Altan Tan: CNN'deki söylemlerim PKK talepleri değildi

Eski HDP milletvekili Altan Tan, İndependet Türkçe bölümünde bugünkü köşesinde "22 Mart 2021 tarihinde CNN'de Ahmet Hakan'ın programında Şaban Sevinç, Hasan Basri Yalçın, Yaşar
17.06.2022, Cum - 08:34
Altan Tan: CNN'deki söylemlerim PKK talepleri değildi
Haberi Paylaş

Altan Tan, Hacısalihoğlu ve Hulki Cevizoğlu ile Kürt sorunu" sonrası açılan örgüt soruşturmasında verilen cezanın onanmasını yazdı.

Altan tan'ın yazısının satırbaşları:

22 Mart 2021 tarihinde CNN'de Ahmet Hakan'ın programında Şaban Sevinç, Hasan Basri Yalçın, Yaşar Hacısalihoğlu ve Hulki Cevizoğlu ile Kürt sorununu tartıştık.

İki saatten fazla süren programda açık, seçik ve net olarak silah, şiddet ve terörün bir yöntem olarak kabul edilemeyeceğini; Kürt sorununun ancak demokratik yollarla çözülebileceğini, silah, şiddet ve terör ile demokratik mücadelenin birlikte yürütülmesinin de mümkün ve doğru olmadığını, bu konuda PKK ve HDP'nin de artık nihai bir karar vermek zorunda olduklarını, PKK'nin eylemlerine kalıcı ve nihai olarak son vermesi gerektiğini söyledim ve bu düşüncemi program boyunca defalarca tekrarladım.

PKK ile Kürtlerin demokratik haklarının karıştırılmaması gerektiğinin altını çizerek başta anadille eğitim, köy kasaba şehir adlarının iadesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi taleplerin meşru haklar olduğunu, Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlık referandumunda çıkan yüzde 93 kabul oyuna da saygı gösterilmesi gerektiğini savundum.

Hulki Cevizoğlu cahilce ve saygısızca bu söylemlerin PKK talepleri olduğunu ileri sürerek bana hakaretler yağdırmaya ve programı provoke ederek saldırmaya başladı; bir müddet sonra Ahmet Hakan'ı da suçlayarak yayını terk etti.

Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi bu yayından sonra hakkımda örgüt propagandası yaptığım iddiası ile dava açtı;

Doğru düzgün bir araştırma gereği duymadan,

İki saatten fazla süren programın bant çözümünü bile istemeden ve talep etmeme rağmen Ahmet Hakan'ın tanıklığına da başvurmadan alelacele bir kararla 1 yıl 3 ay ceza verdi.

İtirazımızı değerlendiren Ankara Bölge İdare Mahkemesi de (İstinaf) üzerine düşeni yaptı!

35 gün gibi çok kısa bir sürede (Geciken adalet, adalet değildir!) jet hızıyla ve bir gerekçeli karar bile yazmadan cezayı tasdik etti.

Aynı hız Yargıtay'da da devam ederse daha önce almış olduğum ancak ertelenen cezalar da ilave edilecek, halk tabiri ile infazım yanacak.

"Ne var bunda? Neden şikayet ediyorsun, müebbet hapis almadın ya!

Birkaç sene yat çık,

Senin gibi binlerce kişi bu durumda ve cezaevlerinde yatacak yer yok!" diyebilirsiniz.

Keyfiliğe alıştık!

Benim itirazım başka.

Büyüklerimiz;

"Allah insanı düşmanın puştundan muhafaza etsin!" derlerdi.

"Mert düşman yalan söylemez, iftira atmaz, yavşaklık etmez, pusu kurmaz ve vurunca da gün ortasında alnından vurur" diye ilave ederek mertle namert düşmanın farkını ortaya koyarlardı.

Milletvekilliği dönemimde sonradan İzmir'e tayin edilen Diyarbakır Başsavcısı ile VİP'te karşılaştım.

"Savcı Bey hakkımda bir sürü dava açtınız. Anadille eğitim, köy kasaba şehir adlarının iadesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Kürtçenin ikincş resmi dil olarak kamuda kullanılması gibi talepleri yıllardır savunuyorum.

Bu fikirlerimden dolayı dava açarsanız hiçbir itirazım yok. Bedeli neyse öderim.

Ancak silah, şiddet ve teröre karşı olduğumu, 3 dönem milletvekilliği yapmama ve oğullarımın tüm ısrarına rağmen bir tabanca ruhsatı bile almadığımı, başta PKK olmak üzere hiçbir illegal örgüte üye olmadığımı siz de MİT de, CIA ve PKK de biliyorsunuz.

Neden ısrarla 'Örgüt üyeliği veya üyesi olmadığı halde propagandasını yaptığı' iddiasıyla dava açıyorsunuz? Üstelik bu konuda da (üye olup olmadığım hakkında da) henüz bir karara varmış değilsiniz. Aynı dosya içinde bir yerde üye, birkaç sayfa sonrasında ise üye değil, propagandist diyorsunuz!'' diye sorduğumda biraz durakladıktan sonra;

"Peki, neden HDP'desiniz?" diye sordu.

Ben de;

"Bu soru ile de bir dava açınız, cevabını vereyim" dedim.

Bu savcının akıbeti ne oldu internetten bakıp öğrenebilirsiniz.

Daha önce Fethullahçı Diyarbakır savcılarına da aynı soruları sormuştum, onların da ne olduğunu bir zahmet araştırınız!

Yıllardır aynı durum devam ediyor.

Bazı 'derinler' Kürtlerin meşru demokratik haklarını savunan herkesi ısrarla PKK ile özdeşleştirmeye çalışıyorlar ve ısrarlarına halen de ısrarlı bir şekilde devam ediyorlar.

Benim gibi geçmişten bugüne hem devletin ve iktidarların yanlış ve eksikliklerine, hem de PKK'nin katılmadığım ideolojisi ve siyasetine karşı çıkanları her iki kesim de el birliği ile susturmak istiyorlar.

Varlıklarını sürdürebilmeleri için birbirlerine muhtaç bu çevrelere, üzülecekleri bir haber vereyim;

Bugüne kadar bu çizgimi değiştirmedim, bundan sonra da değiştirmeyeceğim.

Susmayacağım!

Doğruya yanlış, yanlışa doğru demeyeceğim.

İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını haykırmaya devam edeceğim;

Kim yanlışlarından dönerek doğru adımlar atmaya karar verirse de tıpkı çözüm sürecinde olduğu gibi, önyargısız destek vereceğim, barışın ve çözümün neferi olacağım.

CNN'de katıldığım programı izlemekte olan dostlarım "Dikkat et seni de Tahir Elçi gibi kumpasa getiriyorlar, sonun Tahir gibi olmasın!" diye yayın süresince mesajlar attılar.

Hepsine teşekkürler.

Bin tane cevizoğlu, pamukoğlu yan yana gelse mühim değil!

Hemşerimiz Urfalı Nabi'nin dediği gibi;

...Biz hazeran mesti mağrurun humarın görmüşüz.

Cevizoğlu gibiler silahların susmaması ve demokratik bir ortamın oluşmaması için görevlerini yapıyorlar.

Üstelik de çok iyi yapıyorlar!

AK Parti 2053'lere yelken açtığını söylerken, onlar 1930'lara selam duruyorlar.

Bu konuda bir şikayetimiz yok!

Herkes işini yapacak!

Anlamak ve öğrenmek istediğimiz esas mevzu, bazı hakimlerle savcıların nereye varmak istedikleri.

Geçmişte bu gibi davaları açan savcılarla, karar veren hakimlerin kimler oldukları ortaya çıktı.

Bunların büyük bir kısmı cezaevlerindeler. Yol bulabilenler ise yurt dışına kaçtılar.

Benim ayrıca merak ettiğim bugün bu 'tamamen hukuki' cezaları veren hakim ve savcıların siyasi kimlikleri;

AK Partili mi?

MHP'li mi?

Yoksa Cevizoğlu gibi ulusalcı Kemalistler mi oldukları.

(Yargının bağımsız olduğunu tabii ki biliyoruz! Neticede bu yargıçlar da oy kullanıyorlar, onu merak ediyoruz. Çok alınıyorsanız yargı mensuplarının oy kullanmalarını yasaklayın!)

"Ne fark eder? Biz bir bütünüz!", "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!" diyorsanız ona da eyvallah!

Cevizoğlu gibiler CNN'e ve AK Parti'ye mübarek olsunlar!

Biz yine buradayız!

Rahmetli Celal Güzelses'in dediği gibi;

Baxçamız beş ağaçtan

Sevdamız taştı baştan

Felek fırsat verirse

Başlarıx yengi baştan!

Feleğin fırsat vermesi dileğiyle...

Haberin tamamı için tıklayın...

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3469 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:00:23:41