Türkiye’de 31 Mart yerel seçimleri sonrasında iktidar ile muhalefet arasında “adalet” gibi temel ülke sorunları üzerine ortaklaşa çözüm üretilmesi beklentisi, liderler düzeyindeki mesajlarla sona ermiş görünüyor.
Yerel seçimler sonucunda oy kaybı yaşayan AK Parti iktidarı tarafından, başta yargı süreçleri olmak üzere kamuoyu tepkisine yol açan gelişmelere karşı tavır alınması ve kamuoyundaki “adalet” beklentisiyle ilgili adımlar atılması gündeme geldi. AK Parti iktidarı ve lideri Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik seçmen desteğini dikkate alarak özellikle yeni anayasa hazırlığı yapılabilmesi için muhalefet cephesiyle diyalog sürecine yöneldi. Böylece Erdoğan, kendisiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda görüşmeyi uygun görmemesine rağmen CHP Genel Başkanı Özel ile AK Parti Genel Merkezi’nde 2 Mayıs’ta biraraya geldi. Ardından Erdoğan, “iade-i ziyaret” gerekçesiyle, 11 Haziran günü 18 yıl aradan sonra CHP Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Özel, 7 Mayıs’ta Erdoğan’ın Cumhur İttifakı ortağı Bahçeli’yle de TBMM’de görüştü.
Erdoğan’ın “yumuşama” ve CHP’nin ise “normalleşme” dediği bu süreç ile “kutuplaşma” atmosferine son verilebileceği iddia edildi. Ancak liderler düzeyindeki son polemik ile birlikte Erdoğan’ın ifadesiyle “sadece siyasi nezaket dönemi” olan süreç şimdilik sona erdi.
Erdoğan, İspanya ziyareti dönüşünde uçakta konuştu ve “Bu, yumuşama değildir. Siyasete yeni bir başlangıç getirme değildir. Bizim iade-i ziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iade-i ziyaretimizi CHP'nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı. Böyle bir açıklama karşısında ben Cumhurbaşkanı olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başkanı olarak, buna cevap vermeyi dahi yanlış bulurum. Ama onlar ne yaparsa yapsın. Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir. Altılı masanın içinde yer alanlar, bildiklerini okusunlar” dedi.
Erdoğan, MHP liderinin “normalleşme ve yumuşama atmosferi” yorumunda bulunduğu süreç için sadece “siyasi nezaket idi” görüşünü açıkladı. Bahçeli’nin “AK Parti içindeki gayri memnun kesim” yorumuna yanıt vermemesi dikkat çeken Erdoğan, Bahçeli’yle ittifaktan memnuniyetini belirterek, Özel’i ise sert sözlerle eleştirdi.
Erdoğan, “Sayın Devlet Bey'in yapmış olduğu açıklama bir devlet adamı yaklaşımıyla, sakin, herhangi bir tartışmaya fırsat vermeden yapılmıştır. Konuyu bu şekilde kapatmış olması, bence gayet isabetlidir. Bizler Cumhur İttifakı olarak asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. Parti sözcümüz Ömer Çelik Bey zaten gereken açıklamaları detaylıca yaptı. Bu açıklamalarda da dikkat ederseniz tahrik ve dalaşma yoktur. Sadece net bir duruş vardır. Cumhur İttifakı'nın bir tarafı olarak partimizin duruşunu belirtmesi bakımından Ömer Bey'in açıklaması isabetli olmuştur” dedi.
CHP lideri Özel’in “suç ortaklığı” açıklamasını İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun yanında yapmasına dikkati çektiği gözlemlenen Erdoğan, “Diğer taraftan CHP’den yapılan bazı açıklamalar oldu. Biz iade-i ziyareti yapmak suretiyle siyasete bir yumuşama, bir kibarlık getirelim dedik. Ama bu kibarlıktan anlamayanlar İstanbul'da basın toplantısı yaptılar ve orada belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Demek ki bazı yerlerden onay aldılar. Bunlar tabii doğru şeyler değil, güzel şeyler değil. Sürece katkı sağlayan şeyler değil. Yani bu, yumuşama değildir. Siyasete yeni bir başlangıç getirme değildir. Bizim iade-i ziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iade-i ziyaretimizi CHP'nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı. Böyle bir açıklama karşısında ben Cumhurbaşkanı olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başkanı olarak, buna cevap vermeyi dahi yanlış bulurum. Ama onlar ne yaparsa yapsın. Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir. Altılı masanın içinde yer alanlar, bildiklerini okusunlar” diye konuştu.
Süreçte normalleşme adımları beklentisi neydi, neler oldu?
Süreçte, Türkiye’nin demokrasi iklimi ve normalleşme için gerekli somut adımlar beklentisi tartışıldı. Bu bağlamda, 28 Şubat Davası kapsamında hükümlü emekli subaylarla ilgili sağlık sorunları gerekçesiyle, 17 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı kararıyla serbest bırakılmaları olumlu yorumlandı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı af yetkisiyle sadece 28 Şubat hükümlüsü isimleri değil aynı gün Hizbullah hükümlüsü Mehmet Emin Aksoy ile bir cinayet zanlısı ve bir uyuşturucu ticareti zanlısını da affetmesi dikkat çekti
Normalleşme sürecindeki somut adımlar bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararlarına uyum sağlanması beklentisi ise henüz hayata geçmedi. Örneğin; Gezi Davası hükümlüsü Osman Kavala’yla ilgili AİHM kararına dayalı serbest bırakılması talebi reddedildi. Gezi Davası hükümlüsü diğer isimlerle ilgili herhangi bir adım atılmadı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili olarak seçilmiş Can Atalay’ın serbest bırakılması ve Meclis’te olmasıyla ilgili AYM kararları uygulanmadı. AİHM’in “siyasi yargılama” olduğu yönünde görüş bildirdiği 6-8 Ekim 2014 olaylarıyla ilgili Kobani Davası’nda ise başta o dönemki HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere siyasetçiler hakkında, ağır cezalara hükmedildi.
Adalet talebindeki tartışmalı başlıklardan birisi olan ülkücü Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de Ankara’da öldürülmesi olayıyla ilgili de eşi Ayşe Ateş’in talebine ilk kez olumlu yanıt verildi. Erdoğan, CHP’yi ziyaret ettiği günün akşamı Ayşe Ateş ile kızları Bengisu ve Banuçiçek Ateş’i Cumhurbaşkanlığı’nda kabul etti.
Erdoğan’ın Ayşe Ateş’le görüşmesiyle Sinan Ateş cinayetiyle ilgili MHP’li isimler hakkında yargılama olabileceği öne sürüldü. Ancak Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) adli ve idari yargı 2024 yılı ana kararnamesiyle Ateş ailesi beklentisi aksine adım atıldığı görüldü.
Kararnameyle MHP Lideri Bahçeli’nin sert tepki gösterdiği Ateş cinayetiyle MHP arasında bağ kurulmasını sağladığı öne sürülen savcı hakkında “tenzil-i rütbe” yapıldığı kamuoyuna yansıdı. Sinan Ateş soruşturmasını yürüttüğü sırada Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ı dosyaya “şüpheli” olarak eklemesi sonrasında görevden alınan Savcı Durdu Özel’in görev yerinde değişiklik yapıldı. Özel’in, Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili iken bölge savcısı yapılmasıyla “tenzil-i rütbe” yapıldığı vurgulandı. Özer ile birlikte Sinan Ateş dosyasında görev yapan savcı Durmuş Ali Kaya da, Ankara'dan Diyarbakır’da Çınar Savcılığı'na atandı. (Kaynak)