CHP'li Emir'den Vartinis Katliamı tepkisi: 'TSK’nin mensubu olmak hiç kimseye suç işleme ayrıcalığı tanımaz'

CHP'li Emir, Yeşil Sol'un Vartinis Katliamı'nın araştırılması için verdiği önergenin reddedilmesini değerlendirdi: TSK’nin bir mensubu olmak hiç kimseye suç işleme ayrıcalığı elbette tanımaz.
04.10.2023, Çar - 13:24
CHP'li Emir'den Vartinis Katliamı tepkisi: 'TSK’nin mensubu olmak hiç kimseye suç işleme ayrıcalığı tanımaz'
Haberi Paylaş

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Yeşil Sol Parti'nin "Vartinis katliamının tüm boyutları ile araştırılması" önergesinin TBMM Genel Kurulu gündemine alınması yönündeki önerisinin reddedilmesinin ardından yaptığı değerlendirmede, "Bizim buradan bakıp ‘TSK'ye kimse laf edemez’ mi dememiz lazım, yoksa Türk Silahlı Kuvvetlerini o hak ettiği apak hâle dönüştürmek için üzerindeki lekeleri itinayla temizlememiz mi lazım?" dedi.

TSK'ye ilişkin sözleri nedeniyle hedef gösterilen CHP Diyarbakır milletvekili Sezgin Tanrıkulu'na da değinen Emir, “90’lı yıllar hepimizin hafızasında kazınmış birçok ağır insan hakları ihlalleriyle geldi, geçti. Bugün konuştuğumuz Vartinis meselesi, hâlâ suçluların yargılandığı, zaman aşımına bırakıldığı, delillerin yıllar sonra toplanabildiği ve hepimizin ortak sorumluluğuyla üzerinde durmamız gereken bir durumdur, bir davadır" diyerek şöyle devam etti:

"Geçenlerde İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu gündeme getirdi; Kulp’ta insanlar gözaltına alındılar ve gözaltı sırasında kaybedildiler ve iddia odur ki bu insanlar helikopterden atıldılar ve cesetleri yıllar sonra bulundu. Bizim buradan bakıp ‘TSK'ye kimse laf edemez’ mi dememiz lazım, yoksa Türk Silahlı Kuvvetlerini o hak ettiği apak hâle dönüştürmek için üzerindeki lekeleri itinayla temizlememiz mi lazım?”

Emir, değerlendirmesinde şunları söyledi:

'TSK’nin bir mensubu olmak hiç kimseye suç işleme ayrıcalığı tanımaz'

“Kısa bir tarih anımsatmasıyla sözlerime başlamak istiyorum. 15 Temmuz gecesi, darbe sırasında, biz Meclise koştuk. Sayın Başkan Vekilimiz de o sırada Adalet Bakanıydı. Burada, Meclisi açtık ve darbecilere direndik. Geceyi birlikte sığınakta geçirdik. Öbür gün Genel Kurulda bir toplantı yapıldı. Zamanın Başbakanı Binali Yıldırım geldi bu kürsüden ‘Bazı üniforma giymiş alçaklar Meclisimizi bombaladı’ dedi, doğru ama arkadaşlar dikkatinizi çekerim, bazı alçaklar üniforma giyebiliyorlar. Dolayısıyla üniforma giymek yani TSK’nin bir mensubu olmak hiç kimseye suç işleme ayrıcalığı elbette tanımaz.

'Hepimizin ortak sorumluluğuyla üzerinde durmamız gereken bir davadır'

Bizim, burada, bir tek ölçümüz olabilir; haktır, hukuktur, adalettir, hukuk devletidir. Hukuk devleti değilse bir devlet -çünkü güç kullanma tekeli ondadır- âdeta bir organize suç örgütüdür. Bizim, bütün kurumların -TSK’yi de başka kurumları da- içerisindeki her türlü kirli odaktan, her türlü kendini devlet yerine koyanlardan, her türlü suç işleyenlerden mutlaka hesap sormamız, araştırmamız gerekiyor.

Öz güvenli olmalıyız. Elbette ki TSK bizim göz bebeğimiz, elbette ki kırk yıldan fazla bir süredir terörle mücadele ediyoruz, ağır bedeller ödedik, şehitler verdik, şanlı bir geçmişi var ordumuzun ama ordumuzun kimi mensuplarının kimi zamanlarda asla suç işlemediğini hiçbirimiz söyleyemeyiz. Hele 90’lı yıllar hepimizin hafızasında kazınmış birçok ağır insan hakları ihlalleriyle geldi, geçti.

Bakın, bugün konuştuğumuz Vartinis meselesi- “Vartinis acısı” diye tanımlamak lazım- hâlâ suçluların yargılandığı, zaman aşımına bırakıldığı, delillerin yıllar sonra toplanabildiği ve hepimizin ortak sorumluluğuyla üzerinde durmamız gereken bir durumdur, bir davadır. Geçenlerde İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu gündeme getirdi; Kulp’ta insanlar gözaltına alındılar ve gözaltı sırasında kaybedildiler ve iddia odur ki bu insanlar helikopterden atıldılar ve cesetleri yıllar sonra bulundu. Şimdi, bizim buradan bakıp ‘TSK'ye kimse laf edemez’ mi dememiz lazım, yoksa Türk Silahlı Kuvvetlerini o hak ettiği apak hâle dönüştürmek için üzerindeki lekeleri itinayla temizlememiz mi lazım?

'Roboski’yi Fetö’cülerin yaptığını söyleyince bir anda fark ettiniz'

Önümüzde yargı kararları var, Türk yargısı kararları var, Anayasa Mahkemesi kararları var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları var; buna rağmen harekete geçilmiyor. Asıl üzerinde durulması gereken budur. Türkiye bir hukuk devleti olmak zorundadır, hukuka saygı esastır ve dolayısıyla da en azından Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına mutlaka uyulmalıdır.

Arkadan dolanarak zaman aşımına oynamak hiçbir devlete yakışmaz, hele Türkiye Cumhuriyeti’ne asla yakışmaz. Bakın, biz ‘Roboski’ derken siz susuyordunuz, arkalıyordunuz, sessiz kalıyordunuz ama darbeden sonra Roboski’yi FETÖ’cülerin yaptığını söyleyince bir anda fark ettiniz. Dolayısıyla, duruma göre değil, kimin yaptığına göre değil ama sadece adalet için, hukuk için duruş göstermeliyiz ve bu anlamda da bütün bu olayların üstüne kararlılıkla gitmek zorundayız.”

Anka
Bu haber toplam: 9608 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:04:13:36