Almanya, Ezidi toplumunun en kalabalık yaşadığı Avrupa ülkelerinin başında geliyor. Ülkede 200 binden fazla Ezidi Kürdün yaşadığı tahmin ediliyor.
Yarım asırdan fazla bir süredir ülkede bulunan aileler var. Yeni nesil Almancayı çok iyi biliyor ve Alman toplumuna adapte olmuş durumda. Ancak en büyük endişeleri kendi kimliklerini kaybetmek.
Bu amaçla Ezidi Akademisyenler Toplumu (GEA) tarafından Hannover kentinde 6’ıncı Ezidi konferansı düzenlendi.
Bilim insanları, akademisyen ve yazarların da aralarında bulunduğu 250 konuğun katıldığı konferanta Ezidi toplumunun durumu, yaşanılan sıkıntılar değişik panellerde tartışıldı.
Konferansa katılan Hannover Belediye Başkanı Thomas Klapproth ve Hannover Bölgesi Bölge Başkan Yardımcısı Michaela Michalowitz de birer konuşma yaptı.
GEA Başkanı İbrahim Kuş’un açılış konuşmasını yaptığı k Ezildi toplumu için en önemli konuların başında gelen "kimlik" konusu masaya yatırıldı.
Önemli konuklar önemli konular üzerinde konuştu
Genel moderatörlüğünü Dr. Temur Hasanyan ve Nefiye-Alin Ortaç’ın yaptığı konferansta Köln Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şefik Tagay “Ezidi kimliği: dünü, bugünü, yarını” konulu bir sunum yaptı.
Daha sonra Viyana Üniversitesi’nden Prof. Dr. Handan Aksünger-Kizil tıpkı Ezidiler gibi ülkede yaşayan Alevilerin durumunu konu alan “Almanya'da Aleviliğin dönüşüm süreçleri” ile ilgili bir konuşma yaptı.
Leipzig Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sebastian Maisel de “Kimlik ve Eğitim” başlığı ile Ezidi toplumunun durumunu anlattı.
Göttingen Üniversitesi’nden Dr. Halil Cindi Reşov da “Kimlik, toplumsal yapı, tarihsel deneyimler ve gelecekteki beklentiler” konulu bir sunum yaptı.
Gençlerin Almanca konuşması dikkat çekti
Konferansta ağırlıkta gençlerin yer aldığı üç ayrı panel düzenlendi. Genç Ezidi kadınların yer aldığı ilk panelde “Kadınların gözünden kimlik” ve ikinci panelde “Gençlik perspektifinden kimlik” konuları tartışıldı. Son panelde ise “Dini ileri gelenlerin perspektifinden kimlik” meselesi ele alındı.
Konferansta yaşlıların Kürtçe, gençlerin ise Almanca konuşması dikkatlerden kaçmadı.
Almanya’da yaşayan Ezidilerin büyük bir bölümü, Türkiye’deki Kürt kentlerinden ülkeye çalışmak için gelenlerden oluşuyor. Son göçler ise IŞİD’in Şengal’e saldırısından ve yaşanan soykırımın ardından gerçekleşti.
Panellerde diasporanın göç eden toplumlar için nasıl yeni kimlikler yarattığına dikkat çekildi. Katılımcıların bazıları, Kürt kimliğinin unutulmaya yüz tuttuğunu dile getirdi.
“Sahip olduğum ilk ve en önemli kimlik bu”
Konferansa katılan Ezidi genç Welat Kiret, Rûdaw’a konuştu.
Kiret, “Bir yanım Ezidi, diğer yanım Kölnlü ve bir parçam da Alman, kaç kimliğim olduğunu bilmiyorum. Ayrıca yeni bir kimlik de edinebilirim ama en önemli olan Ezidi olmamdır. Sahip olduğum ilk ve en önemli kimlik bu” diye konuştu.
Zinar Kızılyel de “Bir ana kimliğim ve birkaç yan kimliğim var. Kendimi Ezidi olarak görüyorum ama kimliğim hangi ülkede yaşadığımdır, hangi dili konuştuğumdur. Almanca, Kürtçe ve İngilizce konuşuyorum. En çok bağlı olduğum ise ana dilim olan Kürtçedir” dedi.
Almanya’da yaşayan Ezidi toplumun en büyük sorunlarından biri de örgütlü olmamaları. Gençlerin geleceğine dair en büyük tehdit dilleri ve kimliklerini unutmak olsa da Kürdistan ve Orta Doğu'daki geçmişlerine dair bildikleri tek şey ise acı dolu hikayelerden ibaret. Bu da onları bir gün anavatanlarına dönme hayalinden uzaklaştırıyor.
"Gençlerin dinlerini öğrenmeleri için yeterli fırsat yok"
Diasporadaki Ezidi gençlerin karşılaştığı en büyük zorluğu birbirleriyle ilişkilerinin olmamasına bağlayan Welat Kiret, “Birbirimiz hakkında daha az şey biliyoruz. Bu durum giderek değişiyor çünkü giderek daha fazla Ezidi kendisini kimliğiyle tanımlıyor. Giderek daha fazla Ezidinin kendisini kimliğiyle özdeşleştirdiğini görüyorum” yorumunu yaptı.
Zinar Kızılyel ise, “Elbette önümüzde zorluklar var. Sorun onlarla nasıl başa çıkacağımızdır. Çünkü bunların bir kısmını atalarımızdan miras aldık. Karşılaştığımız zorlukları birlik ve beraberlikle aşabiliriz. Önemli olan Kürt olarak Ezidi kimliğimizi de her zaman korumamızdır” dedi.
Ezidi genç Warjin Halid de, gençliğin karşılaştığı en büyük zorluğun ne dinleri ne de din anlayışları değil, ebeveynleri olduğuna inandığını söyledi.
Halid, “Çünkü gençlerin dinlerini anlamaları için yeterli fırsat yaratmıyorlar. Eğer dinimizi iyi anlarsak onu neden korumamız gerektiğini ve neden önümüzdeki nesiller tarafından yüzyıllarca devam etmesi gerektiğini de bilmiş oluruz. Bu neslin dinimizi koruma konusunda aktif olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
Konferansta yaşanandanlar Avrupa'daki Kürt diasporası arasında nadir görülen sahnelerdi. Katılımcılar konuşabilmek için adeta sıraya girdi. Her biri geçmişte zorla ellerinden alınmaya çalışılan kimliklerinin nasıl korunduğunu ancak bugün diasporada kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anlattı.