Irak’ta görev yapan İranlı diplomatlar, ülkelerinin İsrail’in saldırılarına karşı kendini savunma hakkını savunarak, İsrail’in bu saldırılarının uluslararası hukuk, diplomatik normlar, etik, insan hakları ve Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal ettiğini vurguladılar. İran’ın barış ve kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge hedeflediğini, bölge ve komşu ülkelerin iç işlerine müdahale etmeme prensibini benimsediğini belirttiler. Tahran ile Tel Aviv arasında yeni bir savaş ihtimalinin düşük olduğunu ifade ederek, çatışmanın başka ülkelere yayılmamasını umut ettiklerini söylediler.
Irak’ın Necef kentindeki İran Konsolosu Said Seydin, Şii dini lider Ali el-Sistani ve Irak’ın tüm siyasi, toplumsal ve entelektüel bileşenlerine, İran’a yönelik İsrail saldırılarına karşı desteklerinden dolayı teşekkür etti. Ayrıca, önümüzdeki Arbaeen ziyaretinde iki milyon İranlı ziyaretçinin Irak’a gelmesiyle ilgili Irak tarafıyla görüşmelerin sürdüğünü belirtti.
Seydin, İsrail’in uluslararası hukuk ve etik kurallarını çiğnediğini ve İran İslam Cumhuriyeti’ni devirmeyi hedeflediğini ancak bunda tamamen başarısız olduğunu söyledi. İran’ın saldırıyı başlatmadığını, sadece egemenliğini savunduğunu ifade etti. İran’ın büyük İsrail ve “Yeni Orta Doğu” projelerini engellediğini ve İran ile Irak’ın ortak zorluklarla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
Konsolos, savaş başladığında askerî liderlerin değiştirildiğini ve komplonun engellendiğini, İran’ın sert bir şekilde yanıt vererek İsrail’i sınırlarında durdurduğunu belirtti. İsrail’in ABD desteğine başvurmasının zayıflığını gösterdiğini ekledi.
ABD’nin ateşkes için aracılık ettiğini ancak İran’ın ABD ve İsrail’e güvenmediğini, yeni saldırılara karşı hazır olduklarını vurguladı. ABD’nin İsrail’i desteklemek ve İran’ın nükleer tesislerine saldırmakla sorumlu olduğunu belirtti.
Irak Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentindeki İran Konsolosu Muhammed Mahmudiân ise, İran’ın Kürdistan bölgesinden herhangi bir kişinin savaş sonrası tutuklandığına dair söylentileri yalanladı ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’ye ve bölgeye teşekkür etti.
Mahmudiân, İsrail ile savaşta İran’ın savunma pozisyonunda olduğunu, halkın hükümet ve silahlı kuvvetlerin yanında durduğunu, düşmanın saldırıyı sürdüremediğini söyledi. Kürdistan bölgesiyle ticari ve kültürel ilişkilerin güçlü olduğunu, İsrail’in bu ilişkileri zedelemeye çalıştığını ancak başarılı olamayacağını belirtti.
Savaşın Irak ve Kürdistan üzerindeki etkisiyle ilgili yeni bir savaş beklemediklerini, çatışmanın başka bölgelere yayılmamasını umduklarını söyledi. Bölgedeki İslami ülkelerin olumlu tutumlarından memnuniyetini dile getirdi.
Mahmudiân, savaş sırasında Kürdistan topraklarında düşen insansız hava araçlarının İran’a ait olmadığını ancak İsrail’in bölgede düşmanca faaliyetlerde bulunduğunu vurguladı. Ticari ilişkilerin savaş boyunca sürdüğünü, sınır kapılarının açık olduğunu ve İran mallarının bölge pazarlarında bulunduğunu söyledi.
Erbil ile Bağdat arasındaki diyalogların desteklendiğini, bunun bölgesel sorunların çözümü için tek yol olduğunu kaydetti.
Son olarak, İran’ın Filistin davasını desteklemeye devam edeceğini, İsrail Başbakanı’nın İran’ın Gazze’ye desteğini saldırı gerekçesi gösterdiğini ve bu desteğin İran için bir onur olduğunu ifade etti. ABD ve İsrail’in bölge halklarına yönelik komplolarının devam ettiğini belirtti.