Paris'te rastgele saldıran IŞİD Türkiye'de neden sadece Kürtler'i hedefliyor?

Fethullah Gülen\'in yakında ABD\'yi terk etmek zorunda kalabileceğini iddia eden Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, Türkiye\'nin IŞİD için çok değerli olduğunu, Türkiye kamuoyunu tümden karşılarına almak istemediklerinden Türkiye\'de Kürtler ve müttefikleri dışında bir saldırı gerçekleştirmiyorlar.
23.11.2015, Pts - 07:57
Paris'te rastgele saldıran IŞİD Türkiye'de neden sadece Kürtler'i hedefliyor?
Haberi Paylaş

Türkiye\'deki İslami hareketler konusunda birçok çalışması olan Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır Cumhuriyet’ten Selin Ongun’a verdiği röportajda IŞİD\'in Paris\'te rastgele ve gündelik hayatı hedef alarak saldırmasına rağmen Türkiye\'deki saldırılarda, Türkiye\'yi karşısına almamak için tanımlı yerleri yani sadece Kürtleri ve müttefikleri hedef aldığını vurguladı.

IŞİD\'e sempati duyanların AKP iktidarını sahiplendiğini dile getiren Çakır, bu nedenle AKP iktidarda olduğu müddetçe Türkiye\'nin cihat alanı olmayacağını, ancak AKP\'nin iktidarı kaybetmesinin cihatçıların önünü açacağını vurguladı.

Çakır seçimlerin ardından oluşan yeni ortam itibariyle AKP\'nin Cemaat stratejisini değiştirdiğini, Gülen\'in yakında ABD\'yi terketmek zorunda kalabileceğini söyledi. Çakır ayrıca Cemaat-AKP kavgasında şu an Cemaat\'in kaybettiği izlenimi olsa da bu kavganın uzun vadede Türkiye\'deki İslami hareketin bir bütün olarak kaybetmesine neden olacağını iddia etti.

\"Cemaat hemen çözülmez. Şimdi öncelikli olarak ‘var kalma’ derdindeler. Diğer İslami cemaatlerin Gülen cemaatine destek vermemesi ise çok anlaşılır. Çünkü cemaat yıllar boyunca kendisi dışındaki cemaatlere tepeden bakarken, onlar da cemaate imrenerek baktı. Dolayısıyla diğer cemaatler, hükümetin Gülen cemaatini tasfiye etme sürecinden şikâyetçi değiller. Şunu da hayal ediyor olabilirler: Onların boşaltacağı alanı acaba biz doldurur muyuz?

Bundan önce cemaate yönelik operasyonların büyük bir kısmı can havliyle yapılan, vaziyeti kurtarmaya yönelik adımlardı. Şu anda hükümetin cemaate yönelik stratejisinde yeni bir akıl var sanki. Özellikle Koza-İpek Grubu’na yapılan baskın, kayyum atamasına bakıldığında yeni bir strateji hayata geçiriliyor, cemaatle mücadele stratejisinde birileri olaya müdahil olmuş gibi.

Cemaat, demokrasi, basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlükler için mücadele etmiş bir yapı değil. Şimdi kendileri zora düşünce bu değerleri öne çıkarıyor olabilirler. Meseleye dışarıdan bakan insanlar olarak, bu yapılanların hukuka aykırı olduğunu söyleyebiliriz. Ama bizim bunu söylememiz cemaatin demokrasi ve hukuk mücadelesi verdiği anlamına gelmiyor.

Amerika’nın cemaatin karşısında olmadığını biliyoruz. Ama arkasında durmaya daha ne kadar devam edecek, bu şüpheli. Kâr-zarar hesabında bir yerden sonra cemaati eskisi kadar destekleme yoluna gitmeyeceklerdir.

Gülen’in Türkiye’ye iade edileceğini sanmıyorum ama ABD’yi terk etmeleri ya da başka bir ülkeye gitmeleri telkin edilebilir. Ve bu artık hiç de uzak bir ihtimal değil.

Türkiye IŞİD için çok değerli

IŞİD\'in Paris\'te ya da bir başka yerde insanları ve gündelik hayatı hedef alacak şekilde \"rastgele\" saldırdığını söyleyen Çakır, Türkiye\'de ise böyle yapmadığına, sadece Kürt hareketi ve müttefiklerine saldırdığına dikkat çekti.

IŞİD\'in böyle davranmasının nedeninin ise Türkiye\'yi hala değerli görüyor olması olduğunu iddia etti. Çakır\'ın hem bölgede hem de Türkiye\'de IŞİD terörünün büyümesinde ideolojik ve lojistik payı olduğu bilinen AKP\'yi, IŞİD\'e engel olarak göstermesi ise dikkat çekti. İşte o açıklamalar:

Gülen cemaati ve AK Parti çatışmaya başladıkları andan itibaren Türkiye’deki ‘son İslami büyü’ de bozuldu. Görüldü ki aslında İslam yok, ortada bir iktidar savaşı var. İslamcılık sahipsiz kaldı ve bu yeni dalganın önünde büyük bir alan açıldı.

İslami hareket, ‘AKP-Cemaat iktidarının’ sağladığı imkânlar sayesinde geliştikçe aynı zamanda sistemin hantal bir parçası haline de geldi. Bundan rahatsız olanların duraklardan biri de yeni selefilik.

Cemaat ile AK Parti savaşı ise İslami hareketin birikimlerini tamamen sıfırladı. Şu anda cemaat kaybediyor, hükümet kazanıyor gibi gözüküyor ama aslında her iki taraf da kaybediyor.

AK Parti’nin iktidarı kaybetmesi yeni selefilik dalgasını büyütür. 1 Kasım sonuçları da gösterdi ki, toplumdaki dindarların büyük kısmı AK Parti’yi ciddi biçimde sahipleniyor. Şu anda selefilik adına örgütlenen ya da eylem yapmak isteyenler, AK Parti’ye halel gelmesini istemeyen dindarlar arasında barınamazlar. Örnek verecek olursak, cihat isteyene rahatlıkla ‘Ne cihadı! Tayyip Erdoğan zaten mücahit’ yanıtı gelebilir.

Tayyip Erdoğan’ın ya da AK Parti’nin IŞİD ile özdeşleştirilmesi kadar saçma bir şey olamaz. Söylediğim belli: Normal şartlarda IŞİD’e bir şekilde sempatik bakan insanlar, Tayyip Erdoğan’a sempatik bakıyorlar. Dolayısıyla o insanlar Tayyip Erdoğan’a ya da AK Parti’ye zarar geleceğini düşündükleri bir şeye izin vermezler.

AK Parti iktidarı Türkiye’nin cihat alanına dönüşmesinin koşullarını bir anlamda zorlaştırıyor. AK Parti’nin iktidarı kaybetmesi ya da yeni gelecek iktidarın dindarları rahatsız edebilecek bir pozisyon benimsemesi durumunda ise Türkiye hızla bir cihat alanına dönüşebilir.

IŞİD için Türkiye halen çok değerli. Türk devleti ile alenen bir savaş halinde olmak ve Türkiye kamuoyunun tümünü karşılarına almak istemiyorlar. O nedenle Türkiye’de tanımlı yerlere saldırıyorlar. Paris’te ise rastgele insanları ve gündelik hayatı hedefliyorlar. IŞİD’in Türkiye’deki saldırılarının ikisi de Kürt hareketi ve onun müttefiklerine yönelikti. Paris saldırıları ile Suruç ve Ankara arasındaki en önemli fark bu.\"

Nerina Azad
Bu haber toplam: 3975 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:13:53:27