Başyazı, Türkiye'de polislerin, kamu görevlilerin ve muhalefete sempati duymakla suçlanan kişilerin topluca gözaltına alınmaları ile "bir korku iklimi yaratıldığı" tespitini yapıyor.
Başyazı şöyle devam ediyor:
"Gizemli Gülen hareketinin organize ettiği iddia edilen geçen yılki darbe girişimi sonrası 40 binden fazla kişi gözaltına alındı. 100 bin kişi görevden uzaklaştırıldı. Sırf bu rakamlar bile düşmanlarını ezmenin ve herhangi bir potansiyel siyasi muhalefeti ortadan kaldırmanın yanı sıra, kendisini çok geniş yetkilerle ödüllendirmekte de kararlı bir Cumhurbaşkanının paranoyakça tepkilerine işaret ediyor. Öyle ki, kişisel yetkisi üzerinde gelecekte hiçbir kontrol olmayacak, kimseye farklı düşünme fırsatı verilmeyecek."
Times daha sonra Türkiye'de son referandum sonrası ikinci bir tasfiyeye başlandığını, yaklaşık 14 bin polisin gözaltına alındığını ya da görevden uzaklaştırıldığını belirtiyor.
'Stalin ve Hitler' benzetmesi
"Binlerce polis de hapiste. Sadakatleri sorgulanan ve sadece Gülencilere sempati beslendiklerinden şüphelenilen öğretmenlere, askerlere, yargıçlara, gazetecilere ve kamu görevlilerine katıldılar" diyor gazete ve ekliyor:
"Şiddet içeren bir olayı kullanarak ardarda tasfiyeye girişmek, hesaplaşmak, bağımsız sesleri sindirmek sık sık mutlak güç peşindeki diktatörlerin başvurdukları bir taktik olmuştur.
"Stalin, Sergey Kirov'un 1934'te suikast sonucu öldürülmesinin ardından tasfiyelerine başlamıştı. Hitler de bir yıl önce Reichstag yangını sonrası hızla, binlerce muhalifinin tutuklanmasını sağlayacak yasayı hızla meclisten geçirmişti."
Hindistan gezisini sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı referandum sonrası çok az Avrupalı liderin kutladığı da ekleniyor yazıda.
'Sayın Erdoğan'ın Batılı müttefikleri de onu terk ediyor'
Times, başyazısını şu satırlarla noktalıyor:
"Stalin gibi Sayın Erdoğan da da stratejik sabrı olan bir adam. Düşmanlarını tek tek ortadan kaldırıyor: Önce kendisini Kemalist laikliğin koruyucusu olarak gören ve bir zamanlar çok güçlü olan orduyu, sonra ailesine yönelik yolsuzluk suçlamalarını haberleştiren gazetecileri, sonra da Gülen hareketinin gizemli İslamcıları ile ancak çok uzaktan bağlantılı olabilecek herkesi...Şimdiye dek tüm gelişmeler Erdoğan'ın işine yaradı.
"Ancak tehlikeler de var. Artık Türkiye'deki yabancı yatırımcılar gergin. Paraları kesiliyor. Dış turizmdeki feci düşüş de cabası. Kürt ayrılıkçılar ve İslamcılar yeni saldırılar planlıyor. Ve Sayın Erdoğan'ın Batılı müttefikleri de onu terk ediyor. Şu ana dek sadece NATO eleştiriden kaçınarak geri planda durdu. Ancak artık NATO'nun, ittifakın kalbinde olması gereken özgürlük ve demokrasi için sesini yükseltmesinin vakti geldi."