Yeni kongre Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyecek?

ABD’de Demokratların adayı Joe Biden’ın başkanlık seçimlerini kazanmasıyla Ankara-Washington ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısı açıldı. Seçim sonuçları aynı zamanda Kongre’deki güç dengelerini de değiştirdi. Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü iki yıl önce Cumhuriyetçilerden alan Demokratlar şimdi de 11 yıl aradan sonra ilk kez Senato’da çoğunluğu oluşturdu.
11.02.2021, Per - 15:34
Yeni kongre Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Haberi Paylaş

ABD-Türkiye ilişkileri açısından kritik önem taşıyan komisyonlarda güç dengesinin Demokratlardan yana olması bundan sonraki politikaların belirlenmesinde önemli bir ivme olacak.

Uzmanlara göre Kongre ile Türkiye arasındaki ilişkileri bundan sonra çok daha gerilimli bir süreç bekliyor. Bunun en önemli işaretlerinden birinin de Senato Dış İlişkiler Komisyonu’na daha önce Ankara’nın hedef tahtasına oturttuğu Demokrat Senatör Bob Menendez’in seçilmesi olarak gösteriliyor.

Türkiye’yi yakından ilgilendiren komisyonlar arasında Senato kanadında Senato Dış İlişkiler Komisyonu, Temsilciler Meclisi’nde de Dışişleri Komisyonu öne çıkıyor.

Türkiye’nin son yıllarda başta S-400 krizi, HalkBank ve YPG olmak üzere ABD ile yaşadığı gerilimlerin bundan sonra nasıl evrileceği merak ediliyor.

Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre uzmanlar Başkan Joe Biden’ın göreve gelmesiyle birlikte ilişkilerin daha büyük sınamalarla karşı karşıya gelebileceği görüşünde.

Türkiye’ye yönelik tepkilerin en çok gündeme getirildiği yer ise ABD Kongresi olarak öne çıkıyor.

Keza geçtiğimiz günlerde 54 senatörün ABD Başkanı Joe Biden’a yazdığı ve Türkiye'deki insan hakları ihlallerine son verilmesini talep ettiği mektup halen tartışmaların odağında.

Bu da Kongre’nin Türkiye konusunda Beyaz Saray nezdindeki ilk resmi girişimi oldu.

Habere göre Kongre ile Türkiye arasındaki ilişkilerin zor geçebileceğini gösteren en önemli işaretlerden biri de Senato Dış İlişkiler Komisyonu’na Demokrat Senatör Bob Menendez’in seçilmesi oldu.

Demokrat Senatör Menendez, bugüne kadar Türkiye’ye karşı hemen her tasarı ve girişimin altında imzası olan bir isim olarak biliniyor.

Menendez, Ermeni Soykırımı tasarılarının Kongre’den geçmesi için yıllardır gayret sarf eden bir isim. İnsan hakları ve Ankara’nın bölgesel politikalarıyla ilgili eleştirilerini sürekli gündemde tutan Menendez, Beyaz Saray’a yazılan mektuplarda da sık sık Ankara’ya karşı adımların atılması yönüne çağrılarda bulunuyor.

Senato Dış İlişkiler Komisyonu, daha önce Trump’ı da Türkiye’ye karşı yeterince tavır almadığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgesinde izlediği “bağımsız” ve “çatışmacı” politikalara gözyumduğu gerekçesiyle sık sık eleştirmişti.

Habere göre Türkiye’nin son yıllarda komisyonda sık sık gündeme geldiği konular şöyle oldu:

“Ekim ayında Senatör Bob Menendez’in öncülüğünde ve komisyon üyeleri Chris Van Hollen, Bob Casey, Ed Market, Dick Durbin, Cory Booker ve Jack Reed’ın de imzasıyla, dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’dan, Türkiye’nin hem Güney Kafkasya, Libya, Suriye ve Irak’taki hem de kendi içindeki “insan hakları ihlallerini” ayrıntılı şekilde anlatmasını talep eden bir tasarı sundu.

Yine Menendez’in Ekim ayında hazırladığı bir dış politika raporunda, Trump’ın hem Türkiye’deki ticari çıkarları hem de Erdoğan’la yakın ilişkisi nedeniyle Ankara’yla ilgili attığı adımların tartışmalı olduğu ve “çıkar çatışması” durumunun bulunduğu değerlendirmesi dile getirildi. Bu konunun daha önce de üzerine giden Menendez, bir ay önce de dönemin Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien’a mektup göndererek, Trump-Erdoğan ilişkisinin doğası ve bunun ABD’nin ulusal güvenliğini nasıl etkilediğine ilişkin kayıt ve belgeleri Kongre’ye sunmasını talep etmişti.

Eylül ayında komisyonun bir oturumunda, Menendez dönemin ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı David Hale’e Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimle ilgili Türkiye’ye eleştiriler içeren sorular yöneltti, Hale de, Menendez’in özellikle Türkiye’ye hedef gösteren yönlendirici sorularına yanıt olarak, Türkiye’nin attığı adımları “problemli” olarak niteleyerek yönetimin o zamana kadar bu konuda Ankara’ya karşı en sert açıklamalarından birini yaptı.

Ağustos ayında da Menendez ve Dış İlişkiler Komisyonu’nun Dış Operasyonlar ve İlgili Programlar Ödenekleri Alt Komisyonu Üyesi Chris Van Hollen, yine Pompeo’ya mektup göndererek, Doğu Akdeniz’de attığı adımlar nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanması çağrısında bulundu.

Türkiye-ABD ilişkilerinde yıllardır en çok tartışılan, hatta 2010’da Türkiye’nin büyükelçisini bir süreliğine geri çekmesine bile neden olan Ermeni tasarısı konusunda da 2019 yılında Kongre en ciddi adımı attı ve her iki kanattan da 1915 olaylarını ”soykırım” olarak tanıyan tasarı geçti. Yıllardır bu tasarının geçmesi için Kongre’de en büyük gayreti gösteren isimlerin başında da Senatör Menendez geliyordu. Menendez, 2019 yılının Aralık ayında tasarı Senato’dan geçtiğinde göz yaşlarını tutamadı.

Kongre’den özellikle S-400 alımı ve zaman zaman da Suriye’ye operasyon gibi bölgesel politikalar nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar getirilmesi çağrıları ve yönetime baskılar hiçbir zaman dinmedi. Farklı tasarılar geçirmek suretiyle Türkiye’ye yaptırım getirilmesi çabaları, ya iki kanadın uzlaşamaması ya da Trump yönetiminin frenlemesi gibi nedenlerle hayata geçirilemedi. Ancak, Trump yönetiminin son ayında, Kongre’nin bağlayıcı bir yaptırım tasarısını, her yıl Kongre’den geçen kapsamlı bir savunma bütçesine iliştirip geçirmesinden sonra, Türkiye’ye karşı CAATSA yaptırımları devreye sokuldu. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımı nedeniyle F-35 programından çıkarılmasında da Kongre’nin yönetim üzerinde yaptığı baskılar önemli rol oynadı.”

VOA Türkçe
Bu haber toplam: 4423 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:04:22:43