Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen ay Irak'a yaptığı "tarihi" ziyaret, Türkiye'nin ikili ilişkiler odaklı bölgesel işbirliği arayışında olan yeni bir dış politika anlayışını kararlılıkla benimsediğini gösteriyor.
Bu kavramın iki ayağı var: ekonomi odaklı bir dış politika ve bölge devletleriyle işbirliği. Çoklu karşılıklı bağımlılıklar yaratarak bölgesel istikrarı güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Bu açıdan Türkiye, Orta Doğu'da bölgesel politikaya yön verecek bir vizyon ortaya koyuyor. Türkiye, Irak'tan önce Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'ye uzandı. Orta Doğu birçok zorlukla karşı karşıyadır ve yeni bir olumlu yönelime ihtiyaç vardır.
Türkiye, 2011 Arap Baharı ayaklanmaları öncesinde bölgeye model ülke olmuştu ancak o tarihten bu yana dış politika dengesi değişti.
Suriye savaşındaki gelişmeler, Libya ve Doğu Akdeniz konusundaki anlaşmazlıklar ve Rusya-Ukrayna çatışması, Türkiye'nin dış politikasında kriz yönetimini ön planda tutmasına katkıda bulundu.
Bu krizler çözümsüz kalsa da kontrol ve denge sağlanıyor. Türkiye, İsrail-Filistin çatışması ve İran-İsrail-ABD üçgeninde de nüfuzunu kullanmayı başarırken, Dağlık Karabağ anlaşmazlığında Azerbaycan ile elde ettiği avantaj Ankara'nın bölgesel elini güçlendirdi.
Halen Türkiye ile İran arasındaki bölgesel rekabet sürüyor ve bu rekabetin temellerini Irak ve Suriye oluşturuyor. Türkiye, İran, Suriye ve Rusya ile bölgesel konularda görüşmelerde bulundu ve şimdi yüzünü Irak'a çeviriyor.
Bölgesel işbirliği
Özellikle 2019'da Irak'ta yaşanan hükümet karşıtı protestolardan bu yana, halkın İran'ın ülkedeki nüfuzuna duyduğu kızgınlığı görmezden gelmek zorlaştı. Ancak İran'ın Irak'taki nüfuzu, ABD'nin İranlı komutan Kasım Süleymani'yi 2020'de Bağdat'ta öldürmesinden bu yana zayıflamış olsa da, Ankara Tahran'ı dışlamaya çalışmıyor.
Aksine, İran'ın bölgesel rolünü sürdürmesini istiyor ama kontrollü bir şekilde; çünkü İran süreçten ne kadar uzaklaştırılırsa, o kadar saldırgan hale gelebilir. Böyle bir senaryoda bölgesel işbirliği kavramının geliştirilmesi giderek zorlaşacaktır.
Sonuçta İran'ın azalan nüfuzu, ekonomik ve hizmet temelli bir hükümet programının benimsenmesiyle güçlenmiş görünüyor. Sudani hükümet programını açıkladığında öncelikler listesinin başında ekonomik kalkınma vardı. Bu amaçla ilk olarak son iki yıldır Meclis'te onaylanmayan bütçe kanunu üzerinde çalıştı ve Irak'ta ilk kez 2023, 2024 ve 2025'e ait üç yıllık bütçe birlikte onaylandı.
Dolayısıyla Irak, Sudan hükümetiyle siyasetten çok ekonomik ilerleme ve sürdürülebilir kalkınmadan bahsediyor. Bu durum, özellikle 2021 seçimlerinden sonra Irak halkı ve siyasetçiler tarafından geniş çapta kabul görmüş, komşularıyla ve bölge ülkeleriyle dengeli ilişkiler geliştirme çabalarına girmiştir.
Bu, İran'ı tamamen dışlamadan dengede tutmaya çalışan Türkiye'ye Irak'la işbirliği yapmak için mükemmel bir fırsat sunuyor.
Irak, İran'ın Orta Doğu politikalarının operasyon üssü ve Tahran da burayı tamamen kaybetmek istemiyor. Mesela Irak'ta Devrim Muhafızları komutanlarını eskisi kadar göremiyoruz. Ayrıca Iraklı milis grupların Irak'ın içinde olmaktansa Irak dışında daha fazla eylem gerçekleştirmeyi tercih ettiği görülüyor. Bu durum İran'ın Irak'taki baskısını azalttığı şeklinde yorumlanabilir.
Bu, İran'ı tamamen dışlamadan dengede tutmaya çalışan Türkiye'ye Irak'la işbirliği yapmak için mükemmel bir fırsat sunuyor.
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan Bağlantısızlar Hareketi'nin bir benzerini yaratmaya çalışıyor gibi görünüyor. Bu hareketin merkezi Irak olabilir. İşte bu nedenle Türkiye ikili ilişkilere büyük önem veriyor, hatta Irak'ın iç siyasi sorunlarının çözümünde inisiyatif alıyor. Türkiye bunu Bağdat ile Erbil arasındaki sorunların çözümünde arabuluculuk ve yardım rolü üstlenerek yapabilir. Erdoğan'ın Bağdat'la birlikte Erbil'e yaptığı ziyaretin amaçlarından biri de buydu.
Önümüzdeki aylarda Suudi Arabistan, Ürdün, Katar ve BAE gibi diğer bölge ülkelerinin, İran'ın ve hatta Suriye'nin eninde sonunda ekonomik krize girebileceği yönündeki söylentiler arasında, Türkiye ve Irak tarafından geliştirilen ekonomik girişimi desteklemek için adım attıklarını görebiliriz. Kalkınma Yolu projesine entegre edildi. Böylece proje Orta Doğu'da istikrara önemli bir katkı sağlayabilir.