Ukrayna'daki çatışmalar uzun menzilli füzelerin kullanılmasıyla yeni bir aşamaya girerken, Batılı birliklerin ve özel savunma şirketlerinin Ukrayna topraklarına gönderilmesine ilişkin tartışmalar da dönem dönem gündeme geliyor.
Bir süredir mekik diplomasisi yürüten NATO’nun Avrupalı üyeleri, Ukrayna konusunda ABD ve Rusya’nın yanısıra Avrupa’nın da söz sahibi olması için sahada askeri varlığını güçlendirmeye çalışıyor.
ABD’de başkanlık seçimlerini kazanarak 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a geri dönmeye hazırlanan Donald Trump’ın “Ukrayna’da bir ateşkes planı hazırlığı” içinde olduğunu düşünen İngiltere ve Fransa, Ukrayna'ya asker gönderme ve bir koalisyonun liderliğini üstlenme olasılığını tartışıyor. Bu görüşmelere Polonya ve Rusya ile sınırı olan Baltık ülkeleri de katılıyor.
İngiltere ve Fransa arasında tartışılan ve ülke orduları ile özel savunma şirketlerini kapsayan tartışmalara göre, Paris ve Londra Ukrayna'ya gönderilecek bu koalisyonun liderliğini üstlenme ihtimalini dışlamıyor. Amaç, Rusya’nın ateşkese uymasını sağlayarak yeniden geniş çaplı bir saldırı başlamasını engellemek.
Fransa’nın NATO’daki eski misyon şefi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un eski savunma danışmanı General Dominique Trinquand, İngiltere ve Fransa’nın 1995’te Bosna-Hersek’te bir kumanda merkezinin kuruluşunda görev aldığını hatırlatarak, “İngiltere ve Fransa bu koalisyon gücünü yönetme kapasitesine sahip” dedi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan emekli General Trinquand, Türkiye’nin de birden çok nedenle ateşkes müzakerelerinde ağırlığı olabileceğini dile getirdi.
VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın emekli General Trinquand ile gerçekleştirdiği röportaj şöyle:
Fransa ve İngiltere Ukrayna’ya karar birlikleri gönderme planında ilerliyor. Neden şimdi ve neden böyle bir girişim?
Sayın Trump’ın Beyaz Saray’a gelişiyle 20 Ocak’tan sonra bir ateşkes önerisi getirmesi bekleniyor. Fransız ve İngilizler’in konuştuğu plan, ateşkes müzakerelerine katkı sağlamak ve bu ateşkesin uygulanmasını sağlaması için birlik oluşturmaktan ibaret. Yani Ukrayna’da savaşa giden bir birlik değil, ateşkesin uygulanmasını sağlayan bir koalisyon gücünden söz ediyoruz.
“HARKİV’DEN DİNYEPER’E ÇATIŞMASIZ BÖLGE”
Nasıl bir hazırlık yapılıyor, planda neler var?
Ukrayna ve Rusya arasında, birbirlerine ateş edemeyecekleri kadar geniş bir mesafede bir tampon bölge oluşturma, her iki tarafın askerinden arındırılmış bir bölge. Avrupa güçleri gelecek, Rus ve Ukraynalı orduların çatışmadığını kontrol edecek. Bunun da şu anda çatışmaların olduğu bölgede, Harkiv’den Dinyeper’e kadar Herson bölgesinde olacağını düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı Macron bunu Şubat ayında önerdiğinde Almanya karşı çıkmıştı. Almanya bu plana dahil olur mu?
Fransa o zaman “hiçbir olasılığı göz ardı etmiyoruz” dedi. Bu normal bir duruş. Yani bu “Size nasıl davranacağımı söylemeyeceğim. Ama hiçbir olasılığı saf dışı bırakmıyorum” demek. İkinci nokta, Almanya asker gönderme olasılığına karşı çıktı ama Almanya askeri bir güç değil. Politik olarak da zor bir durumda. Diğer taraftan, hatırlayın Polonya ve Baltık ülkeleri Fransa’nın pozisyonunu desteklemişti. Şimdi bu ülkeler arasında böyle bir çaba var.
Koalisyonun NATO şemsiyesi altında olması olası mı?
NATO’nun bununla bir ilgisi yok. NATO bir savunma örgütü. Ukrayna NATO ülkesi değil. Dolayısıyla Ukrayna’da NATO güçleri olmayacak. Bir kez daha söylüyorum Ukrayna’da NATO güçleri olamayacak. Bu daha çok Avrupalı ordulardan oluşan bir koalisyon planı.
Nasıl bir koalisyon müzakere ediliyor?
Fransızlar ve İngilizler müzakereleri yürütüyor. Çünkü öncelikle ateşkes anlaşması çerçevesinde biliyoruz ki Amerikalılar asker göndermek istemiyor. ABD asker göndermek istemediğinde, İngilizlerden kendi yerlerine bunu yapmasını istiyor. Fransız ordusu Avrupa’da önemli bir güç. Fransız ve İngilizler, bir kumanda yapısı içinde merkezde yer alabilir. Burada tabii önemli bir güç olan Polonya’yı da eklemek lazım. Tabii Rusya’yla sınır olan Baltık ülkelerini de eklemek lazım.
“KOALİSYONU İNGİLİZ VE FRANSIZLAR YÖNETİR”
Bu koalisyon güçlerine kim lider olacak?
Savaş Ukrayna ve Rusya arasında, dolayısıyla Ukrayna olamaz. Fransızlar ve İngilizler, bir kumanda yapısı oluşturma kapasitesine sahip iki ülke. Ben 1995’te İngilizlerle birlikte Bosna-Hersek’te kurulan kumanda merkezinde görev aldım. O zaman da Fransa ve İngilizlerin ortak yönetimi altında oluşturulan bir koalisyon gücüydü. Elbette Polonya ve Baltık ülkeleri bu güce katılmalı ama bu gücü yönetme kapasitesine sahip değil. Polonya hiçbir zaman bir ortak gücü yönetmedi. Baltık ülkeleri küçük ülkeler. Fransız ve İngiliz ordusu ise bu kapasiteye sahip güçler.
Bazı generaller, “Savaşa mı giriyoruz, yoksa savaşmış gibi mi yapıyoruz? Gidilecekse güçlü girilmeli, yoksa bu riski hiç almamalı” görüşünü dile getirdi. Bu eleştiriye ilişkin görüşleriniz ne?
Şimdi her kafadan bir ses çıkıyor. İnsanlar her şeyi birbirine karıştırıyor. Şu anda Ukraynalılar’ın yerine savaşa gitmek gibi bir durum söz konusu değil. Şu andaki görüşmeler bir ateşkes planı ve bu planın uygulanmasını sağlamaktan ibarettir. Eğer Avrupalılar, ABD'nin Rusya ile tek başına, Ukrayna’nın ve Avrupa’nın üzerinde müzakerelere girmesini istemiyorsa bu müzakerelere dahil olmaları gerekiyor. Dahil olmak için de ateşkesi sağlaması gerekiyor.
Yani Avrupa da Rusya’ya karşı ABD ile birlikte müzakere masasında olmak istiyor?
Eğer Amerikalılar, Amerikan askerlerinin eşlik etmediği bir ateşkes kararını alırsa o zaman asker koymak gerekecek. Avrupalılar bunu yapmayı öneriyor. Ama bunun ateşkes müzakereleriyle birlikte gitmesi gerekiyor. Bu, Avrupalıların müzakerelere katılması için bir yöntem. Rusları ve Amerikalıları tek başına bırakarak, sahada uygulanmayacak bir ateşkes müzakereleri oluşmasını istemiyorsa müzakerelere katılması gerekecek. Bu da katılım için bir yöntem. Amerikalıların dediği gibi inandırıcı olmanız, dinlenmeniz için sahada askerlerinizin olması gerekiyor.
“TÜRKİYE DE MÜZAKERELERDE AĞIRLIĞA SAHİP”
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte Türkiye ve Yunanistan’daydı. Türkiye bütün bu diplomasi trafiğinde nasıl bir rol alıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir plan sunarken, Amerikan medyasına sızan ateşkes planındaki aynı unsurları yeniden ele aldı. Tümüyle aynı unsurlardan söz etti. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu müzakerelerde arabulucu olmak istiyor diye düşünüyorum. Açıklamalarında bir değişiklik yok. Medyada çıkan ateşkes planında ifade edilen bir pozisyon var ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu pozisyon üzerinde duruyor. Bu pozisyon ilginç bir şekilde, Nisan 2022’de Türkiye’de müzakere edilen ateşkese benziyor.
Türkiye’nin Ukrayna-Rusya müzakerelerinde nasıl bir ağırlığı olur?
Türkiye, iki nedenle ağırlığa sahip olabilir. Birincisi coğrafi neden. Çanakkale Boğazı’na sahip ve her iki ülkeye de yakın. Dolayısıyla kesinlikle ağırlığı olacak. İkinci neden de NATO’ya üye ve Batılıların yanında. Erdoğan, Rusya’nın Ukrayna topraklarını ilhak etmesine karşı olduğunu açıkça dile getirdi. Rusya ile ortaklık kursa ve konuşmak istese de, Türkiye bu müzakerelerde gerçekten Amerikalıların tarafında.
Bu gelişmeler Ukrayna’nın NATO’ya üyelik talebini nasıl etkiler?
Ukrayna’ya NATO tarafından güvenlik garantilerinin sağlanmasını, Amerika’nın pozisyonu nedeniyle kısa vadede çok olanaklı görmüyorum. Şu anda müzakere edilen, Rus ve Ukrayna güçlerini ayıracak bir Avrupa misyon gücünün oluşturulması bile Ruslar tarafından kabul edilmesi çok zor olan bir durum. Her ne kadar İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olsa da böyle bir durum fiilen Avrupa ordularının Rus sınırına dayandığı anlamına geliyor. Bunu bile kabul ettirmek zorken, Ukrayna’nın NATO üyeliği bana şimdilik olanaksız geliyor.