BBC Türkçe’nin aktardığına göre FT’den Laura Pitel imzalı haberde Merkez Bankası’nın (MB) piyasaları şoke ederek faiz oranlarını sabit tutmasının ardından Türk Lirası’nın yüzde 4.2 değer kaybettiği hatırlatıldı.
Haberde şöyle dendi: “Berat Albayrak hızla artan enflasyonla mücadele sözü ve Türkiye’nin ‘piyasalarla savaşmayacağı’garantisi vererek, atanmasına yönelik kaygıları gidermeye çalıştı. Ancak MB’nin salı günkü kararı, Ankara’nın Tayyip Erdoğan’ın geçen ayki seçim zaferi sonrası daha ortodoks bir para politikasına dönme sinyali vereceğine dair umutlara darbe indirdi.”
Liradaki düşüş sonrası tehlike çanlarının çaldığı, zayıflayan liranın enflasyonu tetikleme, borcu yüksek özel sektör üzerindeki baskıyı artırma ve hayati önemdeki yabancı sermayeyi caydırma riski olduğu da belirtildi.
Haberde, Japonya merkezli finansal holding şirketi Nomura’da, gelişmekten olan piyasalar ekonomisti olarak görev yapan İnan Demir’in görüşlerine de yer verildi.
Liranın zayıflamasının, şirketlerin ve bankaların bilançoları üzerinde büyük bir baskı oluşturacağını savunan İnan, “Yabancı alacaklıların Türkiye’de özel sektörün bilançosuna yönelik kaygıları muhtemelen sermaye akışının azalmasına yol açacak. Türk Lirası üzerindeki baskı daha da artacak. Bu nedenle Türkiye’nin kısır döngüde kilitlenme riski var” dedi.
‘Bankacılık sektörü üzerinde de baskı oluşturabilir’
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkan Yardımcısı Albert Saydam da, derneğin 400 üyesinin tümümün özellikle kur artışı yüzünden baskı altında olduğunu söyledi.
Saydam her yıl 4 bin ton doğal kauçuk ithal etmek zorunda olduklarını, bunun maliyetinin Ocak 2016’dan bu yana ikiye katlandığını vurguladı.
Haberin devamındaysa şöyle dendi:
“Ekonomistlerin en büyük kaygılarından biri de bu. Türk Lirası’nın değer kaybetmesinin döviz cinsinden 300 milyar dolar borcu olan şirketler üzerinde baskı unsuru olduğunu söylüyorlar. Türk Telekom bu hafta, yılın ikinci çeyreğindeki zararının yaklaşık 1 milyar lira olduğunu açıkladı… Bankalardan, kredi borçlarını yeniden yapılandırmalarını isteyen çok sayıda yüksek profilli grup arasında Yıldız Holding de var.
Batık kredilerin oranı yüzde 3 ile düşük bir seviyede olsa da sorunlu kredilerin gelecekte Türkiye’de bankacılık sektörü üzerinde de baskı oluşturmasından korkuluyor.
Uzmanlar ise tehdidin boyutu konusunda ikiye bölünmüş durumda. Zira Türk bankaları 2000’lerin başındaki mali krizden sonra yeniden yapılandırılmışlardı. Sermaye yeterlilik oranları yüksek.”