Irak Koordinasyon Çerçevesinin Suriye ve Bölgedeki Başarısızlığı

Suriye Devlet Başkanı aleyhine Irak'ın elindeki delillerin yetersizliği, onu düşman olarak göstermeyi başaramadı.
03.07.2025, Per - 10:12
Irak Koordinasyon Çerçevesinin Suriye ve Bölgedeki Başarısızlığı
Haberi Paylaş

“Koordinasyon Çerçevesi” Suriye’deki “yeni duruma” ve özellikle Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’ya  karşı açık düşmanlığında başarılı olamadı. Ne bölgesel ne de Irak içi düzeyde, Esad sonrası Suriye’ye karşı etkili bir hamle yapabildi. Bölgesel ve uluslararası kapılar Şara’ya giderek açılırken, İran’ın etkisi azalan ve özellikle İsrail’in askeri saldırıları ile ABD’nin yeni darbelerle tehdit ettiği Irak’a birçok kapı kapanıyor ya da kapanmak üzere.

Bölgesel ve uluslararası Şara’nın kabulü ve Suriye’nin bölgesel ve küresel sisteme entegrasyonu için siyasi destek, “Koordinasyon Çerçevesi”ni fazlasıyla rahatsız ediyor. Örneğin, Riyad’da Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile el sıkışması ve Trump’ın ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımları kaldırma kararını açıklaması, ardından Suriye’nin iyileşmesini görmek istediğine dair olumlu açıklamalar yapması, çerçeve ve destekçileri için hoş olmayan bir sahneydi. Bu sırada Şara, 34. Arap Zirvesi’ne katılmak üzere Bağdat’a gelmesine büyük tepki gösteren “Koordinasyon Çerçevesi” üyelerinin yoğun itirazlarına rağmen, bölgesel ve uluslararası ilginin odağındaydı. Zirveden günler önce, eski Başbakan Nuri el-Maliki, Şer’a’nın Bağdat’a kabul edilmesine şiddetle karşı çıkarak “Şara’nın ziyareti tamamen reddediyorum, bu hassas zamanda gelmesi Irak’ın çıkarına değil” demişti. Maliki, Şara’nın güvenliği konusunda Irak’ın garanti veremeyeceğini öne sürerek dolaylı bir tehditte bulunmuştu; bu tehdit daha sonra “Koordinasyon Çerçevesi”ne yakın isimlerce doğrudan yinelendi. “Hak’ın Askerleri” lideri Şeyh Kays el-Hazali, Şara’nın Irak’ta 2003-2011 yılları arasında yaptığı terör faaliyetleri nedeniyle tutuklama kararı olduğunu iddia etti; oysa Şara, bu dönemin çoğunu Amerikan ve Irak hapishanelerinde geçirmiş ve 2011’de Suriye halk ayaklanmaları başlamadan kısa süre önce serbest kalmıştı.

Iraklı silahlı gruplar açısından, Şara’nın başkan olarak Bağdat’ta karşılanması, savaştıkları tarafın zaferinin kabulü ve meşruiyetlerinin zayıflatılması anlamına geliyor.

Şubat ayında Irak yargısı, Şara hakkında tutuklama kararı olduğu iddialarını yalanladı, ancak “Koordinasyon Çerçevesi” mensupları ve taraftarları mahkemeden bu tür bir karar almaya çalışıyor.

Maliki ve Hazali gibi isimlerin Irak’ın Şara karşı tutumundaki önderliği sürpriz değil. Maliki, Başbakanlığı sırasında, Suriye’deki ayaklanmaların başında, Irak’ı Esad rejiminin yanında konumlandırma kararı alarak “Aks Direnişi” eksenine dahil etti. Böylece İran liderliğindeki bu eksen, Esad rejimini savunarak 13 yıl daha varlığını sürdürdü. Bu süreçte, Irak ABD ile ittifakından uzaklaşıp İran’a bağımlılığı arttı. Hazali’nin liderliğindeki grubun da aralarında olduğu silahlı gruplar, Maliki’nin kararını destekleyerek Suriye’de, özellikle Şam’da Şii kutsal mekanlarının (özellikle Zeyneb Türbesi) korunmasını bahane ederek Esad rejimini savundu; muhalif gruplarla savaşarak ve Irak’tan gelen uzun askeri yardım ve personel yollarını güvence altına aldı.

Maliki, Hazali ve Iraklı silahlı grupların liderleri açısından, Şara’nın Irak tarafından resmi olarak tanınması ve normal ilişkilerin kurulması, savaşan tarafın zaferinin kabulü ve yanlış kararlarının hatırlatılması, hatta Kasım’daki parlamento seçimleri öncesi siyasi gelecekleri için ciddi bir tehdit anlamına geliyor. Şii muhafazakarları, Şara’yı “terörist” olarak tanımlayarak ona karşı ulusal bir Irak ittifakı oluşturmak istiyorlar. Ancak Irak’taki bu suçlamalar ve etiketlemeler, Şara’nın Irak’taki gerçek siciliyle uyuşmuyor ve resmi Amerikan ve Irak belgeleri bu suçlamaların çoğunu çürütüyor.

Şara’nın 12 gün süren “Saldırganlığı Caydırma” askeri operasyonu sırasında yaptığı konuşmalar da muhafazakarları zor durumda bıraktı. Şara, ideolojik olarak radikal bir cihatçı gibi değil, modern çıkarlarla ilgilenen, Irak ve diğer taraflara farklı güvence mesajları veren bir politikacı olarak konuştu. Bu, Şara’yı Şii karşıtı düşman olarak gösterme çabalarının başarısızlığına yol açtı.

Iraklılar, Esad’ın devrilmesinden sonra Suriye’de yaşananları yakından izliyor; çünkü Suriye’deki olaylar, Saddam Hüseyin’in ABD tarafından devrilmesinden sonraki Irak’ta yaşananları hatırlatıyor.

“Koordinasyon Çerçevesi” Şara’yı düşman olarak görmek istiyor; bunun nedenleri hem gerçek hem de siyasi. Çerçeve, Suriye’deki dönüşümün Irak’ta yaratabileceği etkilerden endişeli. Maliki, Şubat başında yaptığı bir konuşmada, Suriye’nin bölgesel ve etnik çeşitliliğine vurgu yaparak, “Teröristlerin böyle bir ülkeyi yönetmesi mümkün değil” dedi ve “Irak da Suriye gibi bölünme tehlikesi altında” uyarısında bulundu.

Bu tür açıklamalar “Koordinasyon Çerçevesi” üyeleri arasında ve seçimler öncesi sıkça tekrarlanıyor. Bu açıklamalar, Irak’taki genel halk ve siyasi çevrelerin Suriye’deki dönüşümle ilgili endişelerini yansıtıyor, ancak Irak’taki başarısız geçiş sürecinin farkına varılmıyor.

Irak ve Suriye, coğrafi yakınlıkları ve geçmişteki benzer rejimleri nedeniyle benzer siyasi, etnik ve dini zorluklarla karşılaşıyor. Irak’taki başarısız deneyim, Suriye’deki süreci daha da önemli kılıyor.

Öte yandan, “Koordinasyon Çerçevesi” İran’a bağımlı ve bölgesel müttefiki İran’ın zayıflamasıyla ciddi bir endişe içinde. ABD’nin Irak’taki milis gruplara yönelik yeni yaptırım ve saldırı tehditleri, çerçevenin seçeneklerini daraltıyor.

Ayrıca, Şii partilerin Kasım’daki seçimler öncesinde Irak’ta karşı karşıya olduğu iki büyük zorluk var: Birincisi, Şara liderliğindeki Suriye’den ilham alan Sünni siyasi hareketin yükselişi, bu da Sünnilerin mevcut Şii hakimiyeti karşısında daha eşitlikçi, bağımsız bir ilişki istemesi; ikincisi ise Başbakan Muhammed Şiya el-Sudani’nin oluşturduğu seçim ittifakının Şii sertlik yanlılarıyla rekabet etmesi ve Suriye meselesinde farklı bir politika izlemesi. Sudani, Suriye ile normalleşme ve işbirliği yanlısı iken, sertlik yanlıları Şara’yı düşman olarak görüyor.

Bu nedenle, Sudani’nin Nisan ayında Katar’da Şara ile görüşmesi “Koordinasyon Çerçevesi” içinde büyük öfke yarattı. Bu görüşme Şara’ya Irak’tan resmi bir meşruiyet sağladı ve iki ülke arasında işbirliği mesajları verildi. Çerçeve, Bağdat zirvesinde Şara’nın başarılı bir şekilde karşılanmasını engellemek için ısrarcı oldu; böylece Sudani’nin siyasi gücünün sınırlarını hatırlatmayı ve seçim yarışında avantaj kazanmasını önlemeyi amaçladı.

Sonuç olarak, “Koordinasyon Çerçevesi” bugünlerde bölgesel müttefiki İran’ın zayıflaması ve ABD’nin Irak’taki milis gruplara yönelik olası baskıları nedeniyle zor bir süreçten geçiyor ve Kasım’daki seçimlerin sonuçları bu durumu daha da açığa çıkaracak gibi görünüyor.

 

Al Majalla
Bu haber toplam: 1264 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:12:06:04