'Türkiye’de siyasi süreçleri artık Kürtler şekillendiriyor'

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD), City University of New York, John Jay College’da Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Bilici, Kürtlerin Türkiye’de siyasi süreçlerde artık demografik bir belirleyiciliğinin olduğunu söyledi.
28.05.2019, Sal - 12:24
'Türkiye’de siyasi süreçleri artık Kürtler şekillendiriyor'
Haberi Paylaş

Bilici, 31 Mart’ta Türkiye’de gerçekleşen seçimleri ve 23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul seçiminde Kürt oylarının etkisi konusunda değerlendirmelerde bulundu.

K24’e konuşan Doç. Dr. Bilici, Türkiye siyasetinde ve seçimlerde Kürtlerin yaptığı tercihin iktidarların şekillenmesinde yeni bir önem kazandığını ifade ederek, Kürtlerin bu fırsatlardan yararlanması gerektiğini söyledi.

Bilici şu değerlendirmede bulundu:

“Kürt oyları stratejik bir nitelik kazanmış durumda. Nereyi tercih ettiğine bağlı olarak çoğunluğu belirleme imkânına ulaşıyor. Bu biraz yeni bir olay. Kürt kimliğinin ve Kürt siyasetinin Türkiye’deki tarihi açısından önemli bir nokta. Belli bir kıvama varmanın yansıması. İstanbul elbette ki çok büyük bir Kürt şehri aynı zamanda. Genel anlamda Türkiye siyasetinde Kürtlerin tercihi iktidarların şekillenmesinde gittikçe önem kazanacak. Burada önemli olan Kürtlerin bunu ne ölçüde değerlendireceği, bundan ne kadar yararlanacağı sorusudur. Kürtlerin kendi içlerinde sahip olduğu bu potansiyeli ne ölçüde Kürtlerin temel insan haklarına ve yurttaşlık haklarına tercüme edebiliyoruz? Bunu ne kadar ona tahvil edebiliyoruz? Kürt siyasi aktörlerinin sorması gereken soru budur.”

İSTANBUL SEÇİMİ

23 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşecek seçimlerde partilerin Kürt oylarını almak için bazı söylemlerden bulunduğunu ifade eden Bilici, şöyle devam etti:

“31 Mart’taki seçimde Kürtlerin oyları belirleyici olduğu gibi 23 Haziran’daki İstanbul seçiminde de devam edecektir. Bunun emarelerini görüyoruz. Hükümet kanadından Kürt oyları için özellikle Öcalan’la iletişim kanalarının açılmasına yönelik birtakım jestler, hamleler yapıldı. Diğer taraftan CHP’de de kendi geleneksel tarzının çok ötesine geçen, Kürtlere yönelik ciddi bir teveccüh ve Kürtlerin potansiyelini gördüğünü hissettiren duyarlılık görüyoruz. Mesela Kılıçdaroğlu’nun Kürtçe’nin için yasal düzenleme talebi istemesi çok güzel bir şey. Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasi spektrum itibariyle CHP’nin bu tür bir söyleme açıklık göstermesi bile Kürtler açısından bir kazanımdır. Bu, Türkiye demokrasisi açısından da bir kazanımdır. Bunlar demokratik kültür açısında sağlıklı şeyler. Kürtlerin siyaseti açısından da fırsat. Bunların değerlendirilmesi lazım.”

“SİYASETÇİLERDEN SÖZ ALINMALI”

Bilici, “Mesela Kürtlerin; Kılıçdaroğlu, Erdoğan, Binali Yıldırım veya Ekrem İmamoğlu gibi siyasi aktörlere Kürtlerin özellikle Kürtçe konusunda, dil ve eğitim gibi temel hakları noktasında söz verdirtmeleri gerekiyor. Bu siyasi aktörlere Kürtleri tanıdıklarını, Kürtçe’yi kabul ettiklerini, meşruiyeti gördüklerini vs tarzı bir tür demokratik terbiye etme sürecini yaşatmaları gerekiyor.
Siyasi aktörler toplumdan oy almak ister. Eğer sen oyunu beleşe veriyorsan zaten o da seni memnun etmek için uğraşmaz. Ama senin oyun belli bir ağırlık ile gelecekse o zaman siyasetçiler buna yanıt vermeye başlıyor. Yani Kürtlerin politik ağırlığı gittikçe artacak. Türkiye’deki siyasi partiler bunu bundan sonra daha çok dikkate alacaklar” ifadelerini kullandı.

BLOKLAŞMANIN ETKİSİ

Türkiye’deki bloklaşmanın Kürt oyları üzerinde etki olduğunu söyleyen Bilici şu değerlendirmede bulundu:

“Eskiden HDP ile sınırlı bir Kürt oyu vardı bir de AK Parti’nin içinde bir ağırlığı vardı. Şimdi Meclis devre dışı kaldı partiler bir ölçüde önemini kaybettiği için başkanlık sisteminde bloklaşma yahut bloklar siyaseti yaşanıyor. Bloklaşma siyaseti de bu sefer Kürtlerin ne tarafta yer alacağı meselesi, Kürtleri belki daha önce yaşanmamış ölçüde önemli hale getirdi. Bu, Kürtler için de Türkiye toplumu için de demokrasinin bir cilvesi. Ama daha çok Kürtler açısından bu bir fırsattır. Kürtlerin bu tür fırsatları değerlendirmeleri lazım. Yoksa siyasetçiler seçim öncesi verdikleri vaatleri seçimden sonra unutabilirler, aksini de söyleyebilirler ama mesele şu:

Siyasetçinin böyle davrandığını bilen bir toplum kesimi bilinçli olduğu ve bunu siyasetçiye dikte ettiği ölçüde siyasetçi seçimden sonra da buna uymak zorunda kalır. Bu biraz talebe bağlı. Kürtler ‘Eğer dediğimizi yapmasanız sizi sonra çok ciddi cezalandıracağız’ diye bilmeliler. Kürtler bunu diyemiyorsa, verdiği oyun sonrasını takip edemiyorsa, siyasetçi zaten unutmaya meyyaldir. Kim onu destekleyecekse onu hoşnut edecek şeyler söyler. Bazen onu hoşnut edecek şeyler de yapar. Kürtler için şu an çoğunluğun söz aşamasındayız ama söz bile değerli.”

MUHAFAZAKAR KÜRTLERİN OYLARI

İstanbul’daki muhafazakâr Kürtlerin oy dağılımıyla ilgili Bilici şunları söyledi:

“İstanbul Büyük Şehir Belediyesi seçimlerinde hem HDP’nin Kürt seçmenden hem de AK Parti’nin içerisindeki muhafazakar Kürtlerden de İmamoğlu’na oylar gitti. Çünkü AK Parti son dönemlerde Kürt meselesinde çok olumsuz bir seviyede seyrediyor ve bu konuda AK Parti’nin de kendini düzeltmesi gerekiyor. Bu sefer Kürtleri kendine çekmesi için belki yeni bir açılım süreci gibi bir hamle söz konusu olabilir. Tabi bunlar ucu açık şeyler. Bir anda Kürtlerin dil hakları tanınacak, kurumsallaşacak diye bir şey yok. Fakat Kürtlerin ‘Bizde bir güç var, sivil ve tamamen meşru bir güç haline geliyoruz’ bilincini kazanması bunu siyasetçilere hissetirmeleri çok önemli bir şey. Çünkü Kürtlerin hak talebi kriminalize edilmiştir. Ve belli parti ve hareketlerin içerisinde hapsedilmeye çalışılmıştır. Bunun kırılması hem Kürtler için hem de Türkiye için sağlıklı bir durum.”

K24
Bu haber toplam: 9970 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:03:25:09