Saldırıyı gerçekleştirenler bir yandan orantısız güç kullanırken, bir yandan da Kürt aileye kimliğinden dolayı hakaret, küfür ve ırkçı bir tutum sergilemişlerdir.

Sakarya Valiliği ve AKP’ye yakın bazı kesimler, önce böylesi bir olayın yaşanmadığını, bu haberin uydurma bir haber olduğunu iddia ettiler.

Ama saldırıya uğrayan ailenin basına vermiş oldukları açıklamalar, hem böylesi bir saldırının gerçekleştiğinihem de saldırıyı yapanların ırkçı, Kürt düşmanı bir söylem ve tutum içinde olduklarınıgösteriyor.

Nedeni ne olursa olsun, Kürt aileye yapılan bu saldırı hem insan haklarına yapılan bir saldırıdır, hem de saldırı esnasında Kürt kimliğine yönelik yapılan hakaret, rencide edici söylem ve nefret , tüm Kürt milletine yapılmış bir saldırı olarak görülmelidir.

Saldırının ırkçı bir söyleme büründürülmesi, aslında Türkiye Devleti’nin izlemiş olduğu Kürt karşıtı, şoven siyasetin ve uygulamaların bir ürünüdür. Ve bu tür ırkçılıkla bütünleşen saldırılar ilk de değildir.

Türkiye Devleti’nin her kademedeki yöneticileri ve ırkçı, şoven saldırılara zemin hazırlayan basın ve yayın organları bu tür saldırıların en başat sorumlularıdırlar.

Türkiye Devleti’nin tüm yönetim organlarının izlemiş oldukları Kürt karşıtı siyaset, Kürtlerin yaşamın her alanında Kürt kimliklerinden dolayı saldırıya, haksızlıklara uğramalarına elverişli bir zemin yaratmaktadır. Bu nedenle , her şeyden önce Türkiye Devleti’nin tüm yönetim organlarını izlemiş oldukları Kürt karşıtı siyasete son vermeye çağırıyoruz.

Sakarya’da Kürt işçi ailenin uğramış olduğu saldırıyı ve saldırı esnasında Kürt kimliğine yönelik yapılan tüm hakaret ve ırkçı söylemleri lanetliyoruz. Türkiye Devleti’nin ilgili tüm yönetim organlarını, olayı yok sayma, gizleme ya da saptırma girişimlerinden vaz geçerek, saldırıyı gerçekleştirenleri hem bu insanlık dışı saldırıdan hem de sarf etmiş oldukları insanlık suçu olan ırkçı söylemlerinden dolayı yargılamaya çağırıyoruz.

05.09.2020

PAK Basın ve İletişim Bürosu