BBC Türkçe'nin haberine göre; gazeteler, Katar krizinde Suudi Arabistan ile ayrı noktalara düşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diplomatik ayrışmayı derinleştirmekten kaçındığı yorumunu yaptı.
Guardian gazetesi, muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili uluslararası bir soruşturma açılmasına yönelik çağrıların arttığını belirtirken, gazetenin İstanbul muhabiri Martin Chulov, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gazeteciyle ilgili açıklamalarının tonunun Suudi Arabistan'la bir diplomatik krizi ertelemeyi hedefleyen tarzda olduğunu yazdı.
Soruşturmayı yürütenlerin, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nun beş gün boyunca iki kapısından gerçekleşen giriş-çıkışları izledikleri belirtilen haberde, "Kaşıkçı'nın kaybolmasından sonraki saatlerde binanın içinden siyah bir arabaya kutular taşıyan kişiler dikkatlerini çekti" deniyor.
'Müslüman Kardeşler bağlantılarının peşine düşen bir kampanyanın başlatıldığı açık'
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün uluslararası bir soruşturma yürütülmesi çağrısı yaptığı belirtilen haberde, AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay'ın bu olayın mutlaka çözüleceğine ilişkin açıklamalarına da yer verildi.
Times gazetesinin Richard Spencer imzalı haberinde ise, Türk yetkililerin Suudi gazetecinin konsoloslukta öldürüldüğüne yönelik iddiasının, iki ülke arasındaki ilişkilerde bir çatlak oluşturma potansiyeli taşıdığı belirtiliyor.
Haberde ABD merkezli bir analistin, Kaşıkçı'nın bu hafta diğer muhaliflerle birlikte Washington'da bir konuşma yapmaya hazırlandığını söylediği belirtiliyor.
Haberde, "Bazılarının, Suudi Arabistan'ın terörü ve Müslüman Kardeşler'i desteklemekle itham ettiği Katar'la ilişkisi var. Kaşıkçı da Müslüman Kardeşler'i desteklemişti" deniyor.
Analist, "Katar ve Müslüman Kardeşler bağlantılarının peşine düşen bir kampanyanın başlatıldığı açık" ifadelerini kullanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Suudi Arabistan ile meydana gelen krizde Katar'ın yanında yer aldığını ve onlarca muhalif gazeteci ve akademisyeni gözaltına aldırdığını söyleyen analist, Türkiye'nin iddialarına da bu nedenlerle şüpheyle yaklaşılması gerektiğini belirtiyor.
Daily Telegraph gazetesinin Can Edwards imzalı haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kaşıkçı ile ilgili "Ben de Cumhurbaşkanı olarak bu işin takibindeyim" cümlesi öne çıkarılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazar günü yaptığı açıklamada "Şu anda İstanbul'da savcılık bu işin takibinde. İşin polisiye takibi var, istihbarat takibi var. Özellikle İstanbul'a giriş çıkışlar inceleniyor. Takipler neticesinde savcılık ne gibi bir karar verecek, biz de onun doğrusu ısrarla beklentisi içindeyiz" demişti.
Cemal Kaşıkçı'yı çok eskiden beri tanıdığını söyleyen Erdoğan, "Beklentim hala iyi niyetli. İnşallah o arzu etmediğimiz durum ile karşı karşıya kalmayız. Nişanlısının bu süreç içindeki beklentisi ayrı bir konu. Ben inanıyorum ki bu dünyada özellikle bizim ülkemizde bu tür bir şeyin olması hususunda özgürlüklerin takipçisi olanlar, düşünce hürriyetinden yana olanlar bu işin peşini bırakmayacaklardır. Ben de Cumhurbaşkanı olarak bu işin takibindeyim, kovalıyorum. Buradan çıkacak sonuç neyse dünyaya bizler bildireceğiz" ifadelerini kullanmıştı.
ABD'de yaşayan ve evrak işleri için İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na giden Kaşıkçı'dan 2 Ekim'den bu yana haber alınamıyor.
Türk yetkililer kamera kayıtlarına göre Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıkmadığını söylerken, Suudi Arabistan Kaşıkçı'nın konsolosluktan ayrıldığını belirtiyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığı olayla ilgili Bloomberg'e konuşan Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Muhammed bin Salman da Kaşıkçı'nın konsoloslukta bulunmadığını iddia etmişti ve "Türk hükümetine arama izni vermeye hazırız" demişti.
Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Muhammed al Otaibi de hafta sonu konsolosluğunun kapılarını Reuters ajansına açtı.
Binanın içini muhabirlere gezdiren Otaibi, "Kaşıkçı burada değil" dedi.
Olay günü konsolosluğun önünde bekleyen nişanlısı Hatice Cengiz, Kaşıkçı'nın dışarı çıkmadığını söylemişti.