Aynı ülkenin vatandaşıyız.
Aynı topraklarda yaşıyoruz.
Peki, hepimiz eşit miyiz?
Hadi, daha net soralım.
Türklerle Kürtler eşit mi?
Hiç duraksamadan “tabii ki eşitiz” diyecekler olacaktır.
Ne kadar eşitiz biz Kürtlerle?
Türkler Türkçe konuşuyor, Kürtler Kürtçe.
Devletin resmî dili ne?
Türkçe.
Demek dilde eşit değiliz, ülkede yaşayan bir grubun dili “devletin resmî” dili, diğer büyük grubun dili “resmî” değil.
Ülkede eğitim hangi dilde yapılıyor?
Türkçe.
Kürtçe eğitim yapan okul var mı?
Yok.
Kürtçe eğitim yapan üniversite var mı?
Yok.
İngilizce, Fransızca bile eğitim yapılabilir ama Kürtçe yapılamaz.
Demek, eğitimde de eşit değiliz.
Anayasaya göre bu ülkenin vatandaşlarına ne deniyor?
Türk.
Kürtlere ne deniyor peki?
Onlara da Türk deniyor.
Kürtler, Türk mü?
Değil.
Niye onlara da Türk diyoruz öyleyse?
Çünkü anayasa öyle emrediyor.
Anayasaya göre, bu ülkenin “Kürt” vatandaşı Kürt olabilir mi?
Olamaz.
Demek anayasaya göre de eşit değiliz.
Dilde eşit değiliz, eğitimde eşit değiliz, anayasada eşit değiliz.
Peki, nerede eşitiz?
Askere giderken eşitiz, Kürt Türk ayırımı yapmadan herkesi askere alıyorlar.
Vergi verirken eşitiz, Kürt Türk ayırımı yapmadan herkesten vergi alıyorlar.
Demek ki devlete karşı “sorumluluklarımızda” eşitiz.
Ama devletten aldıklarımızda eşit değiliz.
Sizce bu hakkaniyete uygun mu?
Adamı askere götür, vergisini al ama dilini, eğitimini, anayasal eşitliğini kabul etme.
Sonra da “sorun ne” diye sor.
“Sen niye mesele çıkartıyorsun” diye kız.
Adamları öldürüp kuyulara at, sokaklarda vur, hapishanelerde işkence yap.
Bu tabloya baktığınızda sizce “Kürt sorununun” temeli ne?
Bence bu sorunun bir tek nedeni var.
Eşitsizlik.
Bir halkın diğerini esir gibi görmesi.
“Benim ırkımı, benim dilimi, benim üstünlüğümü kabul edeceksin” demesi.
Biz niye Kürtlerle eşit değiliz peki?
“Eşit olursak, aynı hakları verirsek ülkemiz bölünür” diyorlar.
Kimin ülkesi bölünecek?
Bizim ülkemiz.
Biz kimiz?
Türkler.
Kürtler kim peki?
Burası onların da ülkesi değil mi?
Cevap hazır, “elbette onların da ülkesi.”
Peki, burası “hepimizin” ülkesi de neden ülkeyle ilgili korkularımız “eşit” değil?
Biz “bölünürüz” diye korkuyoruz da, Kürtler neden “bölünürüz” diye korkmuyor?
Aynı ülkenin “ortak sahiplerinin” o ülkeyle ilgili ortak korkuları olması gerekmez mi?
Biz korkuyoruz çünkü Kürtlere “eşit” davranmadığımızı, onları esir gibi gördüğümüzü ve onların buna bir son vermek isteyebileceğini düşünüyoruz.
Bir ülkedeki iki büyük halktan biri diğerine hâkimiyetini zorla kabul ettirmeye kalkarsa sürekli olarak “bölünmekten” korkar.
Sonunda da bölünür zaten.
Kürtlerin dili de resmî dillerden biri olsa, onlar da Kürtçe eğitim yapsa, anayasa onlara zorla “Türk” demese Türkiye’de Kürt sorunu olur mu?
Olmaz.
Öyleyse sorunun çözümü belli.
Üstelik kolay ve basit.
Eşit oluruz, sorun biter.
Niye sorunu bitirmiyoruz?
Çünkü “eşit” olmak istemiyoruz.
Peki, “biz neden Kürtlerle eşit olmak istemiyoruz?”
Türkleri Kürtlerden daha üstün kılan ne?
Daha kalabalık olmak ve bir orduya sahip bulunmak mı?
Silah mı yani?
Siz silahı baştan ortaya koyarsanız, dağlarda silah patlamasına niye şaşıyorsunuz?
Siz silahı ortadan kaldırın, zorla “efendilik” taslamayın, dağda silah filan kalmaz.
Sorun da kalmaz.
Ama önce tanrının ve kulun önünde “eşit” olmayı kabul edin.
Ahmet Altan
""""""""""""":""""""""""""":"""""""":"""""""":"""""""""":
Not:
Altılı masanın mutabakat metni Kürtler bakımında dağ fare bile doğurmadı, oysa bu memleketin en temel sorunu Kürt Meselesidir.???