İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından düzenlenen ‘Kürt Meselesi'nin Çözümü ve Barış Konferansı’ında bir konuşma yapan gazeteci yazar Hasan Cemal, Bağdat-Ankara arasındaki son gelişmelere dikkati çekerek, yeni bir çözüm süreci için iyimser olmadığını söyledi.
HDP’nin önceki genel seçimlerde milletvekili adayı olan Hasan Cemal Rûdaw muhabiri Abdulselam Akıncı’ya yaptığı açıklamada, son günlerde Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk ve Leyla Zana gibi isimlerin yaptığı açıklamaların yeni bir çözüm sürecinin başlaması için yeterli olmadığına değinerek, “Çözüm sürecinden çok sanki yeni bir zor dönem açılıyormuş gibi geliyor şöyle bir bakınca. Bu Bağdat-Ankara arasındaki son gelişmeler falan onlar bana pek bir iyimserlik vermiyor” dedi.
‘Ankara’nın hazır olduğunu sanmıyorum’
Çözüm süreci konusunda Kürt tarafının da Ankara'nın da hazır olmadığını düşündüğünü belirten Hasan Cemal, “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor” sorusuna, “Keşke, ama pek iyimser değilim, görmüyorum bunu. Çözüm sürecinden çok sanki yeni bir zor dönem açılıyormuş gibi geliyor şöyle bir bakınca. Bu Bağdat-Ankara arasındaki son gelişmeler falan onlar bana pek bir iyimserlik vermiyor çözüm süreci konusunda. Çözüm süreci gayet ince ayrımları olan bir şey. Normal çözüm süreci olacaksa tabii önce Ankara olacak, Ankara olunca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olacak, öbür tarafta Kandil de olacak, Öcalan da olacak. Selahattin Demirtaş'ın söylediği gayet makul bir şey. Yani çözüm süreci başka türlü olmaz ama ben çözüm süreci konusunda Kürt siyasal hareketinin de Kürt tarafının da ondan sonra Ankara'nın falan hazır olduğunu sanmıyorum ve çözüm süreci olabilmesi için de zihin karışıklıklarının ortadan kalkması lazım. Bence zihniyet açısından Ankara'nın da muhalefetin de Kürt siyasi hareketinin de kafası karışık. Çözüm süreci, ‘tamam başladık…’ O bir adım değil. Geçmişte de bu oldu, çözüm süreci dendi, bir hareket yaratıldı falan ve fos çıktı” cevabını verdi.
Önceki süreç Kürtler’de hayal kırıklığı yarattı
Erdoğan'ın aslında yeni bir çözüm süreci istediği ancak ortağı MHP'nin buna izin vermediği yorumları hakkındaki fikri de sorulan Hasan Cemal, “Hayır ben ihtimal vermiyorum öyle bir şeye. Erdoğan'ın kafasındaki çözüm nedir? Bir defa geçmişte bunu gördük. Erdoğan'ın kafasındaki çözüm nedir dediğiniz vakit bunu geçmişte gördük. O çözüm çözüm değildi ve Kürtlerin de kabul edebileceği bir çözüm değildi. Bu değişir mi, ihtimal veremiyorum bu dönem ama şuna razıyım. Çözüm densin, oturup en azından, taraflar konuşmaya başlasın. Keşke… Çünkü konuşmaya başlamak da bir yoldur, işin başlangıcıdır, çözümün başlangıcıdır. Keşke oturup konuşmaya başlasalar, buna razıyım. Keşke bu olsun. Çözüm süreci Kürtlerde bir hayal kırıklığı yarattı. Hayal kırıklığının temelinde de Tayyip Erdoğan'ın tavrı yattı. Yani o bakımdan çok şey değil. DEM Parti’nin, Kürt siyasi hareketinin Tayyip Erdoğan konusundaki hayal kırıklığı, bunun yaratmış olduğu nedenler bugün de ortadan kalkmış değil” diye konuştu.
‘Barış yolu Diyarbakır’dan geçer’
CHP’de Kürt sorununun çözümü konusunda bir kafa karışıklığı olduğunu belirten Hasan Cemal bu konuda da şu değerlendirmlerde bulundu:
“CHP ile de olmadı çünkü CHP'de de kafa karışıklığı var. Kürt sorunu konusunda kafa karışıklığı devam ettiği için bu konuda netlik olmadığı için… Halk Partisi'nde kafa karışıklığının yanı sıra farklı düşünenler de var. Ama sorunun çözümünün nereden tutulacağına dair bir bilinçsizlik, bir bilgisizlik ya da partinin kendi tarihinden gelen yanlışların, çarpıklıkların oynadığı rol var. Yani bunların üstesinden Halk Partisi gelemiyor. Barış diyorsak, Türkiye'de demokrasi diyorsak bunun olabilmesi için, bunun içinde Halk Partisi de olacak. Halk Partisi’ni de ‘bundan ne köy olur ne kasaba’ diyerek bir kenara bırakamayız. Meseleyi hiç siyah beyaz görmemeye çalışmamız lazım. Biz burada Diyarbakır'dayız. Barış olacaksa memlekette, Türkiye'de, Barış'ın yolu Diyarbakır'dan geçer. Kürt meselesi çözüm yörüngesine girmezse bu memlekette ne barış olur ne ne demokrasi olur. Ama bu da tek başına olmaz. Bunun için de bütün tarafları, Halk Partisi de dahil, Ankara'sı da dahil, Kandil de dahil, İmralı da dahil; bunları bir araya getirecek bir anlayış birliği lazım.”