Japonya'daki Nagoya Üniversitesi'nden Astrofizikçi Fumio Abe, gelişkin bir uzaylı medeniyetinin oluşturduğu solucan deliklerine dair kanıtların daha önce elde edilmiş olabileceğini öne sürdü.
Prof. Dr. Abe, göre solucan deliklerinin varlığının, eski verilerin yeniden taranmasıyla doğrulanabileceğini ifade etti. Zira astrofizikçiye göre teleskoplar aracılığıyla elde edilmiş bu kanıtlar, eldeki büyük veri denizinde kaybolmuş olabilir.
Bilimkurguda sık rastlanan solucan delikleri, astronomi camiasının da popüler tartışma konularından biri.
Bazı bilim insanları, gelişkin bir uzaylı uygarlığının, evrende uzak mesafeleri kestirme yoldan katedebilmek için solucan deliklerinden oluşan bir ulaşım ağı inşa etmiş olabileceğini ileri sürüyor.
Solucan delikleri nedir?
Albert Einstein ve ABD'li-İsrailli fizikçi Nathan Rosen tarafından kuramlaştırılan solucan deliği, uzay-zamanda iki uzak nokta arasında seyahat etmeyi kolaylaştırabilecek teorik bir kısayol.
Solucan delikleri şimdiye dek hiç gözlemlenmedi ve bunların var olamayacağına dair de birçok teori mevcut. Ancak Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'yle uyumlu oldukları için fizikçiler arasındaki en önemli tartışma konularından olmayı sürdürüyor.
Öte yandan, teoriyi destekleyen bilim insanları bile bir solucan deliğinin son derece istikrarsız olacağını ve oluştuğu andan hemen sonra kapanarak içine giren nesnenin öteki uçtan çıkışına izin vermeyeceğini tahmin ediyor.
Bu deliklerin açık tutulması ve içerisinden uzay araçlarıyla geçilebilecek kadar istikrarlı hale getirilmesi muazzam bir enerji ve teknoloji gerektiriyor.
Bunları gözlemlemek mümkün
Uzmanlara göre solucan deliğinin iki ucunu da açık tutmak için bir galaksideki yıldızların kayda değer bir bölümünün yaydığı enerjiye eşdeğer bir güce sahip "malzemelere" ihtiyaç var.
Bu ilk bakışta çok zor görünse de, olası bir solucan deliğinin gözlemlenmesi ve tespit edilebilmesini de mümkün kılabilir. Uzaylılar bir solucan deliği ağı oluşturduysa, bunun yarattığı kütle çekim kuvveti mikro mercekleme yöntemiyle tespit edilebilir.
Bu yöntem, araştırılan gök cisminin bir gözlem aracı ve uzak bir yıldız arasında hizalandığı durumda işlevli oluyor. Çünkü bu sırada kütle çekim kuvveti, yıldızın ışığını kısa süreliğine artırıyor ve normalde hiç ışık yaymayan nesnenin gözlemlenmesine olanak tanıyor.
Prof. Dr. Abe'ye göre bu nesne bir solucan deliğiyse yıldızın parlama ve solma modeli de belirgin şekilde farklı oluyor. Yani nesnenin solucan deliği olup olmadığını tahmin etmek mümkün hale geliyor.
Astrofizikçi, geçmişte elde edilmiş ve arşivlenmiş verilerde solucan deliklerinin izinin sürülebileceğini belirtiyor. Science Focus'a konuşan bilim insanı, konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:
"Solucan deliklerinin yarıçapları 10 ila 100 milyon kilometre arasındaysa, bu delik galaksimize bağlıysa ve sıradan yıldızlar kadar yaygınsa geçmiş verileri yeniden analiz ederek bunları keşfedebiliriz."