Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), 4’üncü Olağan Kongresi gerçekleştirdi. Kongreye katılan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Yangın Yeri
Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar’ın açıklamaları şöyle:
“Türkiye toplumsal mücadeleler tarihinin, devrim ve sosyalizm birikiminin bu özel partisinin kongresinde bulunmaktan ve bu kürsüden sizlere hitap etmekten onur duyuyorum. Türkiye bir yangın yeri, bu doğru, Türkiye’de talan, kan ve yalan üzerine kurulu iktidarın, bu ülkeyi tarumar ettiği, son yangınlarla da yaktığı artık çok açık ortada. Bunları tek tek sizlere anlatmak, buradan bütün bunları teşhir adına örneklerle yeniden sıralamak, bana gereksiz geliyor.
Talan, Kan Ve Yalan
Bu iktidarın temelini talan, kan ve yalan oluşturuyor. Ama bu iktidarları üreten bir düzen var. Ve bu düzen değişmedikçe, sadece iktidarların değişmesine işaret etmek, mücadelenin hedefini sadece iktidar değişimine odaklamak yetmeyecektir. İki önemli yakın tarih felaketini ya da olayını hatırlatmak isterim. Bu çerçevede biri Susurluk’tur. Susurluk’ta devletin nasıl çeteleştiği, Kürt sorununda savaş politikalarıyla kamu kaynaklarını ve ülkenin her alanını nasıl talan ettiğini, hangi suç imparatorluğunu oluşturduğunu birlikte gördük. Ama Susurluk’ta önümüze bu kadar çok bilgi, bu kadar fazla veri dökülmüşken, o sistemi üreten kaynakları değiştiremedik. Burada asıl sorumluluğun, o düzeni değiştirmeyi başaramamış olan toplumsal muhalefette olduğunu kabul etmemiz lazım. Ardından 1999 depremi yaşandı. İstanbul ve Marmara enkaza dönüştü. Enkazın altında yoksul halk kaldı. 1999 depremi iktidarın sefaletini ortaya koydu ama esas o depremi yaratan şeyin bizatihi o düzen olduğunu da gösterdi. 1999 depremi talan, sömürü, rant düzenin yarattığı bir felakettir.
İktidarı Değiştirmeli
Maalesef bütün o dayanışma örneklerine, halkın birbiriyle kenetlendiği, can kurtarmak için seferber olduğu, uluslararası dayanışmanın yüksek noktalara vardığı o ortamda da bir yeniden kuruluşu toplumsal muhalefet olarak başaramadık. Şimdi önümüzde benzer ki örnek var. Sedat Peker’in ifşaatları üzerinden yeniden gözler önüne serilen bu çete düzeninin bu suç imparatorluğunun temsilciliğini ve yürütücülüğünü yapan iktidarı, o iktidarı üreten düzeni hep birlikte değiştirmek. Hedefimiz iktidarla birlikte bütün bu ilişkileri üreten düzeni de değiştirmek olmalıdır.
99 Depremi
İkincisi yangınlarda 99 depremlerine benziyor. Evet, hedefimiz iktidarla birlikte yangınlarda iktidarın politikalarının sorumluluğunu, yangınların çıkması konusunda bugüne kadar alınması gereken iklim krizi başta olmak üzere çeşitli konulardaki tedbirleri almamış olması. Yangınlar başladıktan sonra, bunların söndürülmesi için gereken çalışmaların yürütülmediğini günlerdir her alandan ve her kanaldan duyuyoruz ve görüyoruz.
Irkçı Politikalar
Ben bizzat Muğla’ya gittim, Milas ve Bodrum belediye başkanlarını ziyaret ettim. Yangın yerini gördüm. Orada da gerçekten büyük bir felaket var. Asıl felaket bu iktidarın yarattığı şu yüzsüz, arsız, pervasız yönetim şeklidir. Bunu da görmek gerekir ama bu iktidarı üreten bir de düzen vardır. İşte hem iktidarı hem de onu üreten düzeni birlikte değiştirme hedefini önümüze koymadıkça, maalesef 96’dan sonra 2015 konseptini, 99 depreminden sonra da 2021 yangınlarını kendilerini, sistemi, düzeni, iktidarı yeniden üretmek için kullanma şansları mevcut olacaktır. Bunu sağlayabilmek için nefret politikalarından, ırkçı zihniyetten medet umuyorlar. Nefret politikalarıyla emekçileri, yoksulları, köylüleri, ırkçı politikalarla başta Türk ve Kürt halkları olmak üzere bütün halklar arasında düşmanlık sokmak istiyorlar.
Halkların Eşit Birlikteliği
Çeteleri sokaklara salarak korku yaymak istiyorlar. Ama sahada gördüğümüz gerçeklik başkadır. Evet, yangın söndürme alanlarında, hayatını hiçe sayan emekçileri gördük. Günde bir iki saat uykuyu bile kendine lüks gören, kazmasının, küreğinin sapına yaslanarak bir kaç dakika dinlenmeyi yeterli gören emekçilerin büyük fedakarlığını gördük. Gönüllüler ağının nasıl kocaman bir dünya oluşturabileceğini birlikte gördük. Yangına karşı bütün bu nefret ve ırkçı politikalarla birbirine düşürmeye çalıştıkları emekçiler ve yoksullar bir araya geldiler. Umut tam oradadır. Umut; emekçilerin o yılmaz mücadelesinde doğa için, hayatlar için, bütün canlıların hayatları için ve bu ülkenin geleceği için fedakarca çalışmalarındadır. Gönüllerin yılmaz bütün baskılara ve tehditlere rağmen yılmaz duruşundadır. Irkçı politikalara karşı çıkış, halkların eşit birlikteliğinde inançların özgürce buluşmasındadır.
Birlikte Mücadele İradesi
Ben buradan olumsuz tabloya dair örnekleri uzatmanın gereksiz olduğunu başta söyledim. Benim Marksizimde ilham aldığım en önemli sözlerden, en önemli tespitlerden biri 11’inci tezdir. Dünyayı teşhir etmeye, yorumlamaya çeşitli biçimlerde devam edebiliriz. Filozoflarda bunu yüzyıllarca belki daha fazla süre yaptılar. Ama asıl olan dünyayı değiştirmektir. İşte bize de düşen Türkiye’de demokratik cumhuriyete giden yolu, en geniş demokrasi ittifakıyla, halkların ortak mücadelesiyle, savaş politikalarına, yıkım, talan, sömürü politikalarına karşı, en geniş birlikteliği oluşturmaktır. Buna ne dersek diyelim, demokratik güç birliği, toplumsal dayanışma, demokrasi ittifakı gibi, ismin önemi yoktur yoldaşlarım. Önemli olan bu birlikte mücadele iradesini ortaya koyabilmektir. Irkçı iktidara, talancı sisteme, yalancı medyaya karşı hakikatin ve demokrasi özgürlük eşitlik idealinin mücadelesini yürüyebilmektir.
SYKP, HDP’nin bu politikalarına yaptığı katkıdan dolayı özel bir teşekkürü hak ediyor. Kendileriyle bir arada olmaktan, HDP Eş Genel Başkanı ve partim adına büyük bir memnuniyet ve büyük bir güç aldığımızı söylemek isterim. Bu kongrenin Türkiye’nin temel sorunlarına, birlikte temel demokratik yeniden kuruluş mücadelesine önemli katkılar sunacağından hiç şüphe duymuyorum. Hepinizi bu duygularla, bugüne kadar bu mirası getiren bütün yoldaşlara teşekkürle ve yolumuza devam etme kararlılığa selamlıyorum. Saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.”