Kurt, Millet İttifakı’nın Kürt sorununun Meclis’te çözüleceği söyleminin mümkün olmadığını kesin bir dille ifade ederek, "Biz bunu denedik. Mesela bırakın Kürt meselesini, anayasa değişikliğini bile yaparken ancak 60 maddede ittifak sağlanabildi. Bu da yine yapılamadı. Böyle derin bir mesele ise asla Meclis’te çözülemez. Nerede çözülür, güçlü bir iktidar, güçlü bir kadro ile gelir, bizim yaptığımız gibi yasalarını çıkarır, yoluna bakar" dedi.
AK Parti MKYK Üyesi Abdurrahman Kurt, yarın yapılacak olan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi öncesinde AK Parti’nin durumu ve Kürt sorununun çözümü hakkında Rûdaw bültenine katılarak değerlendirmeler yaptı.
AK Parti’nin seçim kampanyasının çok yoğun ve verimli geçtiğini belirten Abdurrahman Kurt, “Özellikle İstanbul mitingi bir taç biçiminde bütün bu mitinglerin üzerine oturdu. Bütün katılım noktalarında çok yüksek katılımlar gördük. İstanbul'da tarihin en büyük mitingi yaşandı. Bir yandan bunlar yapılırken bir yandan da diğer milletvekili adayları da sokaklarda, mahallelerde bütün vatandaşlarımızı ziyaret ettiler. Dolayısıyla çok verimli çok yoğun bir kampanya süreci yaşadık” dedi.
Abdurrahman Kurt, “Bu kampanyada Kürtleri razı edebildiniz mi? AK Parti iktidarını ilk dönemlerinde çok olumlu işler yaptı ama sonrası için aynı şeyi diyemiyoruz. Kürtler de rahatsız oldu bu durumdan. Kampanya sürecinde o Kürtleri razı edebildiniz mi?” sorusuna, “Doğrudur; fakat çok kolay değildir” ifadelerini kullandı.
AK Parti’nin Kürtçe anadilde eğitimi anayasal hak haline getirmediği hatırlatması yapılan Abdurrahman Kurt, Meclis’taki çok parçalı yapı içinde anayasa değişikliği yapmanın pek mümkün olmadığını vurguladı.
50+1 sisteminin diğer partilerle ittifakı mevcburi kıldığını anlatan Kurt, “Çünkü şu anda 50+1 sistemi var. Bu sadece AK Parti ile oluşan bir sistem değil. İttifaklar sitemine dönüşmüş durum görüyorsunuz. İşte bu tarafta bir ittifaklar grubu karşı tarafta başka bir ittifaklar grubu. Benzemez yapıları bir araya getirmeyi zorunlu kılmış. Aslında sistemde bir arıza olduğunu söylemek mümkün. Partilerin bu kadar kimliklerinden uzaklaştırılmaması gerekiyor. Ama bir yandan faydaları da var. Yani partileri bir araya gelmek zorunda bırakması da faydalı. Dolayısıyla bunun muhasebesini iyi yapmalıyız” dedi.
“CHP'ye gösterdiklerini iyi niyetin zekatını AK Parti’ye gösterseler bugün Türkiye çok başka şeyleri konuşuyor olurdu” diyerek HDP’yi eleştiren Abdurrahman Kurt, “Çözüm sürecini HDP'nin bozmasından sonra, olayı yokuşa sürmelerinden beri hiç iyi niyetli davranmadılar. CHP'ye gösterdiklerini iyi niyetin zekatını AK Parti’ye gösterseler bugün Türkiye çok başka şeyleri konuşuyor olurdu. Düşünün adamlar hiçbir şey vermemiş masanın altına saklamış… Türkiye nasıl coğrafi anlamda stratejik bir yerde ise siyasi anlamda da stratejik bir yerde. Uluslararası arena Türkiye ile çok fazla alakalı. Şimdi herhalde bazı insanlar nasıl olsa buraları NATO yönetiyor, muhatabımız onlar olsun, biz onlarla anlaşalım, muhaliflerimizi dövelim diyebilir. Oysa yüz yıl bin yıl beraber yaşayacak olanlar biziz” ifadelerini kullandı.
Başkan Mesud Barzani’ye övgü
Başkan Mesud Barzani’nin şimdiye kadar süregelen politilalarından özgüyle bahsededen Abdurrahman Kurt, “Mesela bugün Sayın Barzani'nin en çok takdir ettiğim şeyi bütün mücadelesi boyunca teröre bulaşmamış, Arap-Kürt düşmanlığı yaratmamış. Onlardan gördüğü bütün o haksızlıklara rağmen Kürt halkının onurlu duruşunu bir kin üzerinden değil bir hukuk üzerinden başarabilmiş. Ama buradan baktığınız zaman öyle yürütülmediği için karşılıklı kamplaşmalar oluşuyor. O yüzden biz istiyoruz ki çatışmadan, kavga etmeden kimsenin çocuğunun burnu kanamadan bu ülkeye hep birlikte kazandıralım. Türk de kazansın Kürt de kazansın. Bunu herkes bilmeli. Bu ülkede kaybedersek Türk kazanamaz. Türk kaybederse Kürt de kazanamaz. Dolayısıyla burada makulü aramak, makule yönelmek popülizmden kaçınmak çok önemli” diye konuştu.
“Bu iş Meclis’te çözülemez”
Abdurrahman Kurt, seçimi kazanmaları durumunda Kürt sorununu çözecekşleri yönünden bir vaadlerinin olup olmayacağı hakkında ise partisi adına söz veremeyeceğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ben böyle bir makamda değilim, böyle bir sözü veremem. Halkımı da kandırmam ama ben bunun kavgasını verebileceğim en iyi yerin burası olduğunu biliyorum. Çözümün en iyi yolu kararlı ve güçlü bir liderin varlığıdır. Şimdi Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'dan başka böyle bir lider yok. Mesela biz bu amaca Millet İttifakıyla gidebilir miyiz diye baktığımızda bunun imkanı yoktur. (Kürt sorunu Meclis’te çözülür söylemi) Komedinin en büyüğü burada. Bu iş Meclis’te çözülemez. Çünkü biz bunu denedik. Ancak Meclis’in üstünde bir zihinde çözülebilir. Çünkü milliyetçiler zaten karşı çıkıyor. Herkes kendi kitlesine karşı sloganlar atmaya çalışıyor. Biz bunu denedik. Mesela bırakın Kürt meselesini anayasa değişikliğini bile yaparken ancak 60 maddede ittifak sağlanabildi. Bu da yine yapılamadı. Böyle derin bir mesele ise asla Meclis’te çözülemez. Nerede çözülür, güçlü bir iktidar, güçlü bir kadro ile gelir, bizim yaptığımız gibi yasalarını çıkarır, yoluna bakar.”