AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşmasıyla başlayan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Bahçeli’nin açıklamalarıyla devam eden “yeni süreç”le ilgili Serbestiyet’in sorularını yanıtladı.
Ensarioğlu ile gerçekleştirilen röportaj şöyle:
“Önceki süreç buzdolabında değil o bitti”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşması ve ardından “yeni bir dönem başlıyor” sözleri sonrası açıkça ilan edilmeksizin politik inceliklerle Kürt meselesinde henüz adı olmayan “yeni bir süreç” başladı. İktidar partisinin Diyarbakır milletvekili olarak siz “yeni dönem”le ilgili neler söylemek istersiniz?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Devlet Bahçeli de bölgedeki İsrail tehdidine işaret eden konuşmalar yapıyor. Bölgedeki dış tehditlerin güçlendiği bir ortamda elbette içeride politik anlamda da buna göre tedbirleri de içeren adımlara gerek duyulabilir.
Tabii ki bu daha önceki sürecin kaldığı yerden devam etmesi, zaman zaman dillendirildiği gibi “Sürecin buzdolabından çıkartılması” gibi bir şey değil. Önceki süreç buzdolabında falan değil o süreç bitti.
Olabilecek yeni bir sürecin “çözüm süreci” adı verilen önceki süreçten farkı ne olur?
Eski sürecin kaldığı yerden devam etmesi gibi bir şey mümkün değil. PKK, Türkiye’deki silahlı varlığına son verirse bu yeni bir kurgu olabilir. Yeni bir şey kurgulanabilir.
Ama bu PKK, Türkiye’deki silahlı varlığına son verirse olabilir. Aksi takdirde zaten hiçbir siyasi böyle bir süreci göze alamaz.
“PKK Türkiye’deki silahlı varlığına son verirse DEM Parti’nin yeni anayasa sürecine daha rahat karşılık verebileceği bir ortam doğar”
Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a, “Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” diye bir çağrısı oldu.
Ben esas bu adımı Öcalan’dan değil Kandil’den bekliyorum. Türkiye’ye karşı silah bırakma adımı atması gereken ve bunu fiilen gerçekleştirebilecek olan Kandil’dir.
Öcalan’ın PKK’ye silah bırakma çağrısı yapması yeni bir süreç açısından anlam ifade etmez mi?
Anlam ifade etmez demiyorum. Öcalan’ın demesinin elbette bir anlamı olur.
Ama bunu gerçekleştirebilecek olan Kandil. Kandil’in kendisini yönlendiren güçler tarafından Irak’ta, Suriye’de üstlendiği görevler var. Türkiye’ye karşı silah bırakmayla ilgili adım atacak yer Kandil.
Önceliğimiz PKK’nin Türkiye’deki silahlı varlığına son vermesi. Diğer yandan yeni anayasa süreci var. DEM Parti’nin böyle bir süreçte inisiyatif alabilmesi de bununla bağlantılı.
PKK, silahı bırakmazsa yeni anayasa sorunları çözmeyecek miyiz? Tabii ki çözeceğiz. Türkiye, var olan sorunlarının tümünü yeni anayasada çözebilir.
Ama PKK, Türkiye’deki silahlı varlığına son verirse siyasete alan açmış olur. DEM Parti’nin de yeni anayasa sürecine daha rahat karşılık verebileceği bir ortam doğar.
“Sırrı Süreyya Önder’in Meclis’teki konuşması anlamlı”
DEM Parti’den bir adım bekliyor musunuz?
Her zaman risk de vardır, olumlu ihtimal de vardır. Neticede Kandil işi bozmak istediği zaman her zaman bozabilir. DEM, onlara rağmen inisiyatif ortaya koyamaz. Geçmiş pratikler de bunu gösteriyor.
Peki Kandil’den bu sefer daha olumlu bir karşılık gelebileceğiyle ilgili bir bilginiz var mı?
Henüz somut bir şey yok. Ama o tarafta da kendi içlerinde tartışmalar, görüşmeler var.
Sırrı Süreyya Önder’in Meclis’te yaptığı konuşma sıradan bir konuşma değil. O konuşma dışarıdan daha çok kendi partisine dönük mesajlar veriyor. Gayet olumlu ve anlamlı buldum.
“Söylenen hiçbir şey boşuna değildir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta “Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. 10 yılık gecikmeyle bile olsa, 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır” diye bir çıkışı oldu. Bu çıkış, kamuoyunda, Selahattin Demirtaş’a bir pas olarak yorumlandı. Sizce böyle bir anlamı var mı?
Söylenen hiçbir şey boşuna değildir. Siyaseten her şey değerlendirilmeli.
“Demirtaş’tan açıklama gelebilir”
DEM Parti eş genel başkanlarının bugün Demirtaş’ı ziyaret edeceği medyaya yansıdı. Demirtaş’tan bir açıklama bekliyor musunuz?
Olabilir. Bir açıklama gelebilir. Demirtaş’ın bir süredir farklı çıkışları var ama bunlar Kandil’de bir karşılığa dönüşmüyor. Hatta Kandil’den de Demirtaş’a tam tersi çıkışlar geliyor.
Demirtaş’ın çıkışları yer yer Kandil’i zorluyor olabilir. Ama nihai karar verici Kandil’dir. DEM de Kandil’den tamamen bağımsız davranamaz. O yüzden bir şekilde Demirtaş, Kandil, Öcalan ve DEM dörtgeni arasında bir ikna süreci lazım. Çatışarak değil birbirlerini ikna süreciyle halledebilirler belki de.
“PKK’nın önceki süreci sonlandırma nedeni Suriye’deki pozisyondu. En azından Türkiye’deki silahlı varlığına son vermeli”
Yeni bir süreç olabilmesine ön şart olarak PKK’nin tümüyle silahlı varlığına son vermesini değil PKK’nın Türkiye’deki silahlı varlığını sona erdirmesi gerektiği vurgusunu yapıyorsunuz. Bu PKK’nın Suriye’deki silahlı varlığının yeni bir süreç ortaya çıkmasına engel olmayabileceği şeklinde yorumlanabilir mi?
Bu önemli bir vurgudur. Söylediğiniz çok önemli. PKK’nin önceki süreci sonlandırmasının nedeni de Suriye’deki pozisyonla alakalaydı. Suriye’de böyle bir imkân elde etmişken ben niye silahlı varlığıma son vereyim demişti.
Şu anda PKK, Suriye’de ABD’yle ve İran’la iş tutuyor. Irak’ta Rusya ve İran’la iş tutuyor. Aynı anda ABD’yle, Rusya’yla, İran’la, Haşdi Şabi’yle iş tutuyor, Kuzey Irak seçimlerine müdahale ediyor, PYD eş başkanları YNK’yi destekliyoruz diye açıklama yapıyor. Bunlar İran’ın etkisidir.
En azından Türkiye’deki silahlı varlığına kesinlikle son verdiğini duyurması ve Türkiye’de var olan sorunların muhatabı bundan sonra demokratik siyasettir, siyasetçilerdir dediği zaman sorunlar çok daha rahat çözülür.
DEM Parti, sonuç itibariyle PKK’nin silahlı vesayeti altında siyaset yapan bir partidir. Her konuda oradan bir açıklama geliyor ve onlara yön veriyor. Şimdiye kadar gelen açıklamaların karşıtı tek bir siyasi tavırda bulunamadılar.
Ama az önce dediğim gibi en azından PKK’nin Türkiye’deki silahlı varlığına son verdiğini duyurması halinde Türkiye’deki yumuşama iklimiyle birlikte de düşününce çok önemli bir imkân doğabilir.