Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Bazı yerlerde hedeflerimizin gerisinde kalmışsak, bir çok belediyeyi kaybetmişsek bunun sebebini millete değil yine kendimize faturasını keseceğiz. Demek bir yerde yanlışımız, eksiklerimiz var. Bunları gidermemiz lazım. Tüm teşkilatlarımız üyelere varana kadar tüm mensuplarımızla muhasebeyi bu şekilde yapmalıyız. Bizi daha büyük başarılara ulaştıracak olan milletimizle daha sıkı kucaklaşmamızdır. Milletimize daha büyük hizmetler vermeliyiz. Ülkemizi her alanda en iyi şekilde yönetmeliyiz. Ülkemizin AK Parti iktidarları döneminde geçen son 17 yılı her alanda başarılara imza attığımız iftihar yıllarıdır. Bize düşen son zamanlarda önümüze çıkan engeller sebebiyle yaşadığımız sıkıntıları süratle çözmek ve başarı çıtamızı daha yukarıya taşımaktır."
HDP'nin nasıl bir parti olduğunu anlatmamız lazım. Terör örgütü olarak bu insanları çocukları dağa kaçıranları, öğretmenlerimizi kaçıranları anlatmamız lazım. İşçilerimizin de analarımızın da yanlarında olacağız. Muhalefet belediyelerinin bıraktığı boşlukları biz kapatacağız mağduriyete imkan vermeyeceğiz. Seçim sonuçlarının milletimize fatura edilmesine göz yummayacağız.
"Trump'la Konuşacağız"
Erdoğan, güvenlik tehditleriyle Türkiye'yi tecrit etme girişimlerinin tamamını boşa çıkardıklarına da işaret ederek, "Suriye'de ülkemize kurulan tuzağı kısmen bozduk. "Şimdi gündemimizde Fırat'ın doğusu var. Onu da inşallah birkaç haftaya kadar öyle veya böyle ama mutlaka çözüm yoluna koymuş olacağız." diye konuştu.
Eylül'ün 21-22'sinden sonra ABD'ye giderek, Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna katılacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Büyük ihtimalle Sayın Trump'la da orada ayrıca görüşmemiz olacak. Bu konuları tekrar bundan bir hafta kadar önce telefonla görüşmüştük, orada yüz yüze tekrar ele alacağız ve böylece Fırat'ın doğusunda ne gibi adımlar atacağımızı konuşacağız. Çünkü uygulama ile söylenenler birbirini tutmuyor, onun için bunu çözmemiz lazım. Yani eğer kalkıp da Suriye'nin kuzeyinde YPG/PYD gibi terör örgütlerine eğitim veriliyorsa bizim bunu hazmetmemiz, kabul etmemiz mümkün değil. Neden? Çünkü 30 bin tırı aşkın bu bölgeye ne yazık ki silah, mühimmat, araç-gereç Amerika tarafından gönderildi, Irak üstünden. Bunlar buraya niye gelir? Kiminle savaşacak bunlar, savaşacakları tek ülke var Türkiye. Biz bunlara eyvallah eder miyiz, bunlara sessiz kalabilir miyiz? Şimdi bize bazı verilen sözler var, bu verilen sözlerin ne denli yerine getirildiğini göreceğiz."
"Biraz Da Onlar Düşünsün"
İdlib'de Türkiye'ye göç tehdidi oluşturacak şekilde birtakım sorunlar yaşandığını aktaran Erdoğan, "Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya İdlib'den kaynaklanacak sıkıntıları asla tek başımıza yüklenmeyeceğimizi açıkça ilan ettik, perşembe günü. Dedik ki 'Ya bu yükü paylaşacaksınız, paylaşmamanız halinde kapıları açarız.' Çünkü şu ana kadar 40 milyar dolar gibi bir rakamı biz harcadık ama Avrupa Birliği'nden Kızılay'ımıza, AFAD'a gelen destek 3 milyar avro civarında. Yani Türkiye, bu 4 milyon mültecinin yüküne nasıl katlanacak. Kusura bakmasınlar, burada oldu oldu, olmadı kapıları açmaktan başka çare yok. Hep biz mi düşüneceğiz, biraz da onlar düşünsün." değerlendirmesinde bulundu.
"Güvenli Bölge Oluşmazsa Bu İşi Aşamayız"
Erdoğan, ülkemizdeki Suriyelilerden 350 binini kendilerinin güvenli hale getirdiği yerlere yerleştirdiklerini anımsatarak, "Diyoruz ki gelin güvenli bölge ilan edelim, bu güvenli bölgeye bunları yerleştirelim. Bunu Sayın Trump'a, Sayın Putin'e, Merkel'e söyledim, hepsine söyledim." diye konuştu.
Onların da bu teklifi güzel bulduklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Güzel bir teklifse gelin bunları yapalım. Biz inşaatları üstlenelim ama sizler bize mali, lojistik destek verin ve şöyle bir 30 kilometre derinlikte, 450 kilometrekarelik bir alana bu işi yerleştirelim. Güzel, güzelse hadi desteği verin. Oraya gelince ses yok. Biz bu adımı atmaya mecburuz. Eğer bu güvenli bölge oluşmazsa bu işi aşamayız.