Gazete Duvar’da yer alan habere göre, İsveç'te yaşayan Kürt göçmen Nahsan Keser hakkında eşinin 'terör bağlantısı' olduğu gerekçesiyle sınır dışı kararı verildi. Yaklaşık 6 yıl önce İsveç vatandaşı Bahar Yılmaz* ile evlenerek ülkeye göçen Keser, önce iki yıl süreli geçici oturum izni aldı, bu sürenin ardından süresiz oturum izni için başvuru yaptı. Uzun süre başvurusuna yanıt alamayan Keser, dosyasına SÄPO’nun (İsveç İstihbaratı) dahil olduğunu öğrendi.
Türkiye’de herhangi bir davası bulunmayan Keser’e SÄPO ile yaptığı görüşmelerde eşi ile ilgili sorular soruldu. SÄPO, Göçmen Dairesi’ne Nahsan Keser’in herhangi bir terör ilişkisi olmasa da eşinin ‘terör bağlantısı’ bulunduğu gerekçesiyle ülke için güvenlik tehdidi olduğunu ve sınır dışı edilmesi gerektiğini bildirdi. Bu süreç içerisinde iltica başvurusu da yapan Keser, hem iltica başvurusuna hem evlilik üzerinden yaptığı süresiz oturum izni başvurusuna hem de çalışma izni başvurusuna aynı anda ret yanıtı aldı.
Yaptığı itirazlara da olumlu yanıt alamayan Keser hakkında 2 Aralık’ta sınır dışı kararı verildi. Keser’in dört hafta içerisinde İsveç’i terk etmesi gerektiği belirtilen kararda, bu süre zarfında güvenlik birimlerinin de kendisini yakalama yetkisine sahip olduğu ifade edildi.
‘İsveç devlet Kurumları suç işliyor’
Eşiyle birlikte restoran işleten Keser, SÄPO yetkililerinin kendisiyle yaptığı görüşmede, “Kürtler neden PKK’ye destek veriyor, örgüt neden bitmiyor, senin bir bağın var mı” sorularının yanında eşiyle ilgili olarak da “Gazetecilik yaparken ne üzerine haberler yaptı, arkadaşları kim, kimlerle görüşüyor” gibi sorular sorulduğunu söyledi. Türkiye’de ve İsveç’te eşinin de kendisinin de herhangi bir soruşturması ya da davası bulunmadığını ifade eden Keser, “Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir insan suçu kanıtlanmadığı müddetçe masumdur. Bu masumiyet karinesidir. Hangi gerekçeyle beni suçlayıp böyle bir karar veriyorlar? Önüme benimle ilgili hiçbir delil koymadan, sadece eşimi neden göstererek bana sınır dışı kararı verdiler. Beni görüşmeye çağırıp orada olmayan eşim hakkında sorular soruyorlar. Sonra öğreniyorum ki eşim neden gösterilerek bana oturum verilmiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Acı verici bir durum. Kendi anayasalarını hiçe sayarak başka bir hukuk uyguluyorlar. İsveç devlet kurumları suç işliyor. Demokratik bir devletin gereklerine göre hareket etmiyor” dedi.
Eşinden ve altı yaşındaki oğlundan ayrılmak istemediğini belirten Keser, yakalanıp Türkiye’ye sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını aktaran Keser, Türkiye’de hakkında bir siyasi dava olmasa da MİT ile SÄPO’nun kurduğu temasların sonucu olarak sınır dışı edildiğini ve bu sebeple Türkiye’de kendisini neyin beklediğini bilmediğini söyledi.
‘Eşim benim yüzümden cezalandırılabilir mi?’
90’lı yıllarda İsveç’e gelen Bahar Yılmaz, burada iki üniversite bitirdiğini ve İsveç Devlet Televizyonu (SVT) başta olmak üzere çok sayıda mecrada gazetecilik yaptığını belirtti. Kürt medyasında da çalışan Yılmaz, yaptığı haberler nedeniyle hem İsveç’te hem de Türkiye’de baskı ve ölüm tehditlerine maruz kaldığını ifade etti.
Kendisinin neden olarak gösterilerek eşi hakkında sınır dışı kararı verilmesini şaşkınlıkla ve öfkeyle karşıladığını aktaran Yılmaz şunları söyledi: “Kürt olarak doğdum. Ailevi, toplumsal ya da devletle ilgili konularda her zaman haksızlığa karşı durdum. Vicdanımın peşinden gittim. İsveç’e gelince insan rahatlıyor. Demokratik bir ülkede yaşadığını ve serbestçe kendini ifade edebileceğini düşünüyorsun. 30 yıl burada yaşıyorsun ama bu ülke sorgusuz, sualsiz sana terörist damgası vurabiliyor. Üzgünüm, şaşkınım ve öfkeliyim. Bir kadın olarak verdiğim mücadelenin karşılığı bu mu olmalıydı? Beni çağırıp suçu mu söyleseler, beni yargılasalar neyse ama herhangi bir yargı kararı olmamasına rağmen suçlu olarak görülüyorum. Bunun üstüne bu yasa dışı prosedürün ardından beni neden göstererek eşimi cezalandırıyorlar.”
‘Beni IŞİD’lilerle bir tutuyorlar’
Eşi için işçi oturumunu da içeren birçok farklı başvuru yaptıklarını ama SÄPO’nun kanaatinin dışında hiçbir şey dinlenmediğini ifade eden Yılmaz, Göç Dairesi tarafından altı yaşındaki çocuklarının geleceği ile ilgili endişelerine de, “Ailenin dağılması, çocuğun babasız kalması bizim ülkemizin güvenliğinden daha önemli değil” yanıtının verildiğini söyledi. Sonuç ne olursa olsun tazminat davası açacağını belirten Yılmaz, “Beni terörist olarak ilan etmişler. DAİŞ’lilerle bir tutuyorlar” dedi.
İsminin güvenlik nedeniyle değiştirilmesini istedi.