Gazete, haberinde soyadını vermek istemeyen Hasan adındaki bir görgü tanığının “Bir hafta önce ordu iş makineleriyle geldi. Delikleri kazdılar, cesetleri koydular ve üzerini kapattılar. PKK\'liler olduğunu tahmin ediyoruz” sözlerine yer verdi.
Gazetenin Hannah Lucinda Smith imzalı haberinde, \"Mezarlar yeni bulundu. 14 dar toprak yığını. Her biri, her iki tarafa konan taşlarla işaretlenmiş. En küçüğü bir metreden kısa. Bir çocuğun ebedi istirahatgahına benziyor. Üzerlerinde isim ya da numara yok\" deniyor.
Mezarlığın yanına kurulmuş mülteci kampında yaşayanların hiçbirinin mezarlarda kimlerin gömülü olduğunu bilmediği söylenirken, güvenlik kaygısıyla soyadını vermek istemeyen Hasan adlı bir görgü tanığı \"Bir hafta önce ordu iş makineleriyle geldi. Delikleri kazdılar, cesetleri koydular ve üzerini kapattılar. PKK\'liler olduğunu tahmin ediyoruz\" diyor.
Haberde \"Türkiye\'nin doğusundaki bi uzak köşede devam eden bu saklı savaşın dineceğine dair pek işaret yok. PKK ve Türk devleti arasındaki son çatışmalar birinci yılına yaklaşırken ölü sayısı iki bine yaklaşıyor.\" deniyor.
\'İsimsiz militanlar\'
Times, hayatını kaybeden 500\'den fazla asker ve polisin her birinin \"resimleri devlet televizyonunda \'şehit\' altında gösterilip, törenlerle toprağa verilirken, ölen militanların çoğunlukla isimsiz kaldıklarını\" söylüyor.
Şırnak\'ın uzun süredir PKK\'nin güçlü olduğu yerlerden biri olduğu belirtilirken, kentin \"büyüklerinin savaş hikâyeleriyle büyüyen, sıkılmış\" gençlerinin kolayca PKK\'ye katıldığı ifade ediliyor. Haber şöyle devam ediyor;
\"Şırnak\'ın şiddete kapılışı, tamamen bölgedeki diğer kentler gibiydi ve çok iyi planlanmış bir operasyona işaret ediyordu. Gençler hendeklere patlayıcılar koydu ve güvenlik güçlerine saldırmaya başladı. Küçük kardeşi PKK\'ye katılan Faysal Özcem \'Bazı PKK militanları Şırnak\'a gelip gençleri örgütlemeye çalıştı. Sonra gittiler ve gençler hendekleri açmaya başladı\' diyor. Mart ortasında kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve 65 bin kişilik nüfusun neredeyse tamamı kaçtı. Üç bini Afet Konutları\'ndaki gibi, isimsiz mezarların yanında derme çatma kamplarda yaşıyor. Burada yaşayanlar belediye çalışanları ve Şırnak\'ın küçük esnaf. Kendi ülkelerinde mülteciler. Bir kaç kilometre ötedeki tepede üslenmiş Türk Ordusu ve dağlarda, sığınaklarında bulunan PKK arasında kalmış haldeler\"
\'PKK kayıplarını az göstermek için militanlarını gömmüştür\'
Türk hükümetininse ordunun gizlice toprağa ceset gömdüğü iddialarını reddettiği ve çatışmalar nedeniyle evlerinden olanlara yardım edildiğini söylediği belirtiliyor.
Haberde açıklamalarına yer verilen bir hükümet sözcüsü, \"PKK şiddeti nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan vatandaşlarımız, valiliklere başvurmaları durumunda yardım alıyorlar. Afet Konutları\'nda mezarlar varsa da bunun en akla yakın açıklaması PKK\'nin kayıplarını az göstermek için ölen kendi üyelerini gömmüş olmasıdır\" diyor.
Times, PKK\'nin Türkiye\'nin doğusunda şehir savaşı yürütme stratejisinin de yanlış hesaplanmış bir hamle olduğunu ifade ediyor ve kampta yaşayanların Türk hükümeti kadar PKK\'ye da öfkeli olduğu vurgulanıyor. Faysal Özcem \"PKK burada yaşayan Kürtleri gerçekten düşünmüyor. Tüm yaşamımız mahvoldu. Bunun için her iki taraf da sorumluluk üstlenmeli. Şimdi tek amacımız var, hem PKK\'den hem de Ordu\'dan kurtulmak\" diyor.
\'Erdoğan\'ın gizli savaşı\'
Times \"Erdoğan\'ın gizli savaşı\" başlığını attığı bir başyazısında da \"Türkiye ürkek bir Avrupa\'nın rahatsız edici derecede gaddar bir ortağı oldu\" diyor.
\"Türkiye Kürtlere karşı büyük ölçüde saklı bir savaş yürütüyor\" diyen Times, \"mülteci akışını durdumak için Cumhurbaşkanı Erdoğan\'ı başlıca lider olarak gören ve Erdoğan\'ın iyi niyetini sürdürmek isteyen Avrupa Birliği, bunu görmezden geliyor\" ifadesini kullanıyor. Gazete \"Bu durum da giderek artan oranda Batı\'yı bir ahlaki riskin içine çekiyor\" diyor.
Makale, şöyle devam ediyor;
\"Doğu Türkiye\'nin dağlarındaki Şırnak\'tan bildiren muhabirimiz Türk Ordusu\'nun Kürt militanların cesetlerini nasıl bir mülteci kampındaki sığ mezarlara, isimsiz gömmüş gibi göründüğünü bildiriyor. Ateşkesin bozulmasından bu yanaki bir yılda Batı bu kanlı katliama yüz çevirdi. Bu kısmen bölgenin Avrupa\'ya uzak olmasından, kısmen de Kürt isyancıların ayrı bir Kürdistan oluşturmak için şiddet kullanmaya çok hazır olan PKK\'ye bağlı olmasından. Ama cehaletimiz büyük ölçüde askeri operasyonların gizliliğinden.\"
\"Kürtlere karşı savaş bizi de kaygılandırmalı\" diyen Times bunun sadece PKK\'nin Suriye kolunun IŞİD\'e karşı etkili bir müttefik olmasından kaynaklanmadığını anlatıyor. Times \"Yüzbinlerce Kürt sivilin yerlerinden olduğunu ve unutulduğunu\" söylüyor. Gazete Erdoğan\'ın da \"Avrupa\'yla mülteci anlaşmasını imzalamasından bu yana yaptıklarını terörle mücadeleyle meşru kıldığı sürece elinde açık çek olduğuna inanıyor gibi göründüğünü\" ifade ediyor.
\'Erdoğan AB\'deki zayıflığı kokusunu alıyor\'
Yazı şöyle devam ediyor,
Türk lider aceleyle, sembolik cumhurbaşkanlığından daha hırslı icracı başkanlığa doğru gidiyor. Erdoğan ayrıca, ki şimdi bu açıkça görülüyor, ordunun da eldivenlerini çıkartmasına izin verdi. Türkiye\'nin NATO müttefikleri bu gelişmeyi yakından izlemeli. Batı\'yla ilişkilerini bozacak olan, işte bu bölgenin tartışmasız en güçlü lideri olma hırsı ve kullandığı giderek daha kabalaşan yöntemler.
Erdoğan\'ın artık Türkiye\'nin Avrupa Birliği üyesi olmasıyla ciddi anlamda ilgilendiğine inanmak da zor. Mültecileri geri alma karşılığında Türklere vize serbestisi anlaşması, insan hakları konusunda zahmetli taahütler vermeden AB üyeliğinin en popüler avantajlarından birini elde etmek istiyor. Erdoğan Avrupa Birliği\'nin zayıflığının kokusunu ve Türkiye\'ye bağımlılığının kokusunu alıyor ve buna göre adımlar atıyor.
\'Boyun eğmemeliyiz\'
Times Türkiye\'nin vize serbestisi için başta terör yasasında değişiklik olmak üzere bazı kriterleri karşılamadığını anlatıyor. Gazete yazıya şöyle son veriyor;
Ancak Cumhurbaşkanı en büyük koza sahip kartın elinde olduğunu biliyor. Ege Denizi\'nden mülteci akını Türkiye\'nin işbirliği sayesinde azaldı. Erdoğan, istediği an bunu tersine çevirebilir. AB terör yasasıyla ilgili taleplerinden vazgeçmezse Avrupa yeni bir mülteci dalgası bekleyebilir. Güç siyasetinin en ham hali bu ve buna boyun eğmemeliyiz\"