İsrail'in önde gelen yayın kuruluşlarından Jerusalem Post’ta Diliman Abdulkadir tarafından kaleme alınan bir yazıda, Kürt halkının İsrail’in sadece kendi ulusal çıkarları söz konusu olduğunda Kürt sorunu ile ilgili görüş belirttiğini, gerçekte ise Kürtlerin sorunlarını umursamadıkları dile getirildi.
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması ile ilgili yorumlarına yanıt veren İsrail Başbakanı Netenyahu’nun “Türkiye’de Kürt köylerini bombalayan, gazetecileri tutuklayan, uluslararası yaptırımları delerek İran’a yardım eden bir ülkenin liderinden ahlaki konularda ders almaya alışkın değilim” şeklindeki sözlerine atıfta bulunulan yazıda bu yorumların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı irdelendi.
Kürtlerin, İsrail’in sadece kendi ulusal çıkarları söz konusu olduğunda Kürt konusu ile ilgili yorumlarda bulunduklarına dikkat çekilen yazıda, İsrail’in Ankara’ya yönelik politikalarında değişikliğe gitmesi gerektiği vurgulandı.
Erdoğan’ın İsrail’in son Gazze protestolarındaki tavrını Nazi Almanya’sı ile özdeşleştirdiği, Yahudilerin Almanlar tarafından uğradığı soykırımın bir benzerinin de İsrail tarafından Filistinlilere uygulandığı hatırlatılan yazıda, tüm bu söylemlere rağmen iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmeyi sürdürdüğü çelişkisine dikkat çekildi.
Türkiye’nin 1948’de İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olduğu hatırlatılan yazıda, iki ülke arasında günümüze kadar devam eden bir çok ekonomik anlaşmanın yapıldığına dikkat çekildi.
Ekonomist Hatice Karahan’ın dile getirdiği verilere göre, Türklerin 2016 yılında yaklaşık 2,5 milyar dolar olan İsrail’e ihracatı 2017 yılının ilk 10 ayında yüzde 14 arttı.
Türkiye’nin 1995'ten 2015'e kadar, İsrail’e gerçekleştirdiği ihracat Uluslararası Ticaret ve Yönetim Dergisi'nde açıklandığı gibi dünya ihracatındaki payının ortalama 4.26 katı olduğu dile getirilen yazıda 2017 yılından sonra Türklerin İsrail’e yönelik ihracatının yüzde 20, İsrail’in Türkiye’ye ihracatının ise yüzde 40 artarak 3.9 milyar dolardan 10 milyar dolara ulaştığına dikkat çekildi.
İsrail’in 2017 Eylül’ünde gerçekleştirilen Kürdistan Bağımsızlık Referandumu’nu tanıyan yegane ülke olduğu hatırlatılan yazıda, İsrail’in Kürtleri desteklemesi ile Türklerin Filistinlileri desteklemesinin birbirine benzemediği, Filistinlileri çevreleyen 22 Arap ülkesi ile İran ve Türkiye’nin bağımsız bir Filistin için çağrılarda bulunduğu vurgulandı.
İsrail hükümeti’nin, Kürt halkını, İslamcı otoriter hükümetlere hızla kaymış bir Orta Doğu'da ortak çıkarlarla hareket edecek ortak bir müttefik olarak öngörüyorsa ve Kürtleri destekleme konusunda sağlam bir tavır takınacaksa hızla hareket etmesi gerektiği dile getirilen yazıda bunun yolunun İran etkisi altındaki İran ve Suriye’deki Kürtleri desteklemekten geçtiği vurgulandı.
Türkiye’de 20, İsrail’in güvenliği için en büyük tehdit olan İran’da ise 12 milyonu aşkın Kürd’ün ağır koşullar altında yaşam mücadelesi verdikleri dile getirilen yazı, İsrail’in Kürt siyasetini Türkiye ile ticaret bağlarına uyumlu bir şekilde devam ettirmesi halinde Kürt desteğini kaybetme riski ile karşı karşıya bulunduğu uyarısı ile sona eriyor.