CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün akşam bir grup gazeteciyle bir araya gelerek, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Sizce, Bahçeli gerçekten Orta Doğu’da Türkiye’yi dışarıdan tehdit eden bir terör sorunu mu görüyor, yoksa Cumhur İttifakı bunu kullanıyor mu" sorusuna CHP lideri şu yanıtı verdi:
"B seçeneği. Tayyip Bey, ‘Seçimi kazananın söylediği her şey doğrudur. Her şeye o karar verir’ dedi ve 31 Mart'ta unvan maçını kaybetti. Psikolojik üstünlüğü kaybetti, gündem belirleme yetisini yerel seçim sürecinde de kaybetmişti ve devam ediyor. Böyle olunca gündemi ele almak için birkaç makro hamle yaptılar. Bunlardan bir tanesi Meclis Başkanı’nın da öncülük anayasa süreciydi. Arada teğmenler meselesi, başka mevzular sürekli CHP’nin tahrik edilmeye çalışıldığı birtakım gündemler yaşandı. İkinci büyük gündemi ele alma çabası olarak ‘İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye’dir’ sözünü önemli gördüm. Üçüncü olarak da şimdi bu büyük yeni ve gündeme bomba etkisiyle düşen süreç yürütülüyor. Ben işin bir tarafında Kürt sorununun demokratik yollarla da çözülüp sorun olmaktan çıkıp terörün de gerekçesini ortadan kalkacağı ve bir yanda şehit cenazelerinin gelmeyeceği, annelerin ağlamayacağı bir süreç noktasında bunun karşısında duran bir pozisyonda olmayacağımızı söyledik. Ama Meclis’i odak yapan, samimi, şeffaf toplumsal mutabakat pozisyonumuzu çizdik.
Devlet Bey her hafta pozisyonunu yenilemek, tahkim etmek, daha iyi anlatmak ve bu konuda yeni yeni şeyler söylemek suretiyle gündemi elde tutmaya çalışıyorlar. Temel yaklaşımım, geçen hafta Devlet Bey'in aynı paragrafta, ‘Ne var yani Abdullah Öcalan gelse, çağrıda bulunsa, terör bitse Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi için de anayasa değişse bunun kime zararı var?’ Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ile ilgili meselesiyle Abdullah Öcalan'ın terör bitsin çağrısını aynı paragrafta anmak bir siyasi hesap olduğunu gösteriyor. O yüzden sorunuza B şıkkı dedim. Ben burada Cumhur İttifakı'nın şu ana kadarki tutum ve tavırlarını samimi bulmuyorum. Çıkar hesabı içinde olduklarını düşünüyorum. Ben 24 yaşından beri meslek örgütünde, sivil toplumda, sonra siyasi partide yöneticilik yapıyorum, ömrümün yarısından fazlası bununla geçti ve benim bildiğim bir şey var: Başkasının planının parçası olmayacaksın. Kendine ait bir planın olacak. CHP'nin milleti de memnun edecek, devletin de çıkarlarını koruyacak bir planı var. O da Meclis üzerinden yürümektir. Başkasının planının parçası olmayız. AK Parti ve MHP'nin planının parçası olmayız.”
Özel, "Peki sizce PKK, Öcalan’ın çağrısıyla silah bırakır mı" sorusu üzerine, "Bunlar bir siyasi parti liderinin cevaplayacağı değil; siyasi analiz yapan gazetecilerin, yorumcuların, Kürt meselesini takip eden akademisyenlerin yorumu. Benim burada bir yorumda bulunmam çok farklı yorumlara sebebiyet verebilir. Bir siyasi partinin genel başkanı olarak ben buna girmem. Bu tartışmaları bu konuda çalışan akademisyenlerle, yorumculara ve gazetecilere bırakıyorum" ifadesini kullandı.
“Devlet projesinden çok, cumhur ittifakı projesi”
“25 Eylül’de DEM Partili üç milletvekili umut hakkı teklifi veriyorlar. Onlara sorduğumuzda, ‘Biz hep yapıyoruz’ diyorlar. Ama bu yasama yılında ilk defa verdiler. Ardından 1 Ekim’de Bahçeli el uzattı ve sonrasında her grup toplantısında el artırarak devam etti. Bunun arkasında görüşme trafiği olmadığına inanmak biraz saflık gibi geliyor. Sizce bu bir devlet projesi mi” sorusunu ise Özel şöyle yanıtladı:
"Bu kadar veriyle bu soruya cevap vermek kolay değil. Çünkü henüz hiçbir şey netleşmiş değil. Erdoğan bugün, ‘Bahçeli ile mutabıkız’ dedi. Geçtiğimiz hafta da Bahçeli'yi övüyordu. Bugün, ‘Bahçeli çok cesur bir çıkış yaptı’ gibi şeyler söyledi. Bunun ben bir devlet projesinden çok, Cumhur İttifakı projesi olduğunu düşünüyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de terör sorununu bitirmek ve Türkiye'nin artık kaynaklarının buraya harcanmasına engel olmak noktasında devletin çıkarına ve milleti rahatsız etmeyecek bir çözüme sıcak bakacağını düşünüyorum. Devlet binalardan, kurallardan, kurumlardan oluşan bir yapı ama onu siyaset gelip yönetiyor iktidar partisi. Burada zorluk iktidar partisinin uzun süredir partiyle devlet ayrımını, devletin menfaatiyle partinin menfaatlerini birbirine karıştırmış olması veya iç içe sokmuş olması. AK Parti iktidardan düşerse devlete bir şey olmaz Türkiye’ye de bir şey olmaz. Hatta çok sağlıklı bir şey olur. Türkiye'de iktidarın değişebildiği meselesi Türkiye'deki demokrasinin varlığını dünyaya göstereceği için dünyanın Türkiye'ye bakışını, özellikle ekonomik olarak Türkiye'nin kredi notlarından tutun da doğrudan yabancı yatırıma kadar Türkiye'yi çok olumlu etki eder. Zaten iktidarların değişebildiği ülkeler gelişiyor, iktidarların değişemediği ülkeler gitgide fakirleşiyor dünyada. O yüzden iktidarın değişme meselesi Türkiye'nin felaketi olmaz.
'Geçmişte kayyumlara kendi belediyemiz olmadığı için yeterince tepki vermedik'
Özel, “CHP’nin kayyım konusunda yol haritasında bir değişiklik olacak mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Etkin, net ve sert cevabımız durmadan devam edecek. Bir başka partiyi eleştirmek adına söylemiyorum ama geçmişteki kayyım uygulamalarında ilk birkaç gün tepki gösterip sonra bunu terk edip bunun sürdürülmemiş olması yeni kayyumların önünü açtı bence. Bunu kimseyi eleştirmek için söylemiyorum ve burada öz eleştiri de yapabilirim. Halkın iradesine bir darbe varsa onun kendi partinizden olup olmadığına bakmaksızın tepki vermek gerekiyordu. Biz bu dönem Hakkari'ye atanan kayyuma da aynı tepkiyi verdik Esenyurt'ta da verdik Mardin'de de verdik vermeye de devam ediyoruz. Ama ‘CHP belediyeleri öyle kolay kayyum atanabilecek belediyeler değildir ve bunu herkes görmelidir’ noktasında bir ısrarımız var. O yüzden hem Esenyurt'taki mücadele hem Ovacık'ı da kapsayan tepkilerimiz devam edecek. Bir de şundan memnunum, bunu teyit de ettim karşı taraf da ölçtürüyor, daha doğrusu ikimizin de itibar ettiği firmalar, Esenyurt'ta vatandaşın yüzde 80 bize hak verdiği, Türkiye'de de her geçen gün bu yapılan işe itirazın yükseldiği ölçülüyor. O yüzden biz pozisyonumuzu sürdüreceğiz.
Geçen dönem 49 belediyeye kayyum atanırken ilk günlerde tepkiler oldu ama daha sonra bu olağanlaştı, sanki bu kabullenilir gibi oldu. Siyaseten kabullenilmediğini biliyorum ama tepkiler sürmedi, sönümlendi. Bu da yenileri için ön açıcı oldu diye düşünüyorum. Öz eleştiri olarak da şunu söylüyorum: Biz de geçmiş dönemde kendi belediyemiz olmadığı için yeterince tepki vermedik. Bu dönem biz hem kendi belediyemize hem başka belediyelere atanan kayyumlara ciddi şekilde reaksiyon veriyoruz ve bunu sürdürüyoruz. Esenyurt'ta bir ayı tamamladık, ilk günkü ısrarla. Bunu ne kadar sürdürürlerse biz o kadar sürdüreceğiz. CHP, vatandaşa derdini anlatabilir bir pozisyonda şu anda. İlk atandığı gün şöyle bir şey vardı ölçümlerde: ‘Bir sebebi vardır.’ Şimdi bir sebebi olmadığı ve bunun bir haksızlık olduğu konusunda güçlü bir inanç yükselmeye başladı. Biz bunu görüyoruz. Bence bunu AK Parti de görüyor. Çünkü milletvekilleri, belediye meclis üyeleri sokulmazken sokuldu. Yapılanların bir haksızlık olduğu konusunda onlar da geri adım attılar. Ve tablonun aleyhlerine işlediğini gördükleri için tutum değiştiriyorlar."