Sözcü'den İpek Özbey'e konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür'un uyarıları yine can sıkacak cinsten.
İstanbul’un yapı stoğu nasıl?
Asya yapısının jeolojik yapısı eski, dolayısıyla çok daha sertleşmiş kayalardan meydana geliyor. Avrupa yakasında daha genç. Eski peynir ile taze peynir gibi düşün. Avrupa yakasında senin bina yaptığın yer genç çökerlerden meydana geliyor. Yeterince kaya niteliği yok. Kumlu, içinde su olan zayıf kayalar. Avrupa bu durumda. Asya ise tam aksi kaya. Bu, depremde yapı stokunu ve deprem dayanıklılığını çok etkiliyor.
Biraz daha açar mısınız, iki örnek aynı depremden farklı mı etkileniyor?
Deprem dalgaları en az 15 kilometre alttan geliyor. Küresel yayılıyor. Havuza su attığında nasıl dalga dalga geliyor, öyle. Altta sağlam kayadan çabucak geçiyor. Önce P dalgası, sonra S dalgası geliyor.
P ve S dalgası içinden geçtiği zemini farklı etkiliyor. P dalgası bir alıyor, bir bırakıyor, tutup bırakıyor gibi. O zemini deforme ediyor ama hızlı geçiyor. Arkasından S dalgası geliyor. O da aynı deniz dalgası gibi, zemini de öyle etkiliyor. Deprem dalgaları geldiği zaman sağlam zeminden P geçiyor ama asıl yıkıcı olan S dalgası. S dalgası çürük zemine girdiğinde hızı azalıyor. Hemen orayı vurup geçmiyor. Sağlam zeminden geçerken, “galiba deprem oldu” diyorsun. Çürük bir yere geldiğinde yavaşlıyor. Bina sağlam değilse yıkıyor, uzun süre de kaldığı için orada haşat ediyor.
En çok hangi ilçeler etkilenecek?
Özellikle Avrupa yakasında yer alan bölgeler Haliç'ten tutun Silivri'ye kadar olan alan, denize yakın olan kesimler Bakırköy, Zeytinburnu gibi, buralar depremden daha ciddi etkilenecek.
Bir hazırlık var mı depreme, yeterli görüyor musunuz?
Bu hükümetin depreme hazırlık deyince aklına ilk gelen yapı stoku oluyor. Depreme bir kent tüm bileşenleriyle hazırlanmalı… Böyle yaparak deprem hazırlığını müteahhitlik projesine dönüştürürsün.
O bileşenleri sıralar mısınız?
6 bileşen. Yönetim sistemi, halk, alt yapı, yapı stoku, ekosistem ve çevre, ekonomi… Bunların hepsini yapmazsan depreme hazırlayamazsın. Hükümet beşini unutuyor, çünkü işlerine gelmiyor.
Diyelim yüzde 47 ihtimal gerçekleşti ve İstanbul’da çok büyük bir deprem oldu. Nasıl bir su sorunu yaşayacağız?
İstanbul’da kanalizasyon ve içme suyu yan yana gider. Depremde bunlar kırılır, tahrip olur, kanalizasyon içme suyu şebekesine karışır. Salgın hastalık gırla gider. Sular kesilir, hijyen kalmaz. İnsanlar susuzluk çeker. Su getirip halka dağıtmak büyük problem olur, yollar kapalı olur. İnsanlar yıkanamaz.
Siz İSKİ’de bir fizibilite hazırlamışsınızdır…
Ben bütün İstanbul’un Avrupa ve Asya yakasında kanalizasyon ve içme suyu alt yapısının nerelerde ne kadar kırılıp, kırılmayacağını, nasıl değiştirilip deprem destekli yapılabileceğini hesapladım, yapacağız, para yok.
Nasıl?
Hükümet vermiyor. Bir ülkede yerel yönetimle hükümet birbirini çelmeliyorsa o iş yürümez.
Çalışmanızda su açısından en riskli yerler neresi?
Hepsini biliyorum. Avrupa yakasında daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Marmara Denizi’nden kıyıdan başlayarak ilk 10 kilometrelik bir şerit düşün. Orada çok daha fazla sıkıntı olacak. Çünkü depremin şiddeti genellikle Haliç’ten Silivri’ye kadar 9 şiddetini bulacak. 9 şiddetinde bir depremin etkisi altında kalmak şu demek: Çok iyi yapılmış binalar bile ciddi hasarlar alabilir.
AFAD, olası afette kullanılmak üzere Silivri'de oluşturulan merkeze konteyner depolamaya başladı. Doğru bir strateji mi?
Silivri 8 şiddetinde etkilenecek depremden. Siz oralarda yığınak yapabilirsiniz. Burası da nihayet Marmara Bölgesi. Ben bu yığınakların Marmara Bölgesi dışındaki kentlerden gelmesi gerektiğini, yardımın oradan yapılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta komşu ülkelerle işbirliği öneriyorum. Çünkü Marmara Bölgesi tamamen bu işten etkilenecek. Havayoluyla bu işi yapmanız sınırlı. Önemli olan 72 saatte ne kadar hızlı hareket ettiğiniz. Hayatta kalmanın limiti bu. İlk acil müdahale Marmara dışında konuşlanmalı. (Kaynak)