Sudani'nin ABD'ye davet edilmesi Washington'u karıştırdı

Beyrut Enstitüsü'nün kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Raghida Dergham, aynı zamanda yazarları arasında yer aldığı The National News'te Irak Başbakanı Muhammed Şii El Sudani'nin Washington'da Biden yönetimi tarafından ağırlanacak olmasının olası sonuçlarını değerlendiren bir yazı yayınladı.
01.04.2024, Pts - 19:05
Sudani'nin ABD'ye davet edilmesi Washington'u karıştırdı
Haberi Paylaş

Sudani'nin Washington'daki ziyaretinin Irak'taki İran destekli liderler tarafından sessizce karşılandığı, ABD'deki bazı senatörlerin ziyareti zamansız bularak Biden yönetimine eleştiriler yöneltmesine yol açtığını dile getiren Bergham'ın makalesi:

Üst düzey Cumhuriyetçi Parti liderleri, Biden yönetiminin önümüzdeki haftalarda Irak Başbakanı Muhammed Şii El Sudani'yi Washington'da ağırlama kararını eleştirdi.

Senatör Tom Cotton gibi liderler, ziyaretin zamansız olduğunu söyleyerek, Al Sudani'ye ev sahipliği yapmanın, Biden yönetiminin Gazze savaşında İsrail'in açıkça arkasında olması gerektiği bir dönemde Irak'ın komşusu İran'a bir yatıştırma mesajı gönderdiğini öne sürdü. Beyaz Saray, Al Sudani ile yapılacak görüşmelerin ABD ordusunun Irak'taki rolünü ve IŞİD'i yenme konusundaki ortak taahhütlerini kapsayacağını açıkladı.

Biden yönetimi, İran'ın Irak'taki nüfuzunun boyutunun ve Tahran'ın, Ortadoğu'daki Amerikan çıkarlarına saldırmak için Iraklı milisleri ve diğer yerlerdeki milisleri kullandığının tamamen farkında. Washington yönetimi El Sudani'nin Bağdat'ın ABD, İran ve Türkiye ile ilişkilerini dengelemeye çalıştığını da kabul ediyor.

IŞİD'in üstlendiği son Moskova terör saldırısı, Biden yönetimini Irak'ta devam eden IŞİD tehdidini vurgulamaya yöneltti. ABD'nin Irak Büyükelçisi Alina Romanowski, yaptığı açıklamada, Moskova saldırısı ile Washington'un Bağdat'la "askeri ittifakını" sürdürme ihtiyacının altını çizdiğini söyledi.

Irak resmi olarak IŞİD'in artık kendisi için bir tehdit oluşturmadığını söylüyor. Ancak Koordinasyon Çerçevesi içindeki İran destekli gruplar başlangıçta Romanowski'nin açıklaması hakkında herhangi bir yorumda bulunmazken, bazı liderler çarpıcı ve zıt pozisyonlar benimsedi. Eski başbakan Nouri El Maliki'nin Irak'ın ABD istihbarat işbirliğinin yanı sıra eğitim ve desteğin devamına olan ihtiyacı hakkında söylediklerini tekrarlayarak gerilimi tırmandırma söyleminden uzaklaştılar.

El Sudani'nin Washington ziyaretinin, Çerçeve üyelerinin ülkedeki ABD çıkarlarıyla ateşkes karşılığında Iraklı bireylere ve bankalara yönelik yaptırımların hafifletilmesi için baskı yapma bağlamını oluşturacağına dair spekülasyonlar var.

Bazı Cumhuriyetçiler, Biden yönetiminin hem Irak hem de İran'la ilişki kurma istekliliğine itirazlarını dile getirerek bunu Tahran'a karşı bir tür yatıştırma olarak gördüler. İran'ın nükleer hırslarının sonuçları, İran-İsrail ilişkileri ve Biden yönetimi ile İsrail hükümeti arasında gözle görülür bir çatlağın olduğu bir dönemde ABD'nin İran'la yakınlaşmasının sonuçları konusunda endişeliler. Ancak bu endişeler IŞİD'in oluşturduğu tehdidin ciddiyetini azaltmıyor.

Özellikle terör örgütünün teknolojik ilerlemeleri ve siber saldırı yapma becerisine ilişkin korkular artıyor. IŞİD gibi örgütler, kendilerini küresel sahnede yeniden öne çıkarmak için Gazze'deki trajediden yararlanmaya çalışabilirken, Husilerin Kızıldeniz'deki ulaşımı engellemedeki başarısından ilham alabilirler.

Tahran, Yemenli grubun saldırılarında rol oynadığını inkar etse de elbette Husiler İran teknolojisi ve istihbaratı tarafından destekleniyor. Belirsizliğin İran rejiminin stratejisinin bir parçası olduğu ve özellikle de Biden yönetimiyle iletişim kanallarını sürdürmeyi tercih ettiği göz önüne alındığında bu şaşırtıcı değil.

Tahran'ın, Donald Trump'ın gelecek yıl Başkan olarak seçilmesindense, büyük olasılıkla ABD Başkanı Joe Biden'ın ikinci dönem başkanlığını tercih edeceğini belirtmek gerekiyor. ABD başkanlık seçimlerine sadece yedi ay kala Tahran, Washington'u kendisine karşı askeri eyleme kışkırtmaktan veya İsrail'in provokasyon tuzağına düşmekten çekiniyor. Böylesi bir gelişme İran'ı Lübnan'da Hizbullah aracılığıyla bir savaşa sürükleyebilir.

Rejim şimdilik Irak'taki nüfuzunu açık pazarlıklara başvurmadan, örtülü anlaşmalarla sürdürmeyi hedefliyor. Hesaplamalarında Filistin davasını ön planda tuttuğunu iddia etse de Hamas'ın gündemine uymaya hazır olmadığını açıkça ortaya koydu. Grupla Arap güçlerinin arabuluculuğunda devam eden müzakerelerin sonucunu bekliyor ve onları desteklemek veya engellemek için doğrudan müdahaleden kaçınıyor. Aynı zamanda değişen ABD-İsrail dinamiğini de yakından izliyor.

Biden yönetimi, özellikle seçim değerlendirmelerinde zararlı bir faktör haline gelen Gazze savaşını bitirmeye odaklanmış durumda. Demokrat Parti'nin tabanı, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Joe Biden'a karşı açık meydan okumasından ve insani bedeli ne olursa olsun Refah'ı işgal etme kararlılığından hoşlanmıyor. Gazze savaşı aynı zamanda Cumhuriyetçilerin Biden'i Hamas, Hizbullah ve Husiler gibi gruplara ve buna bağlı olarak İran rejimine karşı zayıflık göstermekle suçlamasına da kapı açıyor.

Biden'ın ilk görev süresinin Gazze ve Ukrayna'daki iki ucu açık çatışmayla sona ermesi olasılığı, Trump'ın başkanlık kampanyasına cephane sağlayacaktır. Ayrıca Biden yönetimi, hükümetinin İsrail askeri yapısı tarafından savunulan ve bu ülkede halk desteğine sahip olan Refah işgal planına uygulanabilir alternatifler sunmazsa, Netanyahu, Hamas'ı ve onun askeri altyapısını ezmekten çekinmeyecektir.

ABD başkanlık seçim kampanyası ilerledikçe İran rejimi, bölgesel bir aktör olarak daha ön plana çıksa da gizemli havayı korumaya çalışacak. El Sudani'nin Washington ziyareti ve Irak Başbakanı'nın Biden'le Beyaz Saray'da yapacağı müzakerelerin gerektirdiği her şey, muhtemelen Tahran'ın bölge genelindeki niyetlerine daha da fazla ışık tutacaktır.

Aynı şekilde Gazze'deki çatışmaların tırmanması durumunda İran ilgi odağı haline gelecektir. Bu nedenle, İran, Hizbullah'ı askeri faaliyetlerini azaltmaya ikna etmek için çok çalıştı. Bu, İsrail'in yalnızca Lübnan için değil, aynı zamanda Hizbullah ve Tahran için de maliyetli olabilecek misillemelerine davetiye çıkarabilir.

IŞİD'in yeniden canlanması sadece geçici bir endişe değil. Ancak grup, şu anda uluslararası sahnede kendini gösteren ve ABD politikalarını etkileyen tek aktör değil. İran liderliği ve onun çeşitli vekilleri de önemli aktörler olmaya devam ediyor.

Bu haber toplam: 5944 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:09:49:02