İki lider görüşmede Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumu, sığınmacılar ve Suriye ile ilişkiler ve yeni anayasa meselelerini konuştu
ANKA'nın aktardığına göre Özel, şunları söyledi:
Sayın Genel Başkanın, birazdan kendisinin ifade edeceği, hepimizin içinde bulunduğu üç gündem maddesi konusunda nezaket ziyareti ve hayırlı olsun dileklerine ilave olarak değerlendirmeleri ve bizim konuya nasıl yaklaştığımıza ilişkin ifadeleri oldu. Son derece verimli, son derece her iki partinin bundan önce sürdürdükleri iyi ilişkileri bir kez daha teyit eden, bundan sonrası için de Türkiye’nin yararına olabilecek her konuda yoğun bir iş birliğini de yapabileceğimizi gösteren son derece verimli bir toplantı oldu.''
''Ana muhalefet partisinin Suriye ile normalleşme iradesini ortaya koyması son derece kıymetli''
Babacan ise şöyle konuştu:
“Bugün CHP Genel Merkezine hem Sayın Genel Başkan Özgür Özel ve tüm yeni parti yönetimine bir hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirmiş olduk. Aynı zamanda yerel seçim sonuçlarıyla ilgili tebriklerimizi ve yeni belediyelerde başarılı çalışma temennilerimizi kendilerine ilettik. Aynı zamanda ülkemizin gündeminde olan üç konu üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. Bunlardan birincisi; ülkenin şu anda en önemli sorunu, en yakın sorunu.
Enflasyon, ekonomik sorunların geniş kesimlere gittikçe daha fazla yayılması ve sosyal ayağı olmayan bir ekonomik modelin Türkiye’de son bir yıldır uygulanmaya çalışılması. İkinci önemli gündem maddemiz sığınmacı sorunu ve bu bağlamda Suriye’ydi.
Bu sorunun çözümüyle alakalı Sayın Genel Başkanın Suriye rejimiyle temas programı ve Sayın Esad ile görüşme planı gerçekten son derece kıymetli. Türkiye'de sadece iktidarın değil, ana muhalefet partisinin de Suriye ile normalleşme iradesini ortaya konulması bizim dış politikamız açısından ve bölgemizin ilerideki istikrarı, barışı ve huzuru açısından son derece kıymetli. Suriye konusunda geniş kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Ve Suriye sorununun çözümünün, Türkiye’deki sığınmacı sorununun çözümü için de önemli bir perspektif olduğunu teyit ettik.
“Asgari ücrete 1 Temmuz zammının pas geçilmesi kul hakkıdır”
İki lider açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Babacan, her iki genel başkana da sorulan en düşük emekli aylıklarına yapılan 2 bin 500 liralık zammı şöyle değerlendirdi:
“TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları konusunda, toplumda çok ciddi soru işaretleri var. Milletin bildiği, yaşadığı gerçek enflasyonu örtmeye, saklamaya çalışan bir yönetim anlayışı var. Öncelikle TÜİK’in yönetimi derhal ama derhal değiştirilmeli ve TÜİK’e mutlaka bir dış denetim mekanizması kurulmalı. Bu sağlanmadan açıklanan enflasyon rakamlarına güven olmaz ve Merkez Bankası’nın kendisini anlatması da zor olur.
Dolayısıyla burada son beş-altı yıldır gerçekten çok büyük bir haksızlık var. Sabit geliri TL üzerinden para kazanan herkes mağdur olmuş durumda. Emeklilerimize verilen bu artışlar, TÜİK enflasyonunun dahi altında kalmış durumda.
Asgari ücrete 1 Temmuz'da zam verilmedi. Bakın, bunun örneği yok. Tam 11 yıl bu ülkenin ekonomisinin başında olmuş biri olarak söylüyorum: En zor şartlarda dahi, ne asgari ücretliye ne emekliye asla enflasyonun altında zam yapılmamıştır. Asgari ücrete 1 Temmuz zammının pas geçilmesi kul hakkıdır. Bu haktır, hakkın da teslimi gerekiyor. Emeklilerimizin de 12 bin 500 lira gibi bir rakama mahkum edilmesi de ayrı bir yanlıştır. Olumludur ama yeterli değildir. Hak bu değildir. Böyle bir ekonomi programı kabul edilemez.''
''Dün yapılan ayarlama bir zam değil, emeklinin hakkı olan parayı cebinden çalmaktır''
Özel ise şunları söyledi:
“Biz en düşük emekli maaşının asgari ücretin altında olmaması gerektiğini savunuyoruz. AKP’nin ilk iktidara geldiği gün, en düşük emekli maaşı 1 buçuk asgari ücret düzeyindeydi. Bugün gelinen noktada en düşük emekli maaşının 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılması sadece geçinemeyen emeklilerle dalga geçmektir.
Bugün asgari ücret düzeyine çıkarılmayan her rakam, emeklinin cebinden bir şeyleri almaktır. Dün yapılan ayarlama bir zam değil, emeklinin hakkı olan parayı cebinden çalmaktan başka bir şey değildir. Bunu bir kez daha kabul etmeyeceğimizi ve emeklilerle birlikte en sert tepkiyi verip mücadeleye bu noktada devam edeceğimizi ifade etmek isterim.”