Amerikan uluslararası ilişkiler uzmanı Jessica Mathews'ün kaleme aldığı "Yeni bir nükleer silahlanma yarışı başlıyor. Bir öncekinden çok daha tehlikeli olacak" başlıklı yazıda Çin, ABD ve Rusya'nın nükleer silah geliştirme faaliyetlerine odaklanılıyor.
Yazıda, ABD ve Sovyetler Birliği arasında 1987'de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması (INF) sayesinde, iki ülkenin elindeki yaklaşık toplam nükleer silah sayısının 60 binden 11 bine indirildiğine işaret ediliyor.
Ancak Şubat 2019'da dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Rusya'nın anlaşmayı ihlal ettiğini savunarak INF'den çekildiklerini duyurmuştu.
İki ülke arasında nükleer silahların kontrolüne dair diğer bir önemli adım da Anti-Balistik Füze Antlaşması'yla atılmıştı. 1972'de imzalanan, nükleer başlıklı balistik füze sistemlerinin sınırlandırılmasını öngören anlaşma 30 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra ABD'nin çekilmesiyle 2002'de sonlanmıştı.
ABD'nin Sovyetler Birliği'yle 1991'de, Rusya Federasyonu'yla 1993'te imzaladığı Stratejik Silahların Azaltılması anlaşmalarının (START 1 ve START 2) devamı niteliğindeki Yeni START Antlaşması'nın süresi de 2026'da dolacak. 2010'da imzalanan Yeni START Antlaşması, Rusya ve ABD'nin konuşlandırdığı stratejik nükleer savaş başlıklarının sayısını 1550'yle; rampaların ve nükleer kapasiteli ağır bombardıman uçaklarının sayısını da 800'le sınırlandırıyor.
Analizde, bu anlaşmanın yenilenmemesi ihtimaline dair şu ifadelere yer veriliyor:
ABD ve Rusya, yarım yüzyıldan beri ilk kez nükleer cephanelikleri üzerinde hiçbir kısıtlama olmadan hareket edecek.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eylülde nükleer silah kullanımı doktrininde değişikliğe gitmesi de endişeleri artırmıştı. Kremlin, nükleer güce sahip olmayan bir devletin, nükleer güce sahip bir devletin desteğiyle Rusya'ya saldırmasını "ortak saldırı" diye nitelendirileceğini duyurmuştu. Ayrıca Belarus'a saldırı durumunda da Rusya'nın nükleer silah kullanabileceği bildirilmişti.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nın bir dönem başkanlığını da yapmış olan Mathews, nükleer silahlanma yarışının Çin son dönemdeki girişimleriye hızlandığını belirtiyor.
Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'nun verilerine göre bu yıl itibarıyla Çin'in elinde yaklaşık 500, ABD'de 3 bin 708, Rusya'da ise 4 bin 380 nükleer savaş başlığı var. Mathews, Pekin yönetiminin Washington ve Moskova'yla rekabet edebilmek için bu sayıyı 2035'e kadar 1500'e çıkarmayı hedeflediğini yazıyor.