AK Parti eski Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’la, ailesi ve yakınları tarafından Suruç Devlet Hastanesi’nde Şenyaşar ailesi mensuplarının öldürülmesinin üzerinden 6 yıl geçti. Emine Şenyaşar, adalet mücadelesini Urfa'dan, TBMM'ye kadar taşıdı. Tek isteğinin cezaevindeki oğlunun serbest bırakılması olduğunu söyleyen Emine Şenyaşar, "Oğlumu bıraksınlar, evime gidip orada ölmek istiyorum" diyor. DEM Parti Urfa Milletvekili Ferit Şenyaşar ise, "Bu olay meydana geldiğinde Cumhurbaşkanı sadece kendi vekilinin iftiralarını dinleyerek miting meydanlarında ailemiz aleyhinde konuştu. Altı yıldır adalet arayan bir anne var, yuvası dağılmış altı yıldır devam eden zulmün parçası da Cumhurbaşkanı’dır. Anneden helallik istemesini isteyeceğiz" diye konuştu.
Urfa'nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde dönemin AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, seçim çalışmaları sebebiyle Şenyaşar ailesinin iş yerlerini ziyaret etmiş ve taraflar arasında çıkan kavgada Şenyaşar ailesinin iş yerinde başlayan ve hastaneye uzanan saldırı sonucu 66 yaşındaki Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları 25 yaşındaki Adil ve 45 yaşındaki Celal Şenyaşar ile AK Parti Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız yaşamını yitirmişti. Olayda Mehmet, Ferit ve Fadıl Şenyaşar ile birlikte toplam sekiz kişi ise yaralanmıştı.
Saldırı sırasında ağır yaralanan Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 9 ay hapis, AK Partili vekilin ağabeyi Enver Yıldız’a ise "haksız tahrik altında suç işlediği" gerekçesiyle 18 yıl hapis cezası verildi. Olayın üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen Şenyaşar ailesinin “adalet” mücadelesi devam etti. Urfa Adliyesi önünde başlayan nöbet eylemleri Başkent’te Adalet Bakanlığı önüne taşındı. Şimdi de Meclis’te adaletin tecelli etmesi için bekleyişleri sürüyor.
Ferit Şenyaşar memleketi Urfa’dan DEM Parti milletvekili olarak seçildi. Annesi Emine Şenyaşar ile birlikte gün içerisinde Meclis Şeref Kapısı önünde nöbetini sürdürüyor.
"Her duruşmaya girdiğimizde Adalet Bakanı bize ümit verdi"
Ferhat Şenyaşar annesi Emine Şenyaşar ile altı yıldır süren mücadelesini ANKA Haber Ajansı’na anlattı:
“Adalet mücadelemiz Şanlıurfa Adalet Sarayı'ndan başladı, Adalet Bakanlığı önünde 124 gün sürdürdük ve son olarak Meclis'te adalet mücadelemizi sürdürüyoruz. Adalet Bakanı’yla bu zamana kadar üç görüşme yaptık, 'Aman kimse duymasın, anne haklı, biz de üzülüyoruz, bu adaletsizliği gidereceğiz' diyerek bizi oyaladı. Her duruşmaya girdiğimizde Adalet Bakanı bize ümit verdi. Her duruşmada bütün hukuk taleplerimiz mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Altı yıldır üstünlerin talebiyle tutuklu olan bir kardeşimin tutukluluğuna devam edildiği için eylemimizi Meclis'e taşıdık. Adalet Bakanı bir şeyler yapmak istedi ama adaleti sağlama konusunda aciz kaldı.”
"Meclis eylemimizin tam da yeri..."
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un, kendisini telefonla arayarak, Meclis’te eylem yapmanın TBMM'nin itibarını zedeleyeceğini ve eylemlerini sonlandırmalarını istediğini söyleyen Ferit Şenyaşar, "Meclis eylemimizin tam da yeri... Meclis'in görevi sadece yasa çıkarmak değil, araştırma ve denetim yetkisi var. Anne 6 yıldır gözyaşı döküyor. Anneye bu zulmü yaşatan, katliamı yapan katiller değil bu katliamın arkasında duran iktidardır" ifadelerini kullandı.
“Bülent Arınç itirafta bulundu”
Meclis eski Başkanı Bülent Arınç'ın Meclis’te kendilerini ziyaret ettiğini ve kendilerine "Hastanede yaşanan katliamı çok iyi biliyorum. O dönemde bir şeyler yapmaya çalıştım ama yetersiz kaldım" dediğini söyleyen Şenyaşar, "Bülent Arınç itirafta bulundu. Adaleti sağlama konusunda niye kimse bir şey yapamıyor" diye sordu.
“Bizim 'yargıya müdahale edin' şeklinde bir talebimiz olmayacak"
Ferit Şenyaşar, "Katliamı yapan kişi partisi tarafından istenmiyor ama Cumhurbaşkanı’nın arkasına saklandığı için adalet sağlanmıyor. Meclis'ten talebimiz olay araştırılsın kim suçluysa cezalandırılsın. İkinci talebimiz de Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyoruz. Bu olay meydana geldiğinde Cumhurbaşkanı sadece kendi vekilinin iftiralarını dinleyerek miting meydanlarında ailemiz aleyhinde konuştu. Biz de Cumhurbaşkanı ile görüşürsek eğer elimizde dosyayla gideceğiz. Olayın nasıl meydana geldiğini ve katliamın nasıl yapıldığını resmi evraklarla Cumhurbaşkanına sunacağız. Bizim 'yargıya müdahale edin' şeklinde bir talebimiz olmayacak. Altı yıldır adalet arayan bir anne var, yuvası dağılmış altı yıldır devam eden zulmün parçası da Cumhurbaşkanıdır. Anneden helallik istemesini isteyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Torunlarının fotoğrafları kucağında...
Talepleri karşılanıncaya kadar eyleme devam edeceklerini belirten Ferit Şenyaşar, "Bizim tek şahsa yönelik bir eylememiz yok" diyerek Meclis idare amirlerini ve Meclis başkanvekillerini göreve çağırdı.
Emine Şenyaşar ise eyleminde, hayatını kaybeden oğlunun ve hapishanedeki oğlunun çocuklarının fotoğrafını kucağında tutuyor. Gözyaşlarını tutamayan Emine Şenyaşar fotoğraftaki torunlarını işaret ederek, "Bu benim öldürdükleri Celal’imin. O zamanlar daha küçüktü. Bu Celal'in büyük kızı, bu oğlu. Bu Fadıl’ımın 3 aylıktı o zaman. Fadıl hapse girdi, şimdi o okula gidiyor. Bu ikisi de Ferit'in. Ben yapamıyorum, beni arayıp 'Babaanne nasılsın? Babaanne eve gelmeyecek misin? Babaanne rahatın yerinde mi?' Ben evde oturamıyorum. Benim oğlumu bıraksınlar. Çocuklarımı öldürdüler, bıraksınlar torunlarımın yanında oturayım. 7. yılına girecek, ben hep adliyelerdeyim. Dönüyorum ama etrafım polislerle dolu. Urfa'da bizi götürüp nezarethaneye koydular, bizi dövdüler. Bize çok şey yaptılar. Benim çocuklarımın bir suçu varsa Erdoğan bunu açıkça ortaya çıkarsın. İki çocuğum kaldı, gerekirse onları da tutuklasınlar" diye yakındı.
"Oğlumu bıraksınlar, evime gidip orada ölmek istiyorum"
Sıkıntıdan hastalıklarının arttığını söyleyen Emine Şenyaşar, ailesini katleden Yıldız ailesini kastederek, "Faizciye destek veriyorlar, bunlar sadece insanları öldürüyor, katliam yapıyorlar. Buna arka çıkmaktan utanmıyor musunuz? Ameliyatlarımın hepsi sıkıntıdan oldu. Ben şimdi akşamları uyumak için ilaç içiyorum, sabah içtiğim ilaçla sakinleşiyorum. Hayatta hiçbir zaman böyle bir zulüm olmamıştır. Hastane içinde insanlar kesilmez. Eşim çocuklarının peşine düştü, eşimi kestiler. Yangın söndürülen demirlerle göğsüne, başına vurdular. Gözlerini çıkardılar. Dört ameliyat geçirdim bu sıkıntılarla. Oğlumu bıraksınlar, evime gidip orada ölmek istiyorum" diye konuştu.