Türkiye'de Pazar günü yapılan referandumla, başkanlık sistemini içeren anayasa değişiklikleri halkın yüzde 51,4'ünün oyuyla kabul edildi.
Derginin internet sitesine koyduğu analiz haberde, "Yabancı gözlemciler, hükümeti oylamayı kendi lehine etkilemekle suçladı. Hayır kampı da sahtecilik iddialarında bulunuyor. Ülke hiç olmadığı kadar bölünmüş durumda" denildi.
"Erdoğan Türkiye'deki referandumda zaferini ilan etti" başlıklı makalede, yapılan 18 maddelik değişikliği Türkiye devletinin "en radikal yeniden yapılanması" olarak nitelendirildi.
The Economist, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sistemle 2029 ve hatta cumhurbaşkanlığının ikinci dönemi sona ermeden erken seçim kararı alınması halinde üçüncü bir dönem için de aday olarak 2034'e kadar iktidarda kalmasının önünü açtığını öne sürdü.
Dergi, geçen hafta Cuma günü piyasaya çıkan sayısının kapağına Türkiye'deki referandumu taşımış ve "Türkiye diktatörlüğe sürükleniyor" başlığına yer vermişti.
Türkiye ile ilgili üç makalenin yer aldığı sayının ana yazısında, Erdoğan'ın “son yıllarda görülen en büyük baskıyı uyguladığı ve Batı'nın Türkiye'yi yalnız bırakmaması gerektiği” belirtilmişti.
Geçmiş deneyimlerin aradaki farkın az olmasına karşın Erdoğan'ın bu referandumu uyguladığı baskılara yönelik bir güven oyu olarak göreceğini öne süren dergi yazısında şu ifadelere yer veriyor:
"Batılı müttefikler, sonucu daha az heyecanlı karşıladı. 17 Nisan öğleden sonrası itibariyle dünyanın hiçbir önde gelen büyük ülkesinin lideri, Erdoğan'ı kutlamış değil. AB ve ABD Dışişleri Bakanlığı, uluslararası gözlemcilerin değerlendirmeleri gelene kadar oylamayla ilgili yorum yapmayacaklarını açıkladı.
Erdoğan'ın kendisi ise müttefikleriyle köprüleri yeniden inşa etmeye pek de hevesli görünmüyor. Oylamanın yapıldığı gün, idam cezasını yeniden yasalaştırmaktan bahsetti. Böyle bir adım, Türkiye'nin AB ile ilişkilerine zarar verir. Erdoğan uzun zamandır istediği anayasaya artık kavuştu. Ancak buna, içeride tansiyonun yükselmesi, dışarı da tecrit pahasına ulaşmış olabilir.