Hamas’ın 7 Ekim’deki baskınıyla başlayan savaşta İsrail ordusu, 7 ayda en kuzeyden güneye, boydan boya tüm Gazze Şeridi’ni geçerek Mısır sınırındaki Refah’a girdi. Sabah saatlerinde İsrail tankları Mısır’a açılan Refah sınır kapısı önünde görüldü, askeri hareketlilik nedeniyle Gazze’ye yardım kamyonlarının girişi tamamen durdu. Refah operasyonu 34 binden fazla Filistinlinin yaşamını yitirdiği, on binlercesinin kalıcı yaralar aldığı İsrail operasyonlarında yeni bir kırılma noktası olarak görülüyor. Peki bu kent neden bu kadar önemli, sahada ne yaşanıyor?
Refah, İsrail ordusunun ayak basmadığı son büyük yerleşim yeriydi. Han Yunus ve Gazze gibi daha kuzeydeki şehirlere yönelik saldırılar sonucu evlerinden olan yaklaşık 1.5 milyon Filistinli Refah’a sığındı. Şehrin savaş öncesi nüfusu da düşünüldüğünde bölgede sıkışıp kalanların sayısı 2 milyona yaklaşıyor. Bu haliyle Gazze Şeridi’nin en yoğun nüfuslu yerleşimi konumunda. Üstelik nüfusun 600 binini çocukların oluşturduğu değerlendiriliyor. Burada yaşam derme çatma çadırlarda sürdürülüyor.
Sivillere zorunlu tahliye
İsrail ordusu haftalar süren hazırlığın ardından Pazartesi günü Refah’a yönelik beklenen operasyonunu başlattı. Ordu bu kapsamda on binlerce kişinin “geçici” tahliyesini istedi. Bölgedekiler, Han Yunus ve El Mevasi civarındaki çadır kentlere yönlendirilirken İsrail ordusu yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki toplanma noktalarını “genişletilmiş güvenli bölge” olarak adlandırıyor. BM Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) en az 100 bin kişinin söz konusu tahliyeden etkileneceğini öngörüyor. Filistin Kızılayı ise tahliye emri verilen bölgede yaşayan sivillerin sayısının 250 bin olduğunu açıkladı
İsrail neden ısrarcı?
İsrail, Refah’ın Hamas militanları için son saklanma noktası olduğunu savunuyor. Sivillerin zorunlu tahliyesinin başlaması üzerine bir açıklama yapan Hamas, “Refah operasyonu İsrail askeri için bir piknik olmayacak” sözleriyle karşılık verme tehdidinde bulunmuştu. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, uluslararası kamuoyunun baskısına rağmen Hamas’ı tamamen bitirmeden savaşa son vermeyeceklerini, aksini yapmanın yenilgi anlamına geleceğini söylüyor. İsrail ayrıca, 7 Ekim’deki baskında kaçırılan rehinelerin Refah’ta tutulduğunu belirtiyor.
Netanyahu daha önce yaptığı konuşmalarda Philadelphi (Salahaddin) Koridoru olarak adlandırılan 14 kilometrelik Mısır-Gazze sınırında baştan başa kontrolü ele almak istediklerini ısrarla vurgulamıştı. Bu koridorun orta noktasında bulunan Refah kenti ve sınır kapısı, Gazze için dünyaya açılan kapı işlevi görüyor. Savaş öncesinde İsrail kontrolünde olmayan tek sınır kapısından günde 400 kamyon dolusu malzeme Gazze’ye taşınıyordu. Gazze’ye giriş ve çıkışlar da buradan yapılabiliyordu.
Mısır neden kapıyı açmıyor?
Refah’ta sıkışıp kalan yüzbinlerce Filistinli ile Mısır arasında yüksek bir duvar ve dikenli teller uzanıyor. Az sayıda yaralının kontrollü geçişi dışında Mısır yönetimi, savaş mağduru Gazzelilere kapıyı kapalı tutuyor. Bunun askeri, siyasi ve ekonomik gerekçeleri var:
İlk olarak Mısır, Filistinlilerin kalıcı olarak yerlerinden edilmesinden endişe ediyor. İsrail’in bu operasyonu bahane ederek Gazze’nin demografik yapısını değiştirmesine karşı çıkıyor. Geçen 7 ayda çok sayıda İsrailli siyasetçi Arap nüfusun Sina Çölü’ne sürülmesi ve bölgenin İsraillilerin yerleşimine açılması yönünde açıklamalarda bulundu. Netanyahu da, ABD’nin itirazlarına rağmen, savaşın ardından ordunun Gazze’den çıkmayacağını, gelecekte bölgede güvenliği kendilerinin sağlayacağını ısrarla söylemişti.
Geçen yıl Sudan’da patlak veren iç savaştan kaçan 300 bin kişiyle birlikte Mısır halihazırda 9 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyor. Ekonomik krizdeki ülke daha fazla mülteci almak istemiyor.
Hamas’ın Müslüman Kardeşler örgütüyle olan bağı ise kapıların kapalı tutulmasına bir diğer gerekçe. Müslüman Kardeşler, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin en önemli siyasi rakibi konumunda. Filistinli sivillerle birlikte bu yapıya yakın silahlı militanların ülkeye girmesi ve Sina Bölgesinde istikrarsızlığa yol açmasından korkuluyor.
Nitekim Mısır, 2007 yılında Gazze’nin kontrolü Hamas’a geçtiğinde sınır kapılarını kapatmış, İsrail’in Hamas karşıtı kampanyasına destek vermişti.
Öte yandan Mısır’ın Refah’ta yaşananlara nasıl tepki vereceği yakından izleniyor.
Operasyonu kınadıklarını bildiren Kahire yönetimi, bölgedeki sivillerin kalıcı olarak yerinden edilmesi halinde İsrail’le barış anlaşmasını askıya alacaklarını açıklamıştı.
Mısır, 1979’da imzaladığı barış anlaşması ile İsrail’le ilişkilerini normalleştiren ilk Arap ülkesi oldu. Anlaşmanın varlığı, bugün ABD’nin Mısır’a sağladığı silah yardımları için kırmızı çizgi sayılıyor. Reuters’a göre Mısır, her yıl ABD’den 1 milyar doların üzerinde askeri yardım alıyor. Barış anlaşmasının yokluğunda bu yardımların geleceği riske girecektir.
ABD'nin tutumu ne?
Amerikan kamuoyunda İsrail saldırılarına yönelik artan tepki yaklaşan başkanlık seçimleri öncesi Joe Biden ve yönetimini baskı altında bırakıyor. Ancak yine de Beyaz Saray’ın İsrail’e desteği sürüyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Nisan ayı ortasında yaptığı bir açıklamada Refah operasyonunu desteklemeyeceklerini, bunun “korkunç sonuçları olacağını” söylemişti. Ancak ilerleyen günlerde Washington’un söylemi değişti.
Biden yönetimi olası saldırı için sivillerin tahliyesine dair “anlamlı ve uygulanabilir bir plan görmeyi” şart koştu. Refah operasyonundan bir gün önce ABD’li mevkidaşı Lloyd Austin ile görüşen İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın sivillerin durumuna dair Washington’u ikna ettiği değerlendiriliyor. Mart ayında MSNBC kanalına verdiği röportajda Joe Biden, Gazze konusunda kırmızı çizgisi sorulunca, “Bir 30 bin Filistinli daha ölmemeli” ifadelerini kullanmıştı.