İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 108 sanığın yargılandığı Kobanê Davası'nda Kürt siyasetçilere ağır cezalar verilmesini 'düşman hukuku uygulaması' olarak değerlendirdi.
Cumhuriyet tarihi boyunca devletin Kürt politikasının değişmediğine işaret eden Keskin, "Bu tam bir İstiklal Mahkemesi uygulaması. Ben geçen hafta cezaevinde Gültan Kışanak ile konuştuğumda şöyle söylemişti; 'İddianame daha bize gelmeden MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın elindeydi.' MHP'nin istediği her şeyi AKP'ye yaptırmasının bir sonucudur bu kararlar. Bizzat ben Semih Yalçın ve zihniyeti tarafından yazıldığını düşünüyorum” diye konuştu.
'Hem uluslararası hem de iç hukuka aykırı'
Konuşmalar ve yazılar üzerinden böylesi cezalar verilemeyeceğini vurgulayan Keskin, "Bu, uluslararası hukuka da Türkiye'nin kendi iç hukukuna da aykırıdır. Bu intikamcı bir karardır. İntikamcı bir şekilde karar verilmiştir. En yüksek cezaların da yönetici konumundaki Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’a verilmiş olması da bunun en açık göstergesidir” diye belirtti.
Kararlarla "Kürt siyasetinin politik anlamda katledilmek istediğini" belirten Keskin, “Bunu başaramayacaklar. Bu savaş politikalarında ısrarın sonucudur. 'Biz sivil siyaset istemiyoruz, savaşmak istiyoruz' diyorlar. Bu kararın bence en kısa özeti budur. Aysel Tuğluk bugün beraat etti. Aysel Tuğluk, 10 yıllık süreci hiçbir şekilde hatırlamıyor. Annesine yapılan kötülük nedeniyle Aysel Tuğluk artık cümle bile kuramıyor” ifadelerini kullandı.
'Sonuçlarda CHP'nin payı var'
Ortaya çıkan tabloda CHP’nin de rolü olduğunu belirten Keskin, "Onların yumuşama, normalleşme politikalarında Kürtler yoktur. Dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde büyük çabaları ve kaldırdıkları ellerle bu sonucun hazırlanmasında CHP'nin de payı var. CHP buradan kendisini aklayarak asla çıkamaz. CHP mağdur seçici bir politika yapıyor. Orada yıllardır yatan Kürt siyasileri CHP gündeme getirmiyor” ifadelerini kullandı.
'Mücadele bitmedi'
Keskin, şöyle devam etti: "Hepimiz cezaevine girdik ve çıktık. Hepimiz adliyelerde arkadaşlarımızı bekledik ama bu mücadele bitmedi. Bunu devletin kendisi de çok iyi biliyor. Hiçbir zaman bitmedi. Yıllar önce Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Orhan Doğan da uzun seneler cezaevinde yattı. Bu karar devletin değişmezliğinin bir sonucudur. Devlet 'ben değişmeyeceğim, ben Kürt sorununu çözmeyeceğim, istediğinizi yapın ben aynı politikalarda ısrarcıyım' diyor. Biz de ısrarcıyız; insan hakları savunucuları olarak uluslararası güçlerin de Türkiye’yi uluslararası sözleşmelere uymalarını çağırmalarını bekliyoruz." (MA)