Alman Hükümetine göre, 2011 yılında da cebinde bıçak bulunan ve daha önce de ‘havalı tabanca’ ile yakalanan Ömer Güney ilginç bir şekilde hiç bir güvenlik makamı tarafından gözetim altında değilmiş.
Almanya’nın Paris Katliamı ve MİT bağlantısı ve MİT’in Almanya ve Avrupa’daki faaliyetlerine ilişkin birçok soruya da ‘gizlilik’ gerekçesiyle cevap vermemesi de dikkat çekiyor.
Alman Sol Parti (Die Linke)‘li Ulla Jelpke, Christine Buchholz, Annette Groth’un da aralarında milletvekillerinin verdiği soru önergesine Federal Hükümet adına cevap verildi. Paris Katliamı üzerine sorulan 15 adet soruya verilen cevap metninde, Der Spiegel dergisinde MİT üzerine yapılan haberden bilgi sahibi olunduğu, ancak MİT’in Paris Katliamı’nı yaptığına ilişkin iddiaların MİT tarafından reddedildiği hatırlatıldı. Federal Hükümet, “konu ile ilgili spekülasyonlara dahil olmayacaklarını” söyleyerek, soruya net bir yanıt vermekten kaçındı.
Almanya’daki Kürt siyasetçilerinin can güvenliğinin tehlikede olabileceğine ilişkin soruya yönelik ise, son 1 yılda konu ile ilgili yeni bir bilginin olmadığı savunuldu.
GÜNEY’İN SES KAYDI VE MİT BELGESİ FRANSIZLARIN MESELESİ
12 Ocak’ta MİT üyeleri ile katil zanlısı Ömer Güney arasındaki görüşmenin ses kaydına ilişkin ise, konunun Fransız makamlarının sürdürdüğü soruşturmanın bir parçası olduğu belirtildi. 14 Ocak’ta ortaya çıkan ve MİT’in Sakine Cansız’ın öldürülmesi için bir ajana para verilmesini öngören belgesi de cevapsız bırakıldı ve konunun Fransız makamlarınca yürütülen soruşturmanın bir parçası olduğu iddia edildi.
Paris Katliamı ile ilgili ses kaydı ve MİT belgesinin yayınlanmasının AKP Hükümeti ile Gülen cemaati arasındaki çatışmanın bir parçası olup olmadığına ilişkin soruya ise, “Alman Hükümeti konuya ilişikin bilgi sahibi değildir. (Federal Hükümet) basın yoluyla yapılan spekülasyonlara dahil olmaz” yanıtı verildi.
BAŞBAKANLARIN GÖRÜŞTÜĞÜ ‘HASSAS KONULAR’A İLİŞKİN BİLGİ VERİLMİYORMUŞ
Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz ay yaptığı Berlin ziyaretinde MİT’in Paris Katliamı’na katıldığına ilişkin iddiaların görüşülüp görüşülmediğine ise cevap verilmezken, her iki başbakan arasında ‘hassas konuların’ ele alındığı bilgisi verildi. Federal Hükümeti’n cevap metninde, “Alman ve Türk hükümetleri arasındaki görüşmelerde ‘hassas konular’ da dahil birçok konu ele alınıyor. Federal Hükümet, başbakanlar ve bakanlar arasındaki görüşmelerin içeriğine ilişkin açıklama yapmıyor” denildi.
İSTİHBARAT İŞBİRLİĞİ DEVAM EDİYOR
Federal Hükümet, Der Spiegel’in ‘Türk MİT’i ile Alman Anayasayı Koruma Örgütü arasındaki istihbarat paylaşımının askıya alındığına’ ilişkin iddiası da ‘spekülasyon’ olarak adlandırmayı tercih etti. Cevap metninde, yabancı makamlarla işbirliğinde bireylerin dosyasının tek tek ele alındığı ve elde olan bilgilerin durumuna göre işbirliği yapıldığı da savunuldu.
Cevapta, MİT’in Alman Federal Kriminal Dairesi (BKA)’nın işbirliği yapabileceği bir partner olmadığı savunulurken, Federal Haber Alma Örgütü (BND) ile işbirliğinin de ‘kanunlara uygun olarak’ devam ettiği iddia edildi.
Der Spiegel dergisi, geçtiğimiz ay yayınlanan haberde, Paris Katliamı’ndan sonra Alman güvenlik birimlerinin Kürt siyasetçiler ile ilgili Türk makamları ile sürdürdüğü istihbarat işbirliğini askıya aldığını duyurmuştu.
TÜRKİYE’YE CANSIZ İLE İLGİLİ BİLGİ VERİLDİ Mİ? : “GİZLİ MESELE”
Alman makamlarının Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez ile ilgili bilgilerin Türk makamlarıyla paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkin soru ise, ‘gizlilik’ gerekçesiyle cevapsız bırakıldı. Federal Hükümet, istihbarat işbirliğine ait bilgilerin paylaşılamayacağını, aksi takdirde ‘Almanya’nın güvenliğine ve çıkarlarına’ zarar verilebileceği görüşünde. Cevapta, benzeri konulara ilişkin bilgilerin ‘gizliliğin korunması’ şartıyla Federal Meclis’e verildiği de dile getirildi.
DİE LİNKE HÜKÜMETİ SORDU, TOPU SAVCIYA ATTILAR
Federal Hükümetin cevap metninde, ‘Sakine Cansız’ın Almanya’da yargılandığı dönemde Türk makamları ile bilgi alışverişi yapılıp yapılmadığı’ sorusuna ise, “Federal Savcı ile Türk makamları arasında Sakine Cansız davası çerçevesinde bilgi paylaşımı yapılmadı” cevabı verilmesi dikkat çekti. Cevapta, Alman makamları yerine sadece savcılık ifadesinin kullanılması ise, diğer makamların bilgi paylaşımı yaptığının itirafı gibi. Sakine Cansız ve Leyla Şaylemez hakkındaki davaların da 9 Ocak 2013’te katledilmeleri 22 Ocak 2013’te kapandığı hatırlatıldı.
MİT BELGESİNİ İMZALAYAN UĞUR KAAN AYIK DA ‘GİZLİ’
Die Linke’nin soru önergesinde yer alan bir diğer konu da Der Spiegel’in Paris katliamına ilişkin MİT belgesinde imzası bulunan daire başkanlarından Uğur Kaan Ayık’ın Almanya’ya giden MİT heyetinde yer aldığına ilişkin haber oldu. Federal Hükümet, konuyu yine ‘gizlilik’ bahanesiyle cevapsız bırakırken, istihbarat makamları arasındaki görüşmelerin ve bu görüşmelere katılanlara ilişkin bilgilerin açıklanamayacağı kaydedildi. Cevapta, bunun istihbarat örgütünün ‘güvenilirliğini’ sarsacağı ve ‘Almanya’nın çıkarlarına zarar verebileceği’ de kaydedildi.
GÜNEY’İ ‘HAVALI TABANCA’ İLE YAKALAMIŞLAR, AMA HİÇ GÖZETLEMEMİŞLER
Paris Katliamı’nın katil zanlısı Ömer Güney’in Türk MİT’i ve Almanya’da yaşadığı dönemde Ülkücü çevrelerle ilişkileri ise Almanya Hükümeti tarafından yine ‘basın spekülasyonu’ olarak adlandırılmış.
Hükümet’in cevabında dikkat çeken bir diğer nokta ise, Güney’in Alman makamlarınca hiç takip edilmemiş olması. Zira, aynı yanıt metninde Güney’in arabasında 17 Kasım 2005’teki bir trafik kontrolü sırasında genellikle sporcular tarafından kullanılan bir ‘havalı tabanca’ bulunmuş ve bu silaha ait ruhsatı da yokmuş. Bad Tölz kasabasındaki kontrol sırasında ele geçirilen silah ile ilgili detay ise verilmezken, silahın hangi çeşit olduğu ve ya öldürücü olup olmadığına ise değinilmemiş. Ancak, silaha ait ruhsat gösteremediği kaydedilen Güney’e ‘silah kanununa muhalefetten’ dava açılmış.
Alman Hükümeti’nin cevap metnine göre, Ömer Güney 4 Şubat 2011’de de yine bir trafik çevirmesi sırasında göz yaşartıcı spray ve bir bıçakla yakalanmış. Yine ilginç olan ise, Federal Kriminal Dairesi (BKA)’nın Güney hakkında ‘silah kanununa muhalefetten’ açılan davaların sonucuna ilişkin bilgi sahibi olmadığının iddia edilmesi.
Ruhsatı olmayan bir silahla yakalanan bir yabancının (Türk) Alman makamlarınca takip edilmemiş olması da, Alman Devleti ve polisini tanıyanlar için pek inandırıcı gelmiyor.
MİT’İN AVRUPA’DAKİ FAALİYETLERİ DE ‘SPEKÜLASYON’
1990-1994 yılları arasında Genelkurmay Başkanı olan Doğan Güreş’in ‘Kürt militanlara karşı Avrupa’ya 160 ölüm komandosu gönderildiği’ sözlerine ilişkin olarak da, yine “Federal Hükümet, basın yoluyla yapılan spekülasyonlara ilişkin açıklama yapmaz” cevabı verildi.
Türk MİT’i ile bağlantılı olarak 1980 yılında işlenen birçok cinayetten de Alman Hükümeti’nin ‘hiç bir bilgisi’ yokmuş. Die Linke milletvekilleirnin soru önergesinde geçen Berlin Kreuzberg’de katledilen Celalettin Kesim ile Danimarka ve Kıbrıs’ta yapılan infaz faaliyetleri hakkında da Almanya’nın bilgi sahibi olmadığı iddia edilmesi dikkat çekiyor.
Oysa Almanya ile Türkiye arasında 1990 yılı ve sonrasında ülkede faaliyet gösteren MİT ajanları yüzünden devlet krizi yaşanmıştı. Yine, resmi olarak kabul edilmese de birçok kereler Almanya’da faaliyet gösteren MİT ajanları yüzünden gizli krizlerin çıktığı da iddia edilmişti.