Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Mustafa Peköz, Trump’ın yeni dönemde “ABD’nin Ortadoğu’da uyguladığı politikanın esaslı bir değişim geçirmeyeceğini” belirterek, “ABD’nin Ortadoğu stratejisinin merkezinde İsrail’in olduğunu” ifade etti.
Ortadoğu’daki güç dengelerinde Kürtlerin daha fazla ön plana çıkacağını vurgulayan Dr. Peköz, “Amerika’nın Rojava siyaseti açısından köklü bir değişim beklemediğini” de sözlerine ekledi.
Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Mustafa Peközün, Rûdaw’dan Ömer Sönmez’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Öncelikle şuradan başlayalım hocam, bütün dünya Amerika seçimlerini dikkatle takip etti. Böylesi çatışmalı bir konjonktürde, Amerika seçim sonuçlarının küresel ve bölgesel etkileri olacaktır. Sizce ABD’de Trump’ın ikinci kez seçilmesinin uluslararası ilişkilerde nasıl bir etkisi olabilir?
Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump’ın ikinci dönem başkan olması, hiç şüphesiz ki uluslararası ve bölgesel ilişkilerde, özellikle Ortadoğu bakımından ciddi tartışmaları beraberinde getirir. Trump’ın ilk döneminde politikaları oldukça değişken bir seyir izliyordu ve belirlenen stratejilere pek uyum sağlamıyordu. Bir dönem Ortadoğu’dan çekilmek istediğini söyledi ancak bu açıklama Pentagon’un uyarısıyla karşılandı ve küresel şirketlerin ciddi tepkisini çekti. Sonuçta Pentagon’un müdahalesiyle fikrini değiştirdi ve Ortadoğu’da kalıcı olacaklarını belirtti.
Bu açıdan Trump’ın ikinci dönemi, ABD’nin uzun vadeli stratejileriyle uyumlu olacak; Biden yönetiminin belirlediği küresel stratejiden, örneğin Ortadoğu politikasından, niteliksel bir farklılık göstermeyecek. Pasifik bölgesinde Japonya ve Avustralya ile geliştirilen strateji yürürlükte kalacaktır ve NATO merkezli askeri politikalarda köklü bir değişim öngörmüyorum.
“ABD’NİN UYGULAMAKTA OLDUĞU ORTADOĞU POLİTİKASINDA KÖKLÜ BİR DEĞİŞİM OLMAYACAK”
Yukarıda genel olarak bahsettiniz ama yine de sormak istiyorum: Size göre Trump’ın yeni döneminde ABD’nin Ortadoğu politikasında nasıl bir değişim olabilir?”
ABD’nin uygulamakta olduğu Ortadoğu politikasında köklü bir değişim olacağını sanmıyorum. ABD’nin Ortadoğu stratejisinin merkezinde kuşkusuz İsrail bulunuyor. 6-7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırmasından sonra İsrail, bölgeyi zor ve şiddet kullanarak yeniden dizayn etmeye yönelik askeri stratejisini sürdürecektir. Trump yönetimi de İsrail’in bölgesel politikalarına uygun adımlar atmaktan çekinmeyecektir. Örneğin, Körfez ülkelerinin İsrail’e karşı açık bir tutum almamaları ve Hamas ile Hizbullah’ın tasfiyesini dolaylı olarak desteklemeleri buna örnektir.
Trump, birinci başkanlık döneminde iki stratejik adım attı: Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı ve ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı; ayrıca, ‘İbrahim Anlaşmaları’ ile Körfez ülkeleri üzerinde İsrail ile normalleşme sürecini başlattı. Yeni döneminde de Körfez ülkelerinin İsrail’le olan ilişkilerini geliştirme yönünde adımlar atması beklenebilir.
Ayrıca bölgedeki dengelerin değişmesinin merkezinde İran bulunuyor. Bölgede askeri ve politik gücü kırılmış bir İran hem İsrail hem de Körfez ülkeleri için tercih edilen bir durum. Trump yönetimi, İran'ın bölgedeki askeri gücünü zayıflatmak için ciddi bir baskı yapacaktır. Hatta İran'ın zor kullanılarak değiştirilmesi için ABD'nin askeri güç kullanması kimseye sürpriz gelmemelidir. Tump bu sürecin lideri olarak tarihe geçmek isteyebilir.
Trump’ın ilk döneminde Türkiye-Amerika ilişkileri çok gelgitliydi. Erdoğan ile Trump’ın kişisel olarak araları iyi olmasına rağmen, Ankara ile Washington arasında S-400’ler, Rojava’ya destek, Rahip Brunson ve yaptırımlar gibi pek çok kriz yaşandı. İkinci Trump döneminde Türkiye-Amerika ilişkileri yeni ve olumlu bir sürece girebilir mi?
İktidara yakın çevrelerde Trump’ın birinci döneminde ‘Türkiye-ABD ilişkilerinin çok iyi olduğu’ algısı olsa da, ben öyle düşünmüyorum. Erdoğan istediğinde Trump’ı telefonla arayıp hal-hatır sorabiliyordu; ancak hiçbir ABD Başkanı, Trump kadar Türk devlet yöneticilerini aşağılamamıştı. Hiçbir ABD Başkanı, Türkiye'nin Cumhurbaşkanına ya da Başbakanına 'aptallık etme' demedi. Ya da tweet atarak 'ekonomini batırırım' demedi. Trump’ın yeni dönemde Biden’ın aksine Erdoğan ile görüşeceğini, hatta Beyaz Saray’a davet edebileceğini düşünüyorum; ancak bu, ilişkilerin düzeleceği anlamına gelmez. Trump’ın Ankara’ya yönelik politikasının merkezinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hamas ve İsrail’e yönelik siyaseti yer alacaktır.
“TRUMP, ERDOĞAN'IN HAMAS İLE İSRAİL POLİTİKASINA GÖRE STRATEJİ BELİRLEYECEK”
Şunu mu demek istiyorsunuz; Türkiye yeni dönemde ABD ile iyi ilişkiler kurmak istiyorsa Hamas ve İsrail politikasını değiştirmesi mi gerekiyor?
Evet, bu zorunlu ve kaçınılmaz olarak böyle olacaktır. Aksi takdirde yeni Washington yönetiminin, Ankara politikası esasen bugünkünden farklı olmaz. Trump, çok açık bir şekilde Erdoğan'ın ağzından 'Hamas terörist bir örgüttür' ya da 'İsrail bir terör devleti değildir, bizim stratejik ortağımızdır' sözünü duymak isteyecektir. Ya da ABD'nin olası bir İran saldırısında Türkiye'nin hava ve kara üslerini ya da sınır bölgelerinin kullanılmasına izin verilecek midir? Buna benzer sorularda olumlu cevaplar alınmadığı sürece Washington'un Ankara politikası sanıldığı gibi ciddi bir değişime uğramayacaktır. Dediğim gibi sadece Erdoğan'ın Beyaz Saray'a çağrılması olumlu bir gelişime olarak görülecekse, Trump bunu yapar. Erdoğan'ı çağırdığında ise isteklerini masaya koyar ondan sonra da Erdoğan'ın kararını bekler.
“AMERİKA, KÜRDİSTAN BÖLGESİNİN KURUMSALLAŞMASI İÇİN DAHA FAZLA BASKI YAPABİLİR”
Trump ile birlikte ABD'nin Kürt politikasının değişebileceği söyleniyor. Özellikle Kuzeydoğu Suriye'de yani Rojava bölgesinde Amerikan askeri güçlerin çekilebileceği belirtiliyor. Trump'ın yeni dönemde Kürt politikası nasıl olabilir?
Saddam'ın askeri güç kullanılarak iktidardan uzaklaştırılmasından bu yana Irak'ta beklenilen politik istikrar sağlanmadı ve sağlanamayacağı da küresel aktörlerin bildiği bir durum. Bölgedeki küresel güçlerin Irak'ın 3'e bölünmesine yönelik ek bir plan hazırladıkları da bilinmektedir. Ancak bugünkü konjonktörde bu planları yaşama geçirmek yerine Bağdat merkezli iktidar gücünün korunmasını tercih etmektedirler.
Yine küresel güçler için Irak Kürdistan Bölge Yönetiminin fiilen bir devlet gibi konumlandırılmasını da aktif olarak desteklemektedirler. Örneğin ister Cumhuriyetçiler ister Demokratlar olsun bütün ABD yöneticileri, Irak'taki askeri güçlerini çekmeyi tartışırken, aksine Irak Kürdistan Bölgesindeki askeri güçlerini daha fazla güçlendirmeyi her zaman benimsemişlerdir. Bana öyle geliyor ki, Trump'ın yeni dönem politikasında, Kürdistan Bölge Yönetiminin kendi iç sorunlarını hızla çözerek ordu, parlamento ve kurumsal yapıların merkezleşmesi için çok daha fazla baskı yapabilir.
“BÖLGESEL GÜÇ DENKLEMİNDE KÜRTLER DAHA FAZLA ÖN PLANA ÇIKACAK”
Peki Rojava politikasında bir değişim söz konusu olabilir mi?
ABD'nin Kuzeydoğu Suriye'deki askeri politikasında esasa ilişkin bir değişikliğin yapılacağını düşünmüyorum. Ortadoğu'nun değişik bölgelerine yapılacak olası bir askeri müdahalelerde, Kuzeydoğu Suriye'de eğitilmiş ve ağır silahlarla donatılmış 110.000 kişilik bir askeri gücün önemli bir misyon üstleneceği açıktır. ABD'nin Kuzeydoğu Suriye'deki askeri gücünü arttırması Biden veya Trump'ın kişisel tercihleriyle hiçbir ilgisi olmayıp ABD ve İngiltere'nin dolaylı olarak belirlediği Ortadoğu stratejisi ile ilişkili bir durumdur. Aynı şekilde İsrail'in Ortadoğu’yu zor ve şiddet kullanarak değiştirme sürecinde ittifak yapabileceği bölgesel güçlerin içerisinde Kürtlerin çok daha fazla ön plana çıkmaya başladığı söylenebilir. Zaten Erdoğan'ın ‘İsrail bize saldıracak, Hamas Kuvayi Milliye ruhu ile bizi koruyor’ söylemenin arkasında İsrail ile Rojava arasında gelişmeye başlayan askeri ve politik ilişkilerdir. Bu bakımdan ABD'nin Rojava'da çekilmesinin söz konusu olacağını düşünmüyorum.
Bu anlamda, Amerika’nın Rojava siyaseti açısından köklü bir değişim olacağını düşünmüyorum. Türkiye açısından eski Trump’ı beklememesi gerektiğini bilmemiz lazım eski Trump’ın olmayacağını, yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın. Türkiye, Trump’ın gelmesini tercih edebilir, ama Amerika siyasetinde bu tercih çok ciddi bir rol oynamaz. Trump’ın Ortadoğu ve Türkiye siyaseti doğrudan İsrail’e paralel gelişecektir.
“Trump, Qamışlo ile Ankara arasında yeni bir diyalog süreci başlatabilir”
Trump, ilk başkanlık döneminde Erdoğan’a bir mektup göndererek General Mazlum ile anlaşması ve barış sağlaması yönünde telkinlerde bulunmuştu. Ancak Türkiye, Rojava’ya zaman zaman saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Sizce bu yeni dönemde Türkiye, Rojava’nın statüsünü tanıyıp kabul edebilir mi? Bildiğiniz gibi, içeride Kürt meselesinin çözümüne yönelik nereye evrileceği belirsiz bir tartışma süreci de var. Bu durumu da göz önünde bulundurduğunuzda nasıl bir tablo ortaya çıkabilir.
Trump, Qamışlo ile Ankara arasında yeni bir diyalog süreci başlatabilir, bu yönlü adımlar atması sürpriz olmaz. Trump birinci döneminde de General Mazlum Kobani ile Erdoğan'ı buluşturabilmek için Erdoğan'a bir mektup yazdığı göz önünde bulundurulursa benzer bir süreç yaşanabilir.
Yukarıda cevap vermeye çalıştığım gibi bence önümüzdeki dönemde Amerika, Türkiye’yi çok daha fazla zorlayacaktır. Türkiye’nin, Hamas ve İran’dan tamamen uzaklaşıp İsrail’e yakın bir tutum benimsemesi durumunda bir değişiklik olabilir, fakat bu da Türk hükümeti için son derece zorlayıcı bir durum olacaktır. Bu yüzden Amerika, Ortadoğu’da Türkiye’yi bir değişime zorlayacaktır. Türkiye, İsrail’in yönlendirdiği Ortadoğu stratejisi ile Kürt siyasetine uygun bir stratejik çizgi belirlemek zorunda kalabilir ya da bu baskılara karşı direnç gösterebilir.