Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün gerçekleştirilen Astana Üçlü Zirvesi’nin ardından İran dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. F-16 konusunda ABD Başkan Joe Biden\'ın elinden geleni yapacağına dair söz verdiğini söyleyen Erdoğan, Finlandiya ve İsveç\'in NATO üyeliklerinin değerlendirilmesi için de \"Önce verdikleri sözleri tutmaları gerekiyor\" diye konuştu.
Erdoğan\'a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Türkiye’nin Suriye’deki kaygılarına dair pozisyonuna İran’ı mı yoksa Rusya’yı mı daha yakın buldunuz? Bu arada Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaştan sonra Rusya’nın Suriye konusundaki politikasında, pozisyonunda bir değişiklik olduğu yönünde bir kanaatiniz oldu mu görüşmelerde?
Astana süreciyle alakalı olarak İran ve Rusya ile başladığımız nokta ne ise ben bugün de Sayın Putin’i aynı noktada gördüm, aynı değerlendirmeleri yapıyor gördüm. İran tarafında tabii daha önce Hasan Ruhani vardı, şimdi ise İbrahim Reisi var. İster istemez bazı değişiklikler oluyor desek de İran gibi bir devlet, bu tür düşüncelerini öyle kısa vadede değiştirmez. Aynı şekilde Rusya’da zaten Putin işin başındaydı, yine işin başında. Bizde de aynı şekilde, Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin başındaydı, yine başında. Üçlü Zirve sonrası ortak basın toplantısında da görmüşsünüzdür, üçümüzün de düşünceleri herhalde aynı değildi. Farklı düşünceler ortaya koyduğumuz çok açık net ortadaydı. Bazı yerlerde farklılıklar olsa bile terörle mücadele konusunda bir defa bir birliktelik var. Terörle ilgili konuda da PKK/PYD/YPG örgütlerine karşı ister istemez birleşiyoruz. Kaldı ki zaten bu rejime de en çok zararı veren sorun. Şu anda YPG, Fırat’ın doğusunda özellikle petrol kuyularını emiyor, sömürüyor; ondan sonra rejime de satıyor. Böyle bir durum var.
Şimdi baktığımızda, Amerika önceki başkanlar dönemi de dahil buradaki örgütlere ciddi manada binlerce Tır silah, mühimmat, araç gereç taşıdı. Bu hala devam ediyor. Hatta koalisyon güçleri de yine aynı şekilde bu desteklerini sürdürüyorlar. Yaptığımız görüşmelerde Sayın Biden’a da söyledik. Dedik ki “Bakın, bunca TIR\'ları buraya siz gönderiyorsunuz. Buradaki bütün örgütlere bu destekleri siz veriyorsunuz. Ondan sonra da terörle mücadelede beraberiz, NATO’da beraberiz diyorsunuz.” Nasıl beraberiz? Bunları sürekli işlemek durumundayız.
Terör varlığına dikkat çektiniz. Rojava’ya yönelik de bir operasyon beklentisi var bir süredir. Operasyona ilişkin son durum nedir? Bugün iki liderle de görüştünüz. Onların tutumları acaba bugün masaya geldi mi? Bir de çok uzun bir süre sonra o bölgedeki teröristlerin bulunduğu noktada rejimin bayrağının asıldığını gördük. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Yeni bir harekât konusu milli güvenlik endişelerimiz giderilmediği sürece gündemimizde yer almaya devam edecek. Diğer taraftan bakıyorsunuz Amerika’nın oradaki elemanları terör örgütü mensuplarına eğitim yaptırıyor. Bu eğitim esnasında rejimin bayrağını da orada bunlar dalgalandırıyorlar. Niçin? Güya aldatacak ya… Aldatabilirse… Yaptıkları iş, orada Türk askerine karşı bir terörist eyleme girmek. Burada da kalkıp rejimin bayrağını orada dalgalandırmakla acaba Türk ordusunu aldatır mıyız diye düşünüyorlar. Bunu yemezler. Şu anda tabii gerek Fırat’ın doğusu gerek İdlib gerek Afrin, bütün buralardaki gelişmelerde biz hassasiyetimizi sürdürüyoruz. Başından itibaren de konuştuğumuz şey şu; sınırdan 30 kilometre güneye kadar, buralardaki terör örgütleriyle mücadelemizde Rusya’nın da İran’ın da bizim yanımızda olmasını istiyoruz. Burada bize gerekli desteği vermelidirler. Bunu burada gerek Sayın Putin’e gerek Sayın Reisi’ye de tekrar ifade ettik. Her ikisi de zaten yaptıkları açıklamalarda bu konulara vurgu yaptılar. Öyle zannediyorum ki PKK/YPG/PYD konularında ayrı düşünmüyoruz. Ama bundan sonra da yine bunu işlemeye devam etmemiz lazım.
Suriye’de beşinci harekât an meselesiyken gerçekleştirdiğiniz Üçlü Zirvede PKK’ya karşı yapılacak operasyon İran ve Rusya arasında nasıl yankı buldu? Saha yansıması nasıl olacak? Ayrıca sahada teröristleri destekleyen, besleyen bir Amerika Birleşik Devletleri faktörü biliyoruz. Ayrıca bu iki ülke de Washington yönetimiyle sorunlu ilişkilere sahip. Burada Moskova ve Tahran’ın tutum değişikliği gözlenir mi? Amerika Birleşik Devletleri ile Tahran ve Moskova’nın sorunlu ilişkileri varken bunun Suriye’deki operasyona yansıması bu zirve sonrası nasıl gerçekleşecek? Herhangi bir değişiklik yaşanır mı sizce?
Şimdi burada herhangi bir değişikliğin olup olmadığı hesabına girecek olursak o zaman zaten Astana sürecinin hiçbir anlamı kalmaz. Astana süreci niçin var? Suriye’nin toprak bütünlüğü noktasında Türkiye’nin herhangi bir derdi yok. Biz böyle bir tasarrufun içerisinde değiliz. Ama bizim burada sınırdan 30 kilometre alan için belirttiğimiz bir husus var. Çünkü buralardan bizim sınırlarımıza sürekli taarruzlar oluyor. Bizim burada askerlerimiz şehit oldu, insanlarımız öldürüldü. Sadece Türk vatandaşı olarak değil, İdlib’de ve diğer bölgelerde sivil insanlar öldürüldü. Bütün bunları bizim dünyayla paylaşmamız, bunları anlatmamız lazım. Amerika şu anda bir defa Fırat’ın doğusunu terk etmek durumunda. Astana sürecinden çıkan tespit bu. Diyorlar ki, Fırat’ın doğusundan Amerika askerini çeksin. Şimdi buradan çıkacak bir netice Türkiye’nin de beklentisidir. Çünkü oradaki terör örgütlerini besleyen Amerika. Amerika örgütleri beslediğine göre, biz de bu örgütlerle mücadele ettiğimize göre, oradan çekildiği anda veya bu örgütleri beslemediği takdirde bizim işimiz kolaylaşacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri ve F16 satışı üzerine olacak. Satılacak olan uçakların Yunanistan şartına bağlanması yönünde bir karar çıktı. An itibarıyla gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz tabii Sayın Biden ile bu konuları görüştüğümüzde, bize böyle bir Yunanistan şartı filan koymadı. Tam aksine, uzunca yaptığımız görüşmede NATO üyesi ülkeler olarak herhalde birbirimizin hukukunu korumalıyız diye konuştuk. Kendisi de F16’lar konusunda “Ben elimden gelen bütün gayreti göstereceğim” dedi. Maalesef şu anda Temsilciler Meclisinde az da olsa bu işe muhalefet edenler var. Mevcut gelişmelere baktığımızda aslında böyle bir koşul meselesi bana göre bizi bağlayıcı bir koşul değil. Yeter ki onlar F16’larla ilgili bizim teklifimize evet desinler, bize sıfır F16’ları versinler. Zaten elimizdekilerin bakım onarımını biz şu anda yapabilecek güçteyiz. O konuda herhangi bir sıkıntımız yok. Ama tabii ki yedek parça noktasında bazı taleplerimiz var. Bunları da yerine getirmeye karar verdiler. Bir de Amerika’da Kasım ayında ara seçimler var. Onlar da önemli. Kasım ara seçimleri ne getirir ne götürür bunları da göreceğiz. Orada cumhuriyetçilerin senatoda daha ağır basacağı, Temsilciler Meclisinde de yine ağırlığı ele geçireceği istikametinde bilgiler geliyor.