Psikopat laikler ve ihtilalci demokratlar-Mücahit Bilici
İstanbul’un otoyollarında trafiğin yavaşladığı yerlerde birden zuhur eden seyyar daha doğrusu yaya satıcılar görürsünüz.
21.05.2014, Çar - 07:15
İstanbul’un otoyollarında trafiğin yavaşladığı yerlerde birden zuhur eden seyyar daha doğrusu yaya satıcılar görürsünüz. Su, şarz kablosu gibi hayati şeyler satarlar. Trafiğin araçlara müsaadesizliğinin yolaçtığı sıkışmanın basıncıyla ortaya çıkarlar. Trafik akmaya başlayınca da kaybolurlar.
Eskidendindarları laik muktedirlerin ve müstebidlerin şerrinden korumak için liberal demokratlar türemişti. Dindarların da insan olduğunu, demokrat olabileceğini ve eşit saygı görmesi gerektiğini söyledikleri için el üstünde tutulur, dindar kitlelerce takdir edilirlerdi. Laik kesim kökenli bu demokratlar laik mahallenin yanlış ve mütehakkim hışmına karşı dindar mağdurları korur, sembolik sermayeleri ile söylemsel mücadeleye şimdi azımsanan bir katkı yaparlardı.
Bugünde gazete köşelerinde buna benzer yeni bir tür, yeni bir medyatör (arabulucu) figür zuhur etti. Laik kesime karşı olabilme cesaretleri sebebiyle eski türe benziyorlar. Lakin zayıf ve güçsüz bir dindar kitlenindeğil güçlü ve muktedir bir dindar kitlenintarafındalar. Bir çeşit karşı taraf uzmanı, “sahayı bilirim” havalı yaşam biçimi avcıları olarak tanımlanabilirler. Bunlara izninizle ihtilalci demokratlar diyelim.
Arada kalabalığa güzellik yapıp İslami akide şekeri dağıtsalar da esas geçim kaynakları geldikleri laik kesimin patolojisidir. Hükümet korumalı laboratuarlarda yaptıkları patoloji tahlillerini her gün köşelerden paylaşıyorlar. Gün geçmiyor ki böyle bir yazı iktidarın geniş kanatları altındaki bir gazete köşesinden sadır olmasın. Bu tersine oryantalizmde laik yerli muhbir (native informant) kontenjanı için kıyasıya bir yarış var: Acaba eskiden liberal demokrat bilinenler dâhil hangi laik mahalle uzmanı ihtilalci demokrat bize bir porsiyon muhalefet patolojisi raporu sunacak? Kim Gezici- laik- Kemalist- nihilist- muhaliflerin hastalıklı ruh hâlini, çürümüşlüğünü, öfkesini, irrasyonelliğini tahlil ederek mukaddesatçı iktidarın gözünde en gözde muhtedi olmaya çalışacak?
Yalakalık suçlamasına muhatap bir tekdüzeliğin medyayı sardığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Hükümetin her yaptığını haklı ve mağdur, laiklerin her isteğini de haksız ve psikopatça gören bu resim belli ki hem havuç hem de sopa ile çizilmiş. İktidarın her yaptığını meşrulaştırmak neyse de insan hayret ediyor: acaba neden bu kadar büyük bir mesai muhalefete düşmüş laik toplum kesimlerinin aşağılanmasına tahsis ediliyor?
Evet, laik çapulcunun ilkel saldırganlığı hükümet için mağduriyet ve meşruiyet anlamına geliyor. Neticede gazetelerde iktidar kibrini mağduriyet olarak sunma ısrarı kabak tadı veriyor. Bu mağduriyet ne bitmez tükenmez bir maden imiş ki bunca yıldır bitmiyor. 2023 ve 2071 planları yapan ve cumhuriyet tarihinin en muktedir meşru hükümetinin bu bitmeyen mağduriyeti, milli şef’vari usta- reis- halife perhiziyle de hiç münasip düşmüyor.
“Dindarlar öcü değil”diyen laikler piyasası vardı dün; bugün, “laikler öcüdür, psikopattır”diyen ihtilalci demokratlar piyasası. Birinci grup zayıfın haklarını korumakla geçimini sağlardı. İkincisi ise güçlünün tasarruflarını meşrulaştırmakla.
Eskiden pek çok insan “Ermeniler bizden nefret ediyor” diye düşünür; ancak neden Ermenilerin işi gücü bırakıp Türklerden bu kadar nefret ettiğini sormayı akıl edemezdi. Bugün “bu laikler bizden/ sizden nefret ediyor” konforuna sığınan nice insan var. Ve soramadıkları sorular.
Her çeşit muhalefeti patolojik ve kriminal bir çerçeveye oturtup sonra ‘demokrasideki zaaf bizden değil muhalefet yokluğundan’ demek için böyle hem mağdur hem de güçlü olmak gerekiyor.
Nerina Azad
Bu haber toplam: 14273 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:21:46:44