Bunun demokratik bir yargı paketi olmadığını ifade eden Kubilay, ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan, zamana bağlı bir strateji belgesi olduğunu söyledi.
Kubilay, “Eğer Türkiye’de demokratik bir yargıdan söz edilecekse her şeyden önce işe Saray’ın yargısı haline gelmiş olan mevcut yargıdan başlamak gerekir. Yargıyı Saray’dan bağımsızlaştırmak, yargıçları Saray’dan özgürleştirmek yargıdaki demokratikleşme sürecinin başlangıcı olacaktır” dedi.
Toplumun ihtiyaçlarını esas alan bir yargı reformunun muhalefeti ve iktidarı ile ortak bir uzlaşı belgesi olması gerektiğini kaydeden Kubilay, şöyle devam etti: “Erdoğan dünkü açıklamasında ‘adalet küçülürse zulüm artar’ diyor. İnsan şaşırıyor, bunu kimin için söylüyor? Evet Türkiye’de adalet küçülmüş, zulüm artmıştır. Zulmün ne kadar attığını biz Halfeti’de gördük. Halfeti’de açık bir işkencenin yapıldığını gördük.”
Sistematik İşkence Sürecine Gidiyor
Ankara Emniyeti’ndeki işkenceyi de hatırlatan Kubilay, “Türkiye’de iktidarın izlediği politikalar sonucunda işkenceye sıfır tolerans politikası, işkence politikasına dönüşmekte ve sistematik bir işkence sürecine doğru hızla gidildiğini göstermektedir. Bu çok vahim bir durumdur” dedi. Kubilay, işkenceye herkesin tepki göstermesi gerektiğini belirtti.
Aşırı yetkilerle donatılmış kolluk kuvvetleriyle ilgili bir düzenleme olmamasını da eleştiren Kubilay, tutuklanan gazeteciler, akademisyenler, aydınlar, yazarlar, siyasetçilerle ilgili düzenleme olmamasına da tepki gösterdi. Kubilay, ekledi: “Bu belgenin içerisinde düşünce ve ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğü, akademik özgürlüğün bir terör suçu olmanın ötesine geçtiğine dair herhangi bir emare yoktur.”
Ekonomik krize dikkat çekerek, yargı paketinin yerli ve yabancı sermayeye “normalleşiyoruz” mesajı taşıdığını ifade eden Kubilay, “Onun için esas olarak sermayeye güven vermek amacıyla düzenlenen bir pakettir” dedi.
‘Askeri Operasyonlar Ülke Kaynaklarını Tüketiyor, Can Kayıplarını Arttırıyor’
MGK toplantısında askeri operasyonları yoğunlaştırma kararı çıktığını hatırlatarak, “Çeşitli adlar altında operasyonlar yapıyorlar, Güney’e de bir operasyon yapılmış oldu “diyen Kubilay, orta yaş kuşağında olan her insanın bu ezberi bildiğini söyledi. Kubilay, “Bu operasyonlar ülkenin kaynaklarını tüketmekten, can kayıplarını artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Ama bu aynı zamanda başka bir ülkenin topraklarına yönelik askeri operasyon olduğu için o ülkenin egemenliğine karşı da bir ihlaldir. Uluslararası hukukta bu bir ihlaldir, sorgulanması gereken bir durumdur” diye konuştu.
HDP Sözcüsü Kubilay, siyasi iktidarın savaşsız, şiddetsiz bir şekilde iktidarını sürdürmekte zorlandığına dikkat çekerken, “Hayat normalleştikçe insanlar ekonomik ve siyasi krizi görüyorlar, bunun üstüne kalın bir örtüye ihtiyaç var” dedi.
PYD ile Neden Açık Görüşme Yapmıyorsunuz?
Suriye’de iç savaşın kritik eşiğe dayandığını ifade eden Kubilay, şöyle devam etti: “Türkiye’nin yoğunlaşmış askeri operasyonları olduğunu biliyoruz. Askeri yığınak yaptığını biliyoruz ama öte yandan ne hikmetse Kürtler şu ya da bu düzeyde yeni Suriye’de bir statü elde etmesin diye dün ‘katil Esed’ dedikleri Suriye rejimi ile bugün ‘kardeş Esad’ olarak görüşme yaptıkları basına yansıyor. Siz şimdi ‘katil Esed’ dediğiniz bir rejim lideri ile kendi çıkarlarınız için görüşmeyi meşru görüyorsunuz da o ülkenin artık vazgeçilmez halkı olan Rojava halkları ile neden görüşmüyorsunuz? Onların temsilcisi olarak gördükleri demokratik bir siyasi parti olan PYD ile neden kamuoyu ve bölge halklarının önünde açık bir görüşme yapmıyorsunuz? Bu görüşmelerin hiçbiri kapalı kapılar ardında görüşmeyi gerektirmiyor. Görüşmeler, Suriye halklarının önünde açık, meşru demokratik müzakereyi esas alan yöntemlerle yapılmalıdır. İktidar PYD ile demokratik dönüşüm için görüşme yapmalıdır.”