ABD ile müttefiklerinin Ukrayna'da Rusya'ya karşı vekalet savaşının 3. Dünya Savaşı ve Nükleer Savaşa dönüşebileceğine dair uyarılar ve tehditler havada uçuşurken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e "Nükleer savaş mı iklim değişikliği mi, hangisi insanlığa en büyük tehdit" sorusu yöneltildi.
Soru, Blinken'ın ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'le birlikte küçük küçük NATO oluşumlarının peşinde çıktığı Hint-Pasifik turunun son durağı Avustralya'da geldi.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği diye yorumlanan olaylardan en çok etkilenen ülkelerden Avustralya'da yerel televizyon ağı Nine Network'ün 60 Dakika programına konuşan Blinken'a 'Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin iktidardayken Ukrayna savaşının bitme ihtimali' soruldu.
NATO'un genişleme ve yığılmayla Rusya'nın sınırlarına dayanması ve Ukrayna'daki Rus nüfusa sürekli saldıran Kiev'i desteklemesine değinmeyen Blinken, "Rusya'nın Ukrayna'da yaptıklarının cezasız kalmasına izin verirsek, o zaman pandoranın kutusu açılır ve dünyadaki her müstakbel saldırgan, eğer onlar bundan paçayı kurtarabiliyorsa, ben de kurtarabilirim, der. Bu da çatışma halindeki bir dünya için reçete görevi görür" dedi.
"Bu yüzden dünyanın öbür ucundaki Avustralya, Japonya, (Güney) Kore dahil, Avrupa'dan çok uzak birçok ülke ayağa kalktı" diye devam eden Blinken, böylece Çin ve Rusya'yı hedef alan Hint-Pasifik paktları için Washington'ın müttefiklerini saydı, ama başka örnek veremedi.
'İklim değişikliği, zamanımızın varoluşsal meydan okuması'
Barış yapmaktan çok savaş yapmakla meşgul Blinken'a ardından şu soru yöneltildi: "İşiniz tamamen risk yönetimiyle ilgili. Vladimir Putin nükleer savaşla tehdit ediyor ve bu ay bu gezegende rekor düzeyde en yüksek sıcaklıkları gördük. Sizin aklınızdaki insanlık için daha büyük tehdit nedir, savaş mı yoksa iklim değişikliği mi?"
ABD Dışişleri Bakanı şu yanıtı verdi:
"Bence burada hiyerarşi gütmemelisiniz. Potansiyel çatışma dahil, önde ve merkezde olan bazı şeyler var, kapıdaki tehlike dediğimiz. Ancak iklim değişikliğinin hepimiz için varoluşsal bir meydan okumayı temsil ettiğine şüphe yok. Yani bizim için bu, zamanımızın varoluşsal meydan okuması."
"Diğer yandan bu, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığı gibi uluslararası düzene yönelik ciddi meydan okumaların olmadığı anlamına gelmiyor... Çok sayıda meydan okumayla karşı karşıyayız. Bunlarla aynı anda ilgilenebilmeliyiz."