DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Halk TV yayınında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu öncesinde Millet İttifakı Adayı ve dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaptığı ve içeriği sonradan ortaya çıkan "gizli protokol"ü anlatan Babacan, "Biz protokolden birincisini biliyorduk ama ikincisini bilmiyorduk. CHP'nin sözcüleri bile bilmiyordu, bu Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendi ifadesi. Tabii buna üzüldük. Bu güven ilişkisini sarsacak bir adımdı" dedi.
'86 milyonun noter olduğu bir anlaşma varken bu zaten geçerli olamazdı'
Babacan şunları söyledi:
"Seçimi kazansaydık, bir tarafta kamuoyuna açık 6 imzalı bir protokol vardı. Bu protokolün diğer tarafında da gizli köşelerde iki kişinin yaptığı bir anlaşma var. Dolayısıyla bu anlaşmanın bize dayatılması söz konusu olamazdı. 86 milyonun noter olduğu bir anlaşma varken bu zaten geçerli olamazdı.
Üzüldük mü? Evet üzüldük. O günkü sıkışmışlıkla 'denize düşen yılana sarılır' şeklinde değerlendirdik. Seçimden sonra da Kılıçdaroğlu ile yüzleşmedik kendisinin de bu konuda üzüntüleri vardır eminim. Bize 'aramızda anlaşalım duyurmayalım' şeklinde çok teklif geldi. Hep karşı çıktım, bu duyulurdu ve rezil olurduk. Her zaman şeffaflıktan yanayız."
Ne olmuştu?
14 Mayıs’ta yapılan seçimler 28 Mayıs’taki ikinci tura kalmıştı. İkinci turda adaylar Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ ile görüşmüştü. Sinan Oğan Erdoğan’a desteğini açıklarken Özdağ, Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı almıştı. Özdağ ve Kılıçdaroğlu’nun anlaşması sonrası kamuoyunda ''Özdağ’a İçişleri Bakanlığı verilecek'' iddiaları gündeme gelmişti.
Ümit Özdağ verdiği bir söyleşide anlaşma sürecine ilişkin, "Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilatı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık" ifadelerini kullanmıştı.
Özdağ, "MİT Başkanlığı da Zafer Partisi'ne verilecekti. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı. Ben İçişleri Bakanı olacaktım. Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı'nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. 'Bunu çok vurgulamayın' dedi. Ben de kabul ettim. Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanabilirdi eğer ortakları engellemeseydi" demişti.