Financial Times gazetesi, Türkiye'nin resesyonda olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ekonomiyi canlandırmak istiyor ama bankalar kredi vermek istemiyor ve iflas eden şirketlerin sayısı giderek artıyor. Erdoğan'ın bu kez fazla seçeneği yok” yorumunu yaptı.
Türkiye'de bankaların neredeyse havlu attığı, takipteki alacakların artışı nedeniyle borç verme konusunda isteksiz davrandığının belirtildiği haberde, geçen hafta açıklanan dördüncü çeyrek büyüme rakamlarının ekonomistlerin uzun süredir tahmin ettiği şeyleri kanıtladığı ve 2018 sonunda Türkiye'nin resesyona girdiği kaydedildi.
AKP'nin Ankara'nın Kontrolünü Kaybetme Endişesi
Erdoğan'ın, bu kasvetli zeminin 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde iktidardaki AKP'ye verebileceği zararın bilincinde olduğu ifade edilen haberde, içeridekilerin partinin Ankara'nın kontrolünü kaybetme konusunda endişeli olduğunu kabul ettiği kaydedildi.
Türkiye'nin Hızlı Büyümesini Sağlayan Derin Sorunlar Var
Analizde, "Cumhurbaşkanı ve damadı Maliye Bakanı Berat Albayrak, seçmenlerin acısını sınırlamak için devlet bankalarına yaslanmak, perakendecilere baskı yapmak ve fiyatları düşürmek için alışılmadık yaklaşımlar kullandılar. Her ikisi de, Türkiye'nin şu anda sorunlarını geride bıraktığında ısrar ediyor, ancak bazı analistler ikna olmuş değil. Yatırımcı hissiyatı hala sallantılı bir durumda, ABD ile gerginlikler var ve kurumsal dünyada Türkiye'nin bir zamanlar olduğu gibi hızlı büyümesine dönme kabiliyetini sınırlayan derin sorunlar var" denildi.
Laura Pitel imzalı analiz haberde Merkez Bankası eski bürokratı ve ekonomist Fatih Özatay'ın “Endişem, daralmanın bir yıldan fazla süreceği” sözlerine de yer verildi.
Hükümetin Özel Sektör ve Bankalar Üzerindeki Yükleri Hafifletmesi Lazım
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu ise sorunun borç yapılandırmadan daha derin olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“İnşaat, gayrimenkul ve enerji sektörlerinin ciddi döviz borcu var. Ekonomide yeniden büyüme sağlamak için hükümetin özel sektör ve bankaların üzerindeki yükleri hafifletmesi lazım. Bunun için de şirketlerin ve bankaların bilançolarında kur riskini ve riskli kredileri karşılayacak bir mekanizmaya ihtiyaç var. Bu borç, hükümet tarafından bir dereceye kadar veya istekli varsa piyasa tarafından karşılanabilir.”
Financial Times analizde AllianceBernstein Gelişmekte Olan Ülkeler Kredi Analisti Okan Akın'ın, “Aslında IMF'ye kredi almak için değil sadece kredibilitenin yeniden sağlanması için teknik yardım almak için gidilse bütün sorunlar çözülür ancak Erdoğan bunu yapmayacaklarını defalarca söyledi” ifadelerine yer verdi.
Gazete, ayrıca hükümetin sorunları kendi reform planıyla çözebileceğine inananların olduğuna, ancak 2016'daki başarısız darbe girişimi sonrası birçok tecrübeli bürokratın görevden alınmasının bu seçeneği de ortadan kaldırdığına işaret etti.
Faizlerin Aniden Düşürülmesi Riskli
Financial Times, ekonomiyi canlandırmak için faiz oranlarının düşürülmesinin de klasik bir seçenek olarak ortada durduğuna dikkat çekerek, “Ancak Merkez Bankası uzun zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek faizi “bütün kötülüklerin annesi ve babası” olarak nitelendirmesine maruz kaldı. Yatırımcılar bankayı, geçen yılki döviz krizi sırasında yavaş davranmakla suçladı. Şimdi kredibilitesini yeniden inşa etmeye çalışıyor” yorumunu yaptı.
Artı Gerçek'te yer alan habere göre yazıda Arjantin, Yemen ve Surinam'dan sonra dünyanın en yüksek faiz oranlarına sahip olsa da Türkiye'de hâlâ birçok yatırımcının faizlerin düşmesinin riskli olduğuna inandığına dikkat çekildi.
Varlık yönetimi şirketi Amundi'de gelişmekte olan piyasalardan sorumlu Baş yatırım müdürü olarak görev yapan Esther Law, “Faizlerin çok fazla veya çok hızlı şekilde düşürülmemesine özen gösterilmeli” uyarısını yaparken, Hollandalı yatırım bankası ABN Amro ekonomisti Nora Neuteboom, herhangi bir yanlış adımın ülkede yeni bir döviz krizi riskine yol açabileceğine dikkat çekti. Neuteboom, “Ekonomi hâlâ çok kırılgan” dedi.