriye Güçlerini (DSG) oluşturarak YPG'yi Türkiye için daha kabul edilebilir hale getirmeye çalıştı. Batılı ülkeler, İsveç ve ABD ile birlikte grubu destekledi. ABD liderliğindeki koalisyon hava saldırılarıyla desteklediği bu grup, 2019'da IŞİD'in yenilgiye uğratılmasında yardımcı oldu.
Heller’e göre, ABD, IŞİD'e karşı operasyonları sürdürmek, IŞİD sonrası bölgeleri istikrara kavuşturmak ve yeniden canlanmasını durdurmak için SDG'ye bağlı olmaya devam edecek.
"Böyle bir saldırı kaosa yol açar"
Uluslararası Kriz Grubu’ndan kıdemli Suriye analisti Dareen Khalifa ise, “Muhtemelen Erdoğan'ın yaptığı bir blöfüdür ya da farklı noktalarda takas yapmak için elini güçlendiriyor olabilir. Ancak, muhtemelen bir işgal olasılığını dışlayamazsınız" dedi.
Dareen Khalifa ayrıca, böyle bir saldırının kaosa yol açacağını söyledi.
Khalifa, ABD'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine rıza göstermesi karşılığında Türkiye'ye böyle bir saldırı için yeşil ışık yakma olasılığının son derece düşük olabileceğini de sözlerine ekledi.
Analistlere göre, Erdoğan'ın askeri güçlerini ABD ile doğrudan savaşa sokması pek olası değil, ancak DSG’yi yaralayıp ABD-DSG ortaklığını çok daha az sürdürülebilir hale getirmek için çabalayabilir.
Bazı analistlere göre, Erdoğan bu adımla muhtemelen ABD'yi yeni F-16 savaş uçağı satın alma talebine onay vermesi konusunda baskı altına almak isteyebilir. Ancak bazıları ise, önümüzdeki 12 ay içerisinde gerçekleştirilecek seçimlerden önce “kendisine milliyetçi desteği arttırmak için bir iç siyaset hilesi yaptığını” savunuyor.