Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan\'a konuşan Ömer Çelik, \"Aynı parti içinden çıkmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan da olsa bu tamamen iyi niyetle yürür. Şimdi de öyle oluyor. Netice itibarıyla sadece Cumhurbaşkanlığı makamı açısından değil, Başbakanlık makamı açısından, bakanlar açısından bütün yetki-sorumluluk dengesinin net bir şekilde tanımlanması gerekiyor\" dedi.
Ömer Çelik\'in açıklamaları şöyle:
Erdoğan ve başkanlık meselesini 18 yıl önce ilk defa yan yana getiren ifade benim röportajımdır. Mevcut sistem bir çelişkiler yumağıdır. Yetki-sorumluluk dengesi yok. Sistemin iç sorunlarını çözmeye uğraşmaktan önümüze bakamıyoruz. Yani dikiz aynasına bakmaktan önünüze bakamıyorsunuz. Öte yandan, siyasetin çekirdeğinden gelenler cumhurbaşkanı olduktan sonra doğal olarak tarafsız cumhurbaşkanı gibi bir kavramın anlamı kalmadı; Özal açısından da öyle, Demirel açısından da öyle. Zaten hayatları siyasetin içinde geçmiş insanlara bir gün diyorsunuz ki sen hayatını verdiğin şeye artık mesafe koyacaksın. Bu zihinsel olarak da, duygusal olarak da mümkün değil. Dolayısıyla, bunlar sistemde büyük krizler yaratıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın halkoyuyla seçilmesiyle birlikte bütün bir sistemin yazılımı ve dayandığı dinamikler kalkmış durumda.
Sisten iyi niyetle yürütülüyor
Aynı parti içinden çıkmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan da olsa bu tamamen iyi niyetle yürür. Şimdi de öyle oluyor. Netice itibarıyla sadece Cumhurbaşkanlığı makamı açısından değil, Başbakanlık makamı açısından, bakanlar açısından bütün yetki-sorumluluk dengesinin net bir şekilde tanımlanması gerekiyor. Bu sistemde parlamento denetim görevini yapamıyor. Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkacak diye yeni sistem tartışmalarının önünü tıkamaya çalışanlar bilsinler ki ortada bir kuvvetler ayrılığı yok. İktidar partisi yasamayı da alıyor, yürütmeyi de alıyor eline.
Bizde varoşal çatışma olmaz
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında sistemden kaynaklanan ciddi tıkanıklıklar, çatışmalar oldu mu bugüne kadar?
AK Parti\'nin kurucu lideriyle şu anki Genel Başkanı arasında ontolojik bir çatışma var ya da siyasi açıdan bir karşı karşıya gelme var gibi değerlendirmeler söz konusu değil. Ama tabii ki farklı yaklaşımlar olur. Bunu tabii karşılamak gerekir.
Bu farklı yaklaşımların içerisinde de Cumhurbaşkanımızın bunca yıllık bir liderliği, siyasi tecrübesi var. Genel Başkanımızın Başbakan olarak yürüttüğü işler var. Dolayısıyla her ikisi de ifade ediyor ki bu sisteme bir çekidüzen verilmesi lazım. Yani her iki zaviyeden de bu tespit ortak bir tespittir. Varoluşsal bir çatışma olması ve bunun bir krize dönüşmesi gibi bir şey bizde söz konusu olmaz.
Başkanlık konusunda referanduma gidilirse sonuç ne olur?
Biz anketler açısından baktığımızda bir sorun görmüyoruz. Ama bizim yaklaşımımız şudur: Toplumun talep etmediği, talebin olgunlaşmadığı bir siyasi temsil peşinde koşmayız biz. Biz toplumda bu talebin olgunlaştığını görüyoruz. Kuşkusuz orada bizim resmi görüşümüz başkanlık sistemidir. Ama başkanlık sistemini indirgeyerek anayasa konuşulmasını da doğru bulmuyoruz.
Çözüm süreci ve akademisyenler konusunda Cumhurbaşkanı ile Başbakan farklı mı düşünüyor?
Yüzde 100 mutabakat var terörle mücadele konusunda. Burada retorik olarak bazen çelişkili gibi gözüken şeyler olabilir. Sanki belli bir aşamaya dönerse çözüm süreci tekrar başlar şeklindeki tekliflerine Sayın Başbakan olumlu bir yanıt vermiş gibi bir algı çıktı ama öyle değil. Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın Başbakanımız arasında Türkiye\'nin büyük siyasi, yürüyen büyük meselelerde ontolojik bir çelişki olması söz konusu değil.
Cumhurbaşkanımız Cumhurbaşkanlığı makamına geçse bile değişmeyecek bir statü var, o bu hareketin kurucu lideri. Dolayısıyla bu harekette herkes onun kurucu liderliğine her zaman saygıyla bağlı. Sayın Başbakanımızın Genel Başkan ve Başbakan olarak yürüttüğü işler var. Bunların içerisinde birtakım farklı yaklaşımlar olmuyor demek de işin doğasına aykırı.
\"Kuşkusuz Yürütme Gücü Bizde, Yasama Gücü De Bizde, İstediğimiz Şey Daha Fazla Güç Değil\"
Biz eğer güç peşinde koşsak deriz ki yasama da bizde, yürütme de bizde, o zaman mesele yok. Halbuki biz daha iyi sistem açısından bakıyoruz. Kuşkusuz yürütme gücü bizde, yasama gücü de bizde. Bütün bu güç bizim elimizdeyken bile biz sistemde değişiklik istiyorsak demek ki istediğimiz şey daha fazla güç değil, daha iyi bir sistem. Eğer biz daha fazla bir güç isteyecek olsak, şu anki durumun bize verdiği gücü hiçbir sistem değişikliği veremez. Ve biz daha iyi bir sistem istiyoruz, daha çok güç istemiyoruz. Hatta belki arzu ettiğimiz daha iyi bir sistem önerimiz ortaya çıktığında görülecek ki şu ankinden belki kurumlarımız daha az güce sahip olacak.
Parlamento, başkan daha az bir güce sahip olacak. Ama bu sistemin bizi 2023 hedeflerine ulaştırmasına imkân yok. Meseleyi kişiselleştirenler de görecekler ki aslında şahsi bir şey eğer isteniyorsa, yani Sayın Cumhurbaşkanı\'nın şahsına indirgenmiş bir arayış olsa ya da AK Parti\'nin güç arayışına indirgenmiş bir tartışma olsa, şu anda Cumhuriyet Halk Partisi\'nin başkanlığı savunması, bizim de bu sistem değişmesin diye uğraşmamız gerekirdi esasında. Çünkü onlar açısından belki yegâne iktidar olma ihtimali bir başkanlık sisteminde ortaya çıkabilecektir. Halbuki biz değiştirmek istiyoruz, CHP karşı çıkıyor.
Başkanlığın ayrı, diğer maddelerin ayrı referanduma sunulması gibi bir tartışma yürütüyor musunuz?
Bir anayasa referanduma gidecekse topyekun gider, öyle parçalı olarak gitmez. Evrensel standartlara uygun, kendi geleneğimizden gelen adalet duygusunu içinde barındıran bir taslak ortaya çıkaracağız ve bu taslak adalet ve özgürlük gibi iki ayağa oturduktan sonra, kuvvetler ayrılığı, denge-denetleme benzeri mekanizmaları içermek şartıyla ok büyük destek alacağını düşünüyorum. Ama sonuç ne olursa olsun milletin takdiri başımızın üstündedir.
\"Önerimiz Tam Başkanlık! Amerikan Modeli Demeyelim\"
Önerimiz tam başkanlık. Amerikan modeli demeyelim. Mesela oradaki başkanlık sisteminde federal yapı var, biz bunu öngörmüyoruz. Orada çift kamara var, biz bunun gerekli olduğunu düşünmüyoruz.
Başkan seçimiyle parlamento seçiminin birlikte yapılması mı düşünülüyor?
Onlar koşuluyor. Başkan ya da parlamento için avantaj ya da dezavantaj olanın her ikisi için de geçerli olması, karşılıklı denetleme sisteminin ortaya çıkması esas alınıyor. En önemli meselemiz yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması. Esas aldığımız üç şey demokratik değerler, adalet, refah. Bunların aralarındaki balans ayarı bozulduğu zaman Türkiye hep geriye gitmiştir. Şimdi bunun bir yazılımı olacaktır yeni anayasada. Şu etnik referans olsun mu, karşılığında bu da girsin mi, öteki de girsin mi tartışmaları yürüyor. Anayasalar etnik, dinsel ya da mezhepsel koalisyonlar değildir.
Dokunulmazlıklar Konusu
AK Parti\'nin siyaseti satranca benzer, oyunun kuralları, mantığı belli. CHP\'ninki tavlaya benzer yani zar nasıl gelirse. Şimdiden CHP\'nin bir blok olarak hareket etmeyeceği bilgileri dışarıya yansıyor. AK Parti blok olarak teklifinin arkasında duracaktır. (HDP\'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının terörle mücadelede maliyeti olacağı yorumları konusunda) HDP kendisi şu anda Kürt sorunuyla ilgili her türlü demokratik tartışmanın üzerinde maliyet üretiyor. Bazı HDP milletvekillerinin Kandil\'den daha fazla teröre destek veren beyanatları var. Bu maliyeti yaratanlar bizatihi HDP\'nin kendisidir. Terörist cenazesine gitmek bırakın parlamenterlik vasfıyla, vatandaşlık vasfıyla bağdaşmayan, suç ve ceza gerektiren şeyler.
\"Nusaybin 3 Günde Temizlenir Ama...\"
(Güvenlik güçleri Nusaybin\'de zorlanıyor, güvenlik güçlerinin morali bozuk iddiaları konusunda) Biliyorsunuz yeni bir durum ortaya çıktı, hayalet mahalleler. Oradaki belediyeler hiçbir şekilde imarı, resmi statüsü, kaydı kuydu olmayan hayalet mahalleler kurmuşlar terörün yerleşmesi için. Nusaybin\'deki meselenin zorluğu, Suriye\'den besleme yapılmasından, o terör örgütünün bir derinlik oluşturmasından ileri geliyor. Güvenlik güçlerimizin halka zarar vermeme konusunda titiz davranmaları da bir etken. Yoksa 3 günde de temizlenebilir orası. Moral meselesine gelince, tam tersine, gönüllü gitmek isteyen çok sayıda insanımız var. Zor bir iş yapıyorlar. Ama bu haklı bir mücadele.