Bitaraf olan, bertaraf olur” diye bir zamanlar diskur çekerek, her kesimi kendisine destek vermeye zorlarken...
Tayyip Erdoğan iki gün önce partisinin Kızılcahamam toplantısında:
“Bilim adamlarımızla, gençlerimizle, hanım kardeşlerimizle, sanayicilerimizle, üreticilerimizle, emekçi kardeşlerimizle istişare ettik.”
İstişare ediyor ama, farklı bir düşünceye ya “sürtük” ya “çapulcu” ya “terörist” diye hakaret yağdırıyor, “istişare” gözaltılar ve tutuklamalarla devam ediyor.
Aynı konuşmasında insana “pes” dedirten bölüm şu:
“Siyasette hep hukuku referans aldık.
Bizim hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir.”
Neeee?
Yanlış duymuyoruz, aynen öyle söylüyor.
Bu söz Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasını engelleyen Erdoğan’a ait.
Ayrıca, yerel mahkemelerin kararları öyle hale geliyor ki...
Örneğin, mahkeme çevre ile ilgili bir girişime durdurma ve iptal kararı verdiğinde, o karara hiç kimse uymuyor ne sıradan bir şirket, ne de kamu yönetimi.
Sayısız konu ve alanda insanlar adalete ulaşamıyor.
Ülkede hukuk altüst olmuş, Erdoğan “hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir” diye nutuk atıyor.
Bir başka ibretlik nutuk sahibi, geçen yıl Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda adaylıktan çekilerek, Erdoğan’a destek veren Sinan Oğan.
Nedense, artık ne olduysa, bugün herkesin ağzı açık kalıyor, Oğan:
“Özellikle son üç sene yanlış ekonomi politikasının ceremesini şu an hep beraber çekiyoruz. Bütün Türk Milleti olarak, bugün biz yanlış ekonomi politikasının kurbanlarıyız.”
Madem “üç senedir yanış ekonomik politikası”, geçen yıl cafcaflı laflarla Erdoğan’a destek veren Sinan Oğan değil mi?..
Erdoğan’a desteğini açıklarken, gerekçesi şu:
“Cumhuriyet’le hesaplaşma tezi çöplüğe atılmıştır. Atatürkçü ve milliyetçi ilkelerimiz çerçevesinde, aldığımız bu kararın Türk Milletine hayırlı olmasını diliyorum.”
Palavranın dik alası!..
Her yerden Atatürk adı silinmeye çalışılırken...
Şeriat mitingleri düzenlenirken...
Tarikatlar ve cemaatler cirit atarken...
Onlar ilkokullara kadar inmişken...
Eğitim akıl ve mantıktan saptırılmak istenirken...
Ne o günkü ne bugünkü açıklaması hiç bir biçimde inandırıcı değil.
Oğan bize pek yabancı olmayan, tipik bir “siyasetçi portresi” çiziyor. Kendisinin Türk siyasetinde ne kadar yeri var bilmiyorum ama, birbirinden 180 derece farklı manevralara alışkın olduğu belli.
En iyisi Sinan Oğan parantezini kapatmak.
Diyarbakır’da farklı fikir
Erdoğan Kızılcahamam’da demokrasi nutku atarken, Diyarbakır’da Ramazan Şimşek adında bir yurttaş ev hapsine alınıyor.
Erdoğan’ın konuşmasında bir bölüm şöyle:
“Ne kendimizi ne çalışma arkadaşlarımızı ne partimizi sürekli aynı seslerin duyulduğu farklı fikirlere kapalı, yankı odalarına hapsetmedik.
Demokrasimizin güçlenmesi için her görüşe kapımızı ve gönlümüzü açtık.”
O “farklı fikirlerden” biri on beş gün kadar önce Diyarbakır’dan yükseliyor.
Kafede Kürtçe hizmet
Ramazan Şimşek Diyarbakır’da kentin merkezinde “işlettiği kafede sadece Kürtçe hizmet vereceğini” açıklıyor, birkaç gün sonra polis kafeyi basıyor.
Erdoğan Kızılcahamam’da “her görüşe kapımızı ve gönlümüzü açtık” derken...
Sadece Kürtçe hizmet vereceğini açıklayan Ramazan Şimşek...
“Terör örgütü propagandası, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, nefret suçu” iddialarıyla gözaltına alınıyor. Yurt dışına çıkış yasağı getiriliyor, ev hapsi cezası veriliyor.
Yasağı AKP kaldırdı
Kürtçe konuşmak...
Kürtçe hizmet vermek...
Kürtçe kurs açmak...
Ramazan Şimşek’e verilen cezayı, kafesinin basılmasını duyduğumda...
2002-2003 yıllarına, AKP’nin iktidara geldiği ilk döneme dönüyorum.
12 Eylül askeri darbesinin yaptırımlardan biri, Kürtçe konuşmayı yasaklamak.
Evinde, iş yerinde, yaşadığı her yerde Kürtlere Kürtçe konuşmak yasak!..
Yani, ana dilleri yasak!..
AKP iktidara geldiğinde, bu saçma sapan yasağı kaldırıyor.
Bölge insanı tam yirmi iki yıl sonra ilk kez kendi dilini korkusuzca konuşuyor. Bazı il ve ilçelerde Kürtçe kursları açılıyor.
Bunun en büyük tanıklarından ve uygulayıcılarından biri o dönem Batman ve Diyarbakır’da vali, daha sonra İçişleri Bakanı, çözüm sürecine aktif olarak katılan Efkan Ala.
Söylediği ne yaptığı ne
Erdoğan ikide bir, “eski Türkiye-yeni Türkiye” tanımlarıyla, kendi iktidarını geçmiş iktidarlarla karşılaştırıyor, kendine büyük pay çıkartıyor:
“Neredeeeen nereye!..”
Tam da öyle.
Kürtçe konuşma yasağını kaldırmaktan...
Kürtçe hizmet vermek isteyenlere ev hapsi vermeye, yurt dışına çıkışlarını yasaklamaya!..
Ne de olsa...
“Farklı fikirlere kapısı ve gönlü açık!..”